Sabah dinç bir şekilde uyandım. Saate baktığımda tekrar erken kalktığımı gördüm. Bu sefer yürüyüşe gidicektim babam bir daha öyle bir şeyin olmayacağını devriyelerin sıklaştığını söylediği için içim rahattı.
Sürü toplantısından 5 gün geçmişti ve ben bu 5 gün içinde Step'i görememiştim. İçimde özleme dair kıvılcımlar vardı ama umursamayacaktım o duyguları. Daha iki günlük tanıdığım kişiye neler hissediyorum. Mühür sen bana nettin!!
Yataktan hızla kalkıp gerindim. İki kişilik yatağımın sol tarafında banyom ve dolabım vardı sağ tarafında ise boydan boya cam vardı küçük bir de terasım vardı. Demiştim en güzel oda bana aitti. Kendimi küçük banyoma atıp ihtiyaçlarımı giderdim.
Banyodan çıkıp dolabıma yöneldim. Siyah eşofman takımı mı giydim. Çorap ve spor ayakkabımıda giyip odamdan çıktım.
Aşağı salona indiğimde babamla karşılaştım. Simsiyah giyinmişti ve ben geldiğimde de deri ceketini giyiyordu. Bu adam yaşına rağmen hala çok yakışıklıydı. Gidip yanağını kocaman öptüm.
"Günaydın baba. Erkencisin."
"Günaydın prensesim. Centrum'a gidiyorum."
Yüzünde tek bir duygu dahi yoktu bu da bir sorun olduğunu gösteriyordu.
"Bir sorun mu var baba?"
Gülümseyip yanağımı okşadı. "Hayır kızım. Merak etme. Akşam gelemeye bilirim. Yarın dolunay var bir yere gitme tamam mı?"
Başımı olumlu anlamda sallayıp bende ona gülümsedim. Ailem benim için her şeyimdi.
Babam gideceği vakit durdurdum. "Baba bende yarın dönüşecek miyim?"
"Büyük ihtimal güzelim merak etme. Biz yanındayız."
Tedirgin bir gülümseme gönderip arkasından baktım. Canımın yanıp yanmayacağını ya da nasıl olacağını çok merak ediyordum. İçimde kopmaya hazır bir şeyler vardı. Serbest kalmaya çalışan bir şeyler.Bu beni korkutuyordu.
Bende daha fazla beklemeden dışarı çıkıp ormana giden patikaya yöneldim. Ağır tempoda koşmaya başladım.
Ormanın derinliklerine gitmemeye çalışıyordum. Yanımda birinin varlığını hissedip hızla o tarafa döndüm. Ağaca yaslanmış kollarını göğsüne dolamış asyalı biriydi. Daha önce hiç görmemiştim bu çocuğu. Benden en fazla iki üç yaş büyüktür.
Kollarımı göğsümde bağlayıp kaşlarımı çattım. "Kimsin?"
Başını öne eğip gülümsedi sanırım gamzesi vardı. Tatlı ve çekici bir yapısı vardı.
"İlk karşılaştığın insanlara böyle kibar mı (!) yaklaşırsın?"
Yaslandığı yerde doğrulup karşımda durdu. Yakınlığını umursamadım çenemi yukarı doğru kaldırıp baktım ama ne yazıkki bu çocuğun boyuda benden 15 cm kadar uzundu.
"Evet öyle." Deyip tek kaşımı kaldırdım.
"Ben Brian, küçük hanım." Deyip elini uzattı bana küçük hanım lafını duymazdan geldim. "Bende Gabriella." Tam elimi uzattım tokalaşmak için. O sırada başka büyük bir el elimi tutup beni geriye çekti.
Şaşkınlıkla kim olduğuna baktığımda Step ile karşılaştım. Bu beni daha da şaşırttı. 5 gündür görmüyordum onu ve birden çıkıp elimi tutması karnımda fillerin dans etmesine neden oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUYUCULAR
Fantasy☾ Ruh Serisi 1 ☽ Karanlık her geçen gün artıyordu. Tıpkı masum insanların katliamı arttığı gibi. Saf enerjili varlıkların gücü azaldığı bir dönem doğa ana için ritüel düzenlemişlerdir. Böylece insanlığı koruyan yeni bir ırk doğmuştur. Kurt ırkı.. G...