Odamdaki tıkırtılardan dolayı gözümü yavaşça açtım. Elena sarışın bir kızla odamdaki çift kişilik koltuğuma oturmuş fısır fısır konuşuyorlardı.
Yavaşça doğrulup "Neler oluyor?" Dedim. Boğazım kurumuştu ve bu yüzden sesim boğuk çıkmıştı.
Elena ve yanındaki kız benim sesimle dikkatlerini bana verdiler. Kızı daha önce gördüğümü sanmıyorum ama nedense tanıdık gelmişti. Sarışın yeşil gözlü çıtı pıtı bir kızdı.
"Merhaba. Ben Lydia, Elena'nın arkadaşıyım."
Ahh tabi ya Elena'nın doğum gününde görmüştüm. Şimdi hatırladım. Tatlı bir kızdı.
Yatağımın yanındaki komidinden su bardağımı alıp bir iki yudum içtim ve yataktan kalktım.
"Merhaba." Deyip gülümsedim. İyide bu kızın burda ne işi vardı en son annemgille tartışmaya hazırlanıyordum. Tabi ya sabah ormanda olanlar ve iblis kurt saçmalığı vardı. Hemen annemgille konuşmam gerekiyordu. O kadar çok gerilmiştim ki kaslarım ağrıyordu. Omzumda ağrı yada sızı yoktu. Tüm bu olanlar normal değildi.
"İyimisin abla?" Elena'nın sorusuyla düşünmeyi bıraktım.
Kapıya doğru ilerledim. "Annemgille konuşunca iyi olacağım" Dedim. Benim bu ani hareketim ile Ayağa kalktılar Elena önüme geçip dışarı çıkmama engel oldu.
"Şey.. Ablacığım beklesen birazcık. Hem yeni uyandın."
"Senin derdin ne Elena?" Diye çıkıştım sinirle. Kimse gerçekleri öğrenmeme engel olamazdı. Elena'yı yana ittim ama gücümü ayarlayamadığım için resmen fırlatmış gibi oldum. Elena kalçasının üstüne düşmüştü. Endişeyle yanına gittim ve kalkmasına yardım ettim.
"Üzgünüm Elena. İyimisin? Ben.. nasıl oldu bilmiyorum."
"Sorun değil abla. İyiyim."Gülümseyerek bana baktı sanki hiç canı acımamış gibiydi. Bu içimi rahatlattı.
Lydia yanımıza gelip "Pekala, aşağı insek daha iyi sanırım." Dedi. Bir yandan da Elena ile bakışıyordu. Onları takmayıp kapıya ilerledim ve aşağı indim.
Salona indiğimde annam, babam, Corden ve tanımadığım üç kişi oturmuş hararetli bir şekilde konuşuyorlardı. Bizim geldiğimizi görünce konuşmayı kesip bize baktılar.
Annemin yanındaki kadın tıpki Lydia gibi sarışın ve yeşil gözlüydü. Sanırım annesiydi. Oldukça genç gösteriyordu tıpkı annem gibi. Annemin elini tutmuştu ona destek olur gibi. Babamın yanında oturan adam da kumral kahve rengi saç ve çekik kahve gözlere sahipti. Yaşına rağmen oldukça genç ve yakışıklı gösteriyordu. Lydia'nın babası diye tahmin ettim gülümsemesi benziyordu.
En son olarakta Corden'ın yanında oturan benden iki üç yaş büyük duran çocuğa baktım ve donup kaldım. Bu hayalini gördüğüm kişiydi. Gözleri aynı hayalimdeki gibi yoğun bakıyordu. Bir çok duygu geçiyordu ama ayırt edemiyordum. Kahve dağınık saçları ve çekik kahve gözleri yanık teni ile oldukça yakışıklıydı.
Yavaşça derin nefes alıp gözlerimi ondan çekmeye çalıştım. Fakat hala dikkatle bana batıyordu. Babam bunu fark etmiş olmalı ki boğazını temizleyip "Gel Gabriella. Seninle konuşmamız gerekenler var." Dedi.
Gözlerimi babama yöneltip başımı olumlu sallayıp annemin diğer yanına oturdum. Kızlarda bir yerlere oturmuştu. Ortam beni çok germişti. Ne konuşacaksak benim için normal olmaya ve Elena'nın bile bildiği bir şeylerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUYUCULAR
Fantasy☾ Ruh Serisi 1 ☽ Karanlık her geçen gün artıyordu. Tıpkı masum insanların katliamı arttığı gibi. Saf enerjili varlıkların gücü azaldığı bir dönem doğa ana için ritüel düzenlemişlerdir. Böylece insanlığı koruyan yeni bir ırk doğmuştur. Kurt ırkı.. G...