Joseph Crosfiy, dümdüz suratıyla yatak da yatan ilk göz ağrısına gözlerini dikmiş izliyordu. Dışardan donuk göründüğü kadar içinde de koca bir fırtına kopuyordu. Canından çok sevdiği kızına düşmanları tarafından zarar gelmişti ve bunu engelleyecek bir şey yapamamıştı. Bir alfanın en büyük çocuğuna zarar vermişlerdi. Bu bir savaş sebebiydi.
Kapının açılıp şifacının içeri girmesi ile ayağa kalkıp ona yöneldi. "Sana çok minnettarım Ygienos." Beyaz uzun saçları buz mavisi gözleriyle bir tanrıça kadar güzeldi kadın. Yaşı 1200 civarıydı kutsal şifacının. Kuzey rusyada ikamet eden şifacı perilerin en güçlülerindendi kendisi.
"Biliyorsun ki sana bir can borcum var Crosfiy. Gelmeseydim ruhlarım benden nefret ederdi. Ve tabi bende kendimden.." Yıllar önce kız kardeşini karanlık varlıklar kaçırmıştı. Onu kurtarmak için Joseph Crosfiy'dan yardım istemişti. Bütün saf enerjili ırkların koruyuculara büyük bir saygısı ve güveni vardı. Şifacı Peri ırkından olan Ygienos da bunlardan biriydi. Koruyuculara güvenebileceğini biliyordu. Bu yüzden gelmişti zaten.
Kutsal şifacı daha fazla vakit kaybetmeden genç kızın yanına ilerledi. Genç kız bir ölü kadar soğuk ve soluk bedeniyle yatağında yatıyordu. Vücudunda ki tek renk boynundan yanağına ve göğsüne doğru giden kırmızı damarlardı. Karanlık kan emici onu ısırdığı an kanını emmek yerine zehrini salgılamıştı. Ygienos, baktığı an anlamıştı. Karanlık varlığın amacı beslenmek değil gelecekte Alfa olacak genç kızı kendi taraflarına çekmekti. Bu yüzden lanetli karanlığıyla zehirlemişti onu.
Bu gibi durumlarda uygulanacak güçlü şifa yöntemleri vardı fakat bunlar genç kızda işe yaramamış ve hiç bir şifa yöntemine tepki vermemişti.Tam bir haftadır ölü gibi uyumaktan başka bir şey yapmıyor her geçen vakit kötüleşiyordu.
Kutsal şifacı genç kızı muayene edip ne yapabiliceğini düşündü. Sıkıntıyla nefes aldı. Joseph bunu fark ettiği an yüzündeki güçlü duruşunu gösterin maske çatladı. Kızını kurtarabilecek bir tek oydu. Irklar arasında çok ünlü bir şifacıydı. Ruhlarıyla birlikte kurtaramadığı kişi yoktu. Joseph kurtaramayacağı düşüncesi ile korktu. Endişe ve merakla şifacıya baktı. "Ne oldu?" Çaresiz sesi içindeki acıyı gösteriyordu.
Kutsal şifacı buz mavisi gözlerini adamın yeşil hüzün taşıyan gözlerine çevirdi."Zehir bedenine işlemiş."
"Bu nasıl olur? Onun durumunda ki bütün herkese uygulanan işlemler uygulandı. Aynı vakit saldırıya uğrayan genç cadı iyileşti benim kızım ise bir haftadır böyle ve durumu daha da kötüleşiyor!" Acısını en saf şekilde ifade etti güçlü alfa. Kızının durumu onu zayıflatıyordu.
Joseph'in bağırışı ile kapı sertçe açıldı. Başta Step olmak üzere eşi Amelia, Archer ve Skay içeri girmişti. Hepsi dehşetle duyduklarını hazmetmeye çalışıyordu.
"Kuluçka da mı?!" Genç adam gözlerini mühürlüsüne dikmiş yüzünde acı çeken bir halde durmaya başladı. Genç adam onu kaybedemezdi.Mühürlünün ölmesi demek ruhunun ölmesi demektir. Archer oğluna destek olmak ister gibi elini omzuna koyup sıktı. Step binaya girdiği an bütün duyularını mühürlüsüne yönlendirdiği için konuşulanları o da duymuş ve koşarak buraya gelmişti.
Yatakta ölü gibi yatan genç kızın annesi Amelia perişan olmuş bir halde kızının yanına çöktü. "Hayır! Benim kızım ölemez!!" Acı çığlığı ile ağlamaya başladı. Yaşlı gözleri kızının üstündeydi.
Koruyucular için kuluçka demek bedenin yaşadığı halde ruhun ölmesi anlamına geliyordu. Kuluçka dönemini tamamlayıp uyandığın zaman karanlık varlık olmuşsun demektir. Kurt ırkının anlayışına göre için o kişi artık ölmüştür..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUYUCULAR
Fantasy☾ Ruh Serisi 1 ☽ Karanlık her geçen gün artıyordu. Tıpkı masum insanların katliamı arttığı gibi. Saf enerjili varlıkların gücü azaldığı bir dönem doğa ana için ritüel düzenlemişlerdir. Böylece insanlığı koruyan yeni bir ırk doğmuştur. Kurt ırkı.. G...