42.Bölüm

2.3K 189 63
                                    

Dolabımın karşısında durup kalın tayt, mor salaş kazağımı çıkarıp yatağıma attım. İçimde filizlenen umut çiçekleri parti yapmak istiyordu. O kadar mutluydum. Odamda ordan oraya zıplayan Elena heyecanınan yerinde duramıyordu.

"Annemin uyandığına inanamıyorum!" Bir çok duyguyu barındıran cırlaması ile yüzümü buruşturmak ve kahkahalarla gülmek arasında gidip geldim. Genişçe sırıtarak dolabımdan ona döndüm.

"İnanabilirsin şifacılar durumunun çok iyi olduğunu söyledi. Bize bir süprizleri olduğunu da söyledi duymak istiyorsak çabuk gitmeliyiz!"

Dolmuş gözleriyle karşımda durduğunda içimde ki duygular yoğunlaştı. Karanlığa büyük bir darbe vurmamızın üstesinden koca iki hafta geçmişti. Bu İki hafta işkence gibi geçmiş olsada iyiydik. Elena sabahın köründe odama dalıp annemin uyandığını söylemesi ile mutluluk dansı yapmıştık. İki haftadır onu görmüyordum. Acı çeken ruhunu görmekten ölesiye korkuyordum. Psikolojim ve kendi sağlığımda yeni yeni düzeldiği içinde gidememiştim.

Şükran günü ve dolunay geçeli dört gün oluyordu. Babamgil bozulmuş psikolojim ve yaralı halimle dönüşmeme izin vermedikleri için yaklaşık on cadının bir araya gelmiş içimde dışarı çıkmak isteyen kurdu mühürlerle bağlanmışlardı. Bunun etkisini bir daha ki dolunayda göreceğim kesindi. Büyünün her şeyi yapabildiğini de görmüş oldum.

"Korkunç bir süreçti ama iyileştiniz.." duygu yüklü sesiyle mırıldanan kardeşime sıkıca sarıldım. Kedi gibi koynuma girip kollarımın arasında küçücük kaldı. "Geçti kedicik.. geçti." Geçmişti. İyileşmiştik. Her şey eskisi gibi güzel gidicekti. Arada karşıma çıkar karanlık varlıkları avlayacak, eğitimime devam edecektim. İki hafta benimle bebekle ilgilenir gibi ilgilenen sevgilimle arada atışıp arada romantik anlar yaşayacaktık. Ona karşı içimde büyük bir minnet vardı. Usanmadan iyileşmem için kıvranmıştı. Özellikle arada kafamı dağıtan usul sevişmeleri oldukça iyi gelmişti. Yine olsa hayır demezdim.

"Hadi çabuk hazırlan! Biran önce annemin yanına gitmek istiyorum." Kollarımdan çıkan Elena aynı heyecanıyla şakıdı. Bu haline gülüp yatağıma ilerledim. Taytımı bacaklarıma geçirip kazağıma uzandım. Sırtımda boydan aşağı inen sıcak parmakları hissettiğimde irkilmeden edemedim. "Acımıyor." Rahatlatmak isterce kısıkça mırıldandım. İki hafta önceki görevde bana kalan bir hatıraydı. Yalnızca kabartılı izi kalmıştı.

Beklemeden kazağımıda geçirdim. Botlarımı ve siyah polar hırkamıda giydiğimde hazırdım.

"Hadi gidelim."

Odamdan çıktığımızda koridorlarda ilerlemeye başladık. Ne kızlar ne de Corden beni hiç yalnız bırakmamıştı. Gözümü her açtığımda biriyle karşılaşıyor onlarla vakit geçiriyordum kısa süre sonrada Step geliyor tekrar uyuyana kadar onunla oluyordum. İşlerini ben uyurken yaptığınıda bu sayede anlamıştım.

Koluma giren Elena'ya yandan bir bakış attım. Merdivenin ucunda bekleyen Lydia sarı saçlarını topuz yapmış antremandan yeni çıkmış haldeydi. Elena heyecanla elini sallayıp "Annem uyanmış!" diye cırladı yanımdan. Bu sefer dayanamayıp yüzümü buruşturdum. Elena yüzümü görmüş olmalı ki mahcupça bakıp yanağıma sulu öpücüğünü kondurdu. "Elena!" İtip kendimden uzaklaştırdığımda sırıtıyordu. Yanağımı silip gözlerimi kısarak baktım.

Lydia'nın önünde durduğumuzda "Çok sevindim!" diye cırlayarak ikimizin boynuna atladı. İkiside birbirine çok benziyordu. Kıkırdamadan edemedim. "Daha fazla sıkarsan gene hastanelik olacağım." diye homurdandığımda geri çekildi. Mahcupça bakan kızarmış yüzüne eğlenen gözlerle baktım.

KORUYUCULARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin