*FİNAL*

3.4K 194 155
                                    

Normalde şarkı eklemiyorum ama finale özel eklemek istedim. Bu şarkıyı dinleyerek yazdım, siz de okurken dinlemek istersiniz diye düşündüm. ❤️

İyi okumalar. ❤️

Ormanın üstünde ki beyaz örtüyü izlerken bir yandan da kahvemi yudumluyordum. Burnuma dolan keskin kahve kokusu ciğerlerimde dolaşmak yerine midemde dolaşıyordu. Parmaklarımla şiş karnımın usul usul okşadım. Parmaklarıma dolanıp oyun oynayan pırıltılı ruh içimi ısıttı. Sabah hareketleriyle beni de uyandırıp, aç olduğunu fısıldamasıyla kahvaltı kısmına geçiyordum. Tıka basa yedikten sonra şımarık kızım tatlı diye başımın etini yiyordu. Ara öğünde taze meyve istemesiyle süt eşliğinde meyvelerimi yiyor akşam yemeğine yakın da canı ne istiyorsa karnımın içinden bağırıyordu.

Oldukça obur bir bebeğim vardı. Bu hali sürekli beni güldürüyordu. Kahve içmem normalde yasaktı ama tepişmesine dayanamamış küçük bir fincana sütlü kahve yapmıştım.

Annem, Linda, İzy ve Melisa yanımda oturmuş gülüşerek konuşuyorlardı. İzy ve annem doğum yapalı bir ay oluyordu. Minik bebeklerin mis kokuları odaya yayılmıştı, durmayan eller ve kolların yanında tuhaf şirin sesleri onlara daha da hayran kalmama neden oluyordu. Bir yandan da korkmuyor değildim. İki gün sonra doğumum vardı. Oldukça gergindim. Bu yüzden beni asla yalnız bırakmıyorlardı.

"Biz geldik!"

Elena elleri alış veriş poşetleriyle dolu bir şekilde geldiğinde arkasından Lydia onu takip ediyordu. Elene hızla poşetleri yere atıp dibime girdi. Karnımın hizasında yere çöküp Aria ile konuşmaya başladı.

"Hoşgeldiniz!" Genişçe gülümseyip "Neler aldınız yine?! Babama söyleyip elinizden kredi kartlarını alsın. Bizi batıracaksınız." dedim. Hoş babam şikayetçi değildi. Genelde bebekler için küçük şirin kıyafet ya da oyuncak aldıkları için herkes hayranlıkla, yumuş yumuş olmuş şekilde aldıklarına bakıyordu.

"Ama abla çok güzeller!" Ellerini karnımda oynatıp ağucuk gugucuk yapmaya başladı. "Değil mi Aria? senin gibi çok tatlılar!" Başımı iki yana sallayıp tatlı haline güldüm.

Lydia yanıma oturup yanağıma kocaman  öpücük bıraktı. "Nasıl hissediyorsun? İki gün sonra Laila ve Gideon gibi kucağına alacaksın." İzy pembe prenses kıyafeti giydirdiği kızının adını Liala koymuştu. Küçük erkek kardeşimin ismi de büyük babamın ismiydi zaten. Aynı onun gibiydi gözleri, her iki yanağında da gamzesi vardı. Gülünce dünya güzelleşiyordu.

"Lütfen hatırlatma civciv!" Yüzümü asıp kahvemden bir yudum daha aldım. "Üzülme ya! Tamam tamam sormadım!" Yanaklarımı sıkıp güldürmeye çalışması başarıyla sonuçlandı.

"Gabii! Korkacak bir şey yok şifacı periler sayesinde acı hissetmiyorsun. Kucağına koyduklarında onunla yeniden doğmuş gibi oluyorsun." İzy kucağında ki Liala ile oynarken şefkatli bakışlarıyla beni rahatlatmaya çalıştı. Anne olmak ona çok yakışmıştı. Daha bir sakinleşmiş ve yumuş yumuş olmuştu. Ryan'dan ise çok iyi bir baba olmuştu. Her gelmesinde kucağına alıp, koca adam küçücük çoçuğa dönerek komik yüz ifadeleriyle kızını oynatıyordu.

Ahh Step ise.. Anlatılmaz yaşanır! daha bir yumuşamıştı. Bir an olsun dibimden ayrılmıyordu. Görev için yanımdan giderken huysuz küçük çocuğa dönüyordu.

"Yaşamadığım için bilmiyorum. Her neyse kapatabilir miyiz şu konuyu." Daha da huysuzlaşmış ve gerilmiştim. Annem kolumu okşayıp "Tatlı getirmemi ister misin?" Nasıl rahatlatacığını iyi biliyordu annem. Hızla başımı salladığımda gülerek kalktı. Saniyeler sonra tabakla geldiğinde elinden alıp yemeye başladım.

KORUYUCULARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin