20.Bölüm

3.9K 221 35
                                    

Duştan çıkıp havluma sarıldım. Saçımıda havluya sarıp odama geçtim. Uzun süreden sonra ilk defa kendi evimdeydim. Bir süredir yoğun eğitimden dolayı Centrum da kalıyordum. Dün gece oldukça yorucu geçmişti. Ormanda gezip sürünün başında durmak çok stresliydi. Tabi Step için daha stresliydi. Ben daha çok onun peşinden ordan oraya dolanmıştım. Babam öcünü almada gerçekten iyiydi. Sürü toplantısına katılmadığım için ilk dakikadan böyle bir sorumluluk vermişti bana. Kurt duyularına ve dövüş antremanlarına alışmış olabilirim ama kurt formunda bulunmak daha geri plandaydı benim için. Her yerim ağrıyordu. Sabah güneşin doğumundan sonra eve gelip uyumuştum ama hala dinlenebildiğim söylenemezdi.

Şuan saat öğlen 13.00'dü. Akşama son bahar partisi vardı ve ben ne yapacağımı bilmiyorum. Daha elbisem bile yoktu. Step ile bu konuyu hiç konuşmamıştık. Daha doğrusu yoğunluktan dolayı unutmuştum. O da hiç bir şey söylememişti.

Mor yatak örtümün üstünde ki siyah iç çamaşırlarımı alıp giydim. İç çamaşırı konusunda siyah tercihimdi. Farklı renkler giymeyi o kadar sevmiyorum. Takım olmasınada dikkat ediyordum. Melisa ve İzy arada dantelli giymem için zorluyordu. Onların zoruna giyiyordum resmen. Neymiş hazır olmam gerekiyormuş. Neye hazır olacaksam? Bedenime tam oturan penye iç çamaşırları da gayet güzeldi. Aynaya geçip vücudumu süzdüm. Boyum kısa olabilir ama bacaklarımın boyu bedenime göre uzundu. Vücudumda en çok sevdiğim ikinci yer bacaklarımdı. Uzun bacaklar ve dolgun kalçalar. Çok fazla dolgun olmasada topluydular yani. Saçlarımı havlu ile kurulayıp kabarmamaları için bakım spreyi sıktım ve taramaya başladım. Mavi kısımlar yıkandıkça açılmış su yeşiline dönmüştü. Bu gün belki güzellik merkezine gidip kendime bakım yaptırabilirdim. Uzun zamandır gidemiyordum.

Saçlarımı kurutup taradıktan sonra mini kalın siyah elbisemi giydim. Kolları uzundu bileğimin yan taraflarında ise üçer tane düğmesi vardı. Belimden dizlerimin bir karış üstüne kadar hafif bollaşarak gelen eteği vardı. Kalın dizimin üstünde biten siyah çoraplarımıda giydim. Çoraplarımın ardından çoraplarım ile aynı boya gelen uzun siyah çizmelerimi giydim. Siyah rengin kattığı asilliğe bayılıyorum. Sürekli siyah giyindiğim söylenemez. Bütün renkleri seviyorum yaşamı simgeliyorlar bence. Ama favorim kesinlikle mordu. Step ile tanışınca azcık mavi tonlarınada kaymış olabilir. Özel eşyalarında ne kadar maviyi kullansa da giysileri çoğunlukla siyah ve gri tonlarındaydı.

Doğum günü neydi acaba hiç bilmiyorum. Lydia'dan öğrensem iyi olurdu. Hediye olarak farklı renklere sahip bir şeyler alabilirdim. Daha neler sevdiğini bile bilmiyorum biz neden bu konuları hiç konuşmadık ki? Bir ara sorsam iyi olacak.

Son defa aynada kendime baktım. O sıra da kapı zili çaldı. Hızla aşağı inerek kapıya ilerledim. Evde bir ben vardım bu gün. Annem hastanede, babam Centrum'da, Corden nöbette, Elena'nın ise nerede olduğunu bilmiyorum.

Kapıya ulaşıp açtığımda koca bir paket ile bekleyen takım elbiseli bir adam vardı. Kaşlarımı çatıp şaşkınca adamı süzdüm. Adam kibarca gülümsedi.

"Bayan Crosfiy. Bu paket size efendim. Bay Walker gönderdi."

O esnada telefonum çaldı. Şaşkınca adama bakarken telefonumu cevapladım.

"Paket geldi mi?" Durgun kalın sesi ile Step'i duydum. Adam paketi nereye bırakayım gibi baktığında gülümseyip yukarı katı gösterdim.

"Evet geldi. Nedenini sorabilir miyim Bay Walker.?" Adam hızlı adımlarla yanımdan geçerken bana selam verip gitti. Ardından kapıyı kapatarak mutfağa ilerledim.

"Akşama hazır ol seni almaya gelirim." Sıkıntıyla nefes verip "Ve mümkünse fazla güzel olma. Gece sonunda katil olmak istemiyorum." Dedi. Kıkırdayıp sanki görebilirmiş gibi başımı aşağı yukarı salladım bir yandan da olumlu mırıltılar çıkardım. "Teşekkür ederim hediyen için."

KORUYUCULARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin