Centrum'a vardığımızda kamyoneti park edip direk odama ilerledim. Siyah tayt, siyah atlet ve sporlarımı giyip saçımı topuz yaptığımda hazırdım. Kaslarım sızlıyordu. Bedenim hala gergindi. Kiminle konuşup sorunumu çözeceğimi bilmiyorum. Antremanlardan sonra enerjim yeterse kütüphaneye gidip araştırma yapacaktım.
Odamdan çıkıp merkeze doğru ilerledim. Sarmaşık tünelleri kesinlikle favorimde, güllerin etrafınızı sarması ve yaydığı koku içinize huzur yayıyordu. Etrafta ordan oraya giden avcılar ve çaylaklar vardı. Kimisi antreman yapıyor, kimisi dinleniyordu. Açık araziye çıkınca en sağdaki sarmaşık kanalına ilerledim. Konsantrasyon olmam çok zor olduğu için en sessiz yeri seçmişti Step.
Antreman yerine geldiğimde Step kollarını göğsünde bağlamış çatık kaşlarıyla karşısındaki sarışına bakıyordu. Bu sarışın kadın okul koridorunda Dyzie ile konuşan değilmiydi? Evet oydu. Sinsice gülümseyip sağ elini Step'in göğsüne koyup bir yandan da gülerek bir şeyler diyordu. Kaşlarımı çatıp tırnaklarımı avucuma bastırdım. Seri adımlarla yanlarına ilerledim. Siyah deri tayt ve iri göğüslerini ortaya çıkaran dar atlet giymişti üstüne. Üstüne üstülük gelmiş benim erkeğime sulanıyordu. Bir Dyzie, iki bu sarışın.. Daha kimleri göreceğim acaba?!
Step beni fark edince kollarını çözüp durgunca bana baktı. Elini tutup dibine girdim, bakışlarımı sarışına çevirdim. "Selam." Buz mavisi gözlerini bana çevirip sinsi gülümsemesine devam etti. "Seninle tanışmayı çok istiyordum Gabriella. Ben Helena." Kollarını göğsünün altında birleştirip çenesini yukarı kaldırarak küstahça baktı. "İsmimi bildiğine göre zaten tanıyorsun." Yüzüme sahte bir gülümseme kondurdum.
"Helena bizi yalnız bırak çalışmamız gerek." Step aramıza girip noktayı koydu. Kendisine dokunmasına izin verdiği için ona ayrı sinirliydim. Elimi kaldırıp bay bay anlamında ileri geri salladım parmaklarımı.
"Pekala, anlaştığımız zaman gönüşürüz Step." Dişlerini göstererek sırıtıp bana döndü "Kendini iyi geliştir Gabriella. Yaşadığımız dünya çok tehlikeli." Yüzümdeki alaylı gülümsemeyi devam ettirdim. Arkasını dönüp gittiğinde, elimi çekip kollarımı göğsümde bağlayarak sinirle Step'e döndüm. "Ne anlaşması bu?" Tek kaşımı kaldırarak hesap sordum. Bu halime sırıtıp kolunu belime sararak bedenlerimizin yapışmasını sağladı. "Kıskanç kızım benim." İlk burnuma buse kondurup sonra dudaklarıma yöneldi. Öpeceği zaman başımı sağa çevirip engel oldum. Şuan hesap sorarken hiç beni etkilemesine izin veremezdim. Başımı çevirmemle dudaklarını yanağıma bastırdı. Kaşlarını çattığını hissedebiliyorum. Alayla dudağının kenarını yukarı kıvırıp öpücüklerine devam etti. Dudağımın kenarından başlayıp çeneme ve boynuma doğru öpmeye başladı. Gözlerim yaşadığım zevk ile kapanmak istiyordu ama direndim. Tavır yapmayı öğrenmezsem beni daha çok geçiştirirdi bu koca adam.
Başımı arkaya çekip dudaklarından uzaklaştım. Hareketim ile homurdanıp çenemi hafifçe ısırdı. Beklemediğim için ağzımdan küçük çığlık kaçtı.
"Helena'nın birliği ile benim birlik birleşip Vermont sınırını kontrol edecek. Otomatikman birliklerin başında duracağız."
"Şu birlik meselesini ve neden onunla olduğunu açıklar mısın?" Gözlerimi gözlerine dikip kısık gözlerle baktım.
"Yeterli bir seviyeye gelirsen yeni kurt olmuş çaylakları eğiten eğitmen oluyorsun. Her eğitmenin kendi çaylakları olur. Saha görevine çıkabilecek seviyeye gelenlere avcı denir ve avcılar birlikleri oluşturur. Tabi herkes eğitmen olmak zorunda değil kendi için seçilen birlik ile şehir dışı görevlere gidenlerde var."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUYUCULAR
Fantasía☾ Ruh Serisi 1 ☽ Karanlık her geçen gün artıyordu. Tıpkı masum insanların katliamı arttığı gibi. Saf enerjili varlıkların gücü azaldığı bir dönem doğa ana için ritüel düzenlemişlerdir. Böylece insanlığı koruyan yeni bir ırk doğmuştur. Kurt ırkı.. G...