36.Bölüm

2.8K 177 41
                                    

Sıcak suyu ayarlayarak duşun altına girdim. Saatler süren hırçın, ağır antremanlar sonunda bitmiş yorgunluktan bayılmak üzereydim. Kaslarımın sızlaması geliştiğimi gösterdiği için hoşuma gitmiyor değildi. Step bu gün canıma okumuştu. Ara ara dalga geçmesi beni sinir etmiş, hırslanmamı sağlamıştı. Yakın dövüş antremanın ardından silah antremanı son olarakta kurt bedeninde dövüş antremanı yapmıştık.

Terli bedenimin suyun altında ıslanmasını sağladım. Saç diplerimi parmak uçlarımla ovarak her karışının ıslanmasını sağladım. Sıcak su bedenimi anında gevşetmişti. Ferah vanilya kokulu şampuanım ile saçlarımı iki defa uzunca yıkadım. Suyu kapatıp, saç kremini sürdüm. Kısa süre bekledikten iyice duruladım. Saçlarımla işim bittiğinde lifime duş jeli sıkarak bedenimin her karışını çiteledim. Duştu im bittiğinde havluma sarılıp banyodan odama geçtim.

Antremanlar bitince eşyalarımı soyunma odasından almış odama geçmiştim direk. Yeni iç çamaşırları çıkarıp giydim. Dolabımın karşısına geçip kıyafetlere göz attım. Gözlerim elbiselerime kaldığında hüzünle baktım. Giymeyi çok istiyordum fakat dışarı aşırı soğuktu. Lacivert kotumu çıkarıp yatağıma attım. Üstüme giymek için kırmızı tonlarında, kalın, salaş örgü kazağımı çıkardım. Çıkardıklarımı hızla giyinmeye başladım.

Aklım sürekli öldürülen haine gidiyordu. Önemli bir şeyler biliyormuş gibi hissediyordum. Biliyorsada artık çok geçti. Maskeli kadın onu öldürmüştü.Biraz daha erken gitseydim belki adam elimizde olabilirdi. Maskeli kadını nasıl yeneceğimi hiç bilmiyordum. Bedenen kendimi güçlendirebiliyordum ama ruhlar çok farklı olaydı. Kendi ruhlarım ile temas kurabiliyordum, soğuk tenleri içimi üşütüyordu. Peki şeytani ruhlar? Evde karşılaştığım şeytani ruh bana temas ettiğinde tenim yanmıştı. Peki ben ona nasıl bir zarar verebilirdim? En çok merak ettiğim şeyde buydu. Diğerleri benim gibi soyut dünyayı göremiyordu. Onlar savaşamazdı. Bir tek ben savaşabilirdim. Nasıl savaşılacağını öğrenmem gerekiyordu. Neler yapabileceğim hakkında ufacık bilgim yoktu. Belki Leydi Megan bir kaç bilgi verebilir. Onunda bilip bilmediğinden emin değilim. Ne de olsa normal şekilde yaşamış bir komutan sadece. Tacını ve ordusunu savaşmak amaçlı bana vermişti. Yaşarken soyut dünyayla alakası varmıydı bilmiyorum. Şöyle düşününce daha çok bilmediğim şey vardı.

Üstümü giyindikten sonra hafif makyaj yapmaya başladım. Makyajımın son kısımlarını hallederken kapım bir kez çalınıp cevabım beklenmeden açıldı. Kaşlarımı çatıp gelene baktım.Geleni görünce şaşırmamıştım. Klasik Step Walker..

"Eve mi geçiceksin?"

Onaylayan mırıltılar çıkarıp aynaya geri döndüm. Makyajımın son kısımlarınıda tamamladım. Hançerlerimi belime takıp kabanımı sırtıma geçirdiğimde tamamen hazırdım. Aklıma gelen notu çekmeceden aldım. Böyle bir konuda haberi olması gerektiğini düşünüyordum. Sonradan öğrenim benim gibi kırılmasını ya da güveninin sarsılmasını istemiyordum. L koltuğuma bacaklarını açarak rahatça oturmuş Step'e doğru ilerledim. Gözleri baştan aşağı her zerremde geziniyordu. Süzmesi bittiğinde sonunda elimde ki kağıt parçasına dikti gözlerini. Kaşlarını çatıp keskin gözlerle bakmasını umursamadım, önünde ki kısa boylu sehpaya oturup kağıdı uzattım.

"Geçen evine bıraktığım kızı sıkıştırmışlar. Bana gönderdikleri not." Kararmaya başlayan gözlerini mavilerime dikti. Yüz hatları anında sertleşmişti. Yaslandığı koltuktan doğrulup kağıda uzandı. Açıp eski dilde ki yazıya baktığında anlıyormuş gibiydi. Kararan gözlerinden sonra gerilen çenesinde gezdirdim gözlerimi.

"Ne yazıyor? Anlıyor musun?" Merakla tepkisini izledim. Kağıdı elinin içinde gizledi. Diğer eli ile cebinden ne olduğunu anlayamadığım bir şey çıkardı. Avucunu açıp bana uzattığında çatık kaşlarımla merakla baktım. Siyah bileklikti.

KORUYUCULARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin