Büyük annem özel yapım çorbasını zorla anneme içirmeye çalışırken didişmeden duramıyorlardı. Bende gitmeden hemen önce eğlenen gözlerle onların didişmelerini izliyordum. Dört gün önce süvarilerle tanışıp uzun bir toplantı yapmıştık. Bir tek ben memnun olsamda sonuç olarak gidiyordum. Kimse beni durduramazdı. Özellikle bu savaşta bana en büyük yardımı dokunan Leydi Megan'nın halkı benden yardım istiyorsa gidecektim. Tacını ve ordusunu bana vermiş olan kadının isteğini tabi ki yerine getirecektim. Üstelik babamgil henüz bilmese bile bu savaşta süvariler bize çok yardımcı olacaktı.
Dört dost ırk, dört karanlık lidere karşıydı. Savaş oldukça yakındı hepimiz bunun farkındaydık. Konseye benim isteğim ile süvarilerde katılmıştı. Tekrar yarı yolda bırakılmaktan korkan konsey benim ve ruhlarımın isteğini geri çevirmemişti. Bana güveniyorlardı. Şimdilik katılmaları kabul edilmiş gibi görünsede konseyin süvari liderlerini deneyeceğine eminim.
Bu dört günde Step ile ne konuşmuş ne de görüşmüştüm. Ormanda gideceğimi söylediğimde büyük bir kavgaya tutuşmuştuk. Ona halen kırgındım. Öfkesini bana yönlendirmemek için kendini görevlere verdiğine eminim. Benim içinde daha iyiydi onunla daha fazla tartışmak istemiyorum. Kırgınlığım ve öfkem devam ediyordu. Step'in bundan sonra benden bir şey saklamayacağına inanıyordum. İlk kez onunla bu kadar büyük bir tartışmaya girmiştik.
Ona söylediğim cümle aklıma geldiğinde oluşan yüz ifadesi içimi titretiyordu ama hak etmişti.
'Sana güvenmek istiyorum ama güvenemiyorum sürekli bir şeyler saklıyorsun!'
Sanki ona sevmediğimi söylemiş gibi gözlerinde yoğun hüzün ve çaresizlik görmüştüm. O sıra öyle demiş olabilirdim ama güvenim halen yerindeydi. İçimde sızlanan canavar bizi korumak için yapıyordu deyip içim içimi yiyordu.
Süvarilerden bir grup Centrum'da durup görevlerde yardım edeceklerdi. Onlara güvenmeyen babam beni her ne kadar göndermek istemese de kesin konuşmam işe yaramış, Step'in kurt birliğini ve Melisa'nın cadı birliğini yanımda gönderiyordu. Bu benim için daha iyi olmuştu orada nasıl bir duruma düşeceğim belli değildi yanımda güvendiğim kişilerin olması iyi olacaktı.
"Anne yeter kusucam şimdi!"Annem ağlamaklı gözlerle büyük anneme yakındı. Midesi bulandığı için yemek konusunda sorun çıkarıyordu.
"Konuşma! kusucakmış sanki yedinde bir şeyler. Bu tabağı bitirmezsen periler kıçını ısırsın senin!" Büyük annem ateş saçan gözlerle kaşığı annemin ağzına tıktığında anneme acımadım değil. Göz göze geldiğimizde gülümsemeye çalıştım. Gideceğimi hatırlamış olmalı ki üstüne hüzün çöktü. "Ne zaman geleceksin?" Omuz silkip önemsiz bir şeymiş gibi " İki ay sonra, yıl başında kesin kapıya dayanmış olurum." Şirince sırıttım. Öyle tahmin ediyordum. Duruma göre zihnimde ki tilkiler işi değiştirebilirdi.
Büyük annem de gitmemi istemeyen taraftaydı. "Eğitimi burada alamaz mısın Ellia'm?" Hiç biri onlara güvenmiyordu. Ama ben güveniyordum. Başımı olumsuz anlamda iki yana sallayıp "Yalnız eğitim için gitmiyorum büyük anne. Yardımıma ihtiyaçları var." Sinirle annemin ağzına kaşığı tıkarken homurdandı. Daha fazla dayanamayıp oturduğum koltuktan kalkıp büyük annemde kaşığı aldım. Yanına oturarak anneme usulca yedirmeye başladım. Minnet eden bakışlarını gördüğümdü sırıttım.
Bir aylık hamileydi ve daha dört ayı vardı. Kurt ırkının hamileliği beş ay sürüyordu. Bebeğin gelişimi hızlı olduğu için anneyi oldukça yoran bir durumdu. Lektus kurtlarında hamilelik daha farklı ilerlermiş. Bu bilgi her ne kadar gözümü korkutsada yakın vakitte hamile kalma gibi bir niyetim yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUYUCULAR
Fantasy☾ Ruh Serisi 1 ☽ Karanlık her geçen gün artıyordu. Tıpkı masum insanların katliamı arttığı gibi. Saf enerjili varlıkların gücü azaldığı bir dönem doğa ana için ritüel düzenlemişlerdir. Böylece insanlığı koruyan yeni bir ırk doğmuştur. Kurt ırkı.. G...