Karanlık, izbe bir koridorda adımlıyorum. Duvarlardı örümcek ağı gibi kirli karanlık yuva yapmıştı. Küf ve metalik koku birbirine girmiş başımı ağrıtacak derecedeydi. Her iki yanımda kilitli demir kapılar vardı. Sanki zindan niyetine kullanılıyordu burası. Çıplak ayaklarım zeminden gelen soğukluk yüzünden üşümeye başladı. Üstüm de ki kıyafetlere baktığımda her zamanki pijamalarım vardı. Buraya ne ara geldim bilmiyorum. En son ağır antremandan yorgun düşmüş dinlenmeye çekilmiştim.
Step ile iki günlük kaçamağımız çok iyi gelmişti bana. Yeniden şarj olmuş gibi antremanlara başlamıştım. Fort Myers'ten döneli bir hafta oluyordu. Bu bir haftada gece de dahil Step'i hiç göremedim. Tıpkı Homestead da ki evler gibi Vermont çevresinde de kara büyüye maruz kalmış evler oluşmaya başlamıştı. Peri ve cadı grubu oluşturulup kara büyüye karşı koruyucu büyüler yapıyorlardı. Step'in birliği ve diğer birlikler de büyü esnasında transa geçtikleri için onları koruyorlardı.
Kilitli demir kapılardan birinden ses geldiğinde irkilerek sesin hangisinden geldiğini anlamaya çalıştım. Kulağıma ara sıra fısıldamalar ve acı çığlıklar geliyordu. Duyduğum çığlıklar ile kulaklarımı kapatma isteğiyle doluyordum. Arkamda hareketlilik hissetmem ile içime ürperme geldi. Arkama bakıp karanlık koridora göz attım. Benden başka kimse yoktu. Önüme döndüğümde dik merdivenle karşılaştım. Sonunda karşıma karanlık koridordan başka bir şey çıktığı için sevindim. Dönerek giden merdivenden tırmanmaya başladım. Karşıma çıkan demir kapıya uzanıp açmaya çalıştım. Ağır soğuk metal elime değdiğinde saç diplerime kadar ürperdim. Gözümün önüne anlık olarak hayali görüntüler geldi. Gözlerimi kırpıştırıp bulunduğum ortama döndüm. Ağır kapıyı zorlanarak geçebileceğim kadar yer açtım. Daha temiz loş bir koridora çıktım. Yerde işlemeli halı boylu boyunca koridora serilmişti. Duvarlarda ara ara anlamsız tablolar asılıydı. Bazı noktalara süs amaçlı vazo konulmuştu. Uçan toz tanelerinden hiç temizlik yapılmadığını anladım. Kaşınan burnum ile yüzümü buruşturdum, burnumu iki parmağım ile sürterek kaşıdım.
Koridorun bir ucu karanlık diğer ucu daha aydınlıktı. Aydınlık tarafa adımlamayı tercih ettim. Geniş bir açıklığa çıktığımda meraklı gözlerle etrafı incelemeye başladım. Duvarlar girintili çıkıntılı işlemle olarak tasarlanmıştı. En iç düz kısımlarda daire ve üçgenlerin iç içe geçtiği farklı semboller vardı. Bu sembollere benzer bir sembolü ilk gördüğüm an aklıma geldi. Ürpermeyle birlikte kulaklarım uğuldadı. Ruhum çekiliyormuş gibi hissettim. Zeminde gördüğüm kara büyü sembolünün beni çektiği gibi duvarda ki sembollerinde ruhumu içine çekiyormuş gibi hissettim.
Dikkatlı bakma onlara..
Duyduğum derinden gelen soğuk ses ile irkildim. Başımı omzumun üstünden arkaya çevirdim. Soluk mavi gözleri gördüğümde bir dost görmüş gibi hissettim.
"Burada ne işim var." Biri beni duyacakmış gibi fısıldayarak konuştum.
İzle..
Güven verici şekilde gülümseyip silik bedeni tamamen havaya karıştı.
Gözlerimi tekrar bulunduğum odaya çevirdim. Mabed olarak kullanılan geniş odalara benziyordu. Tavanı kubbe şeklindeydi, orta kısmında yuvarlak açıklık camla kaplıydı. Açıklık, ay ışığının içeri girmesine için veriyordu. Açıklığın kenarlarında duvarlarda ki sembollerden çizilmişti. Koruyucu ruhumu dinleyip şekillere daha fazla bakmadım. Mabedin hemen ortasında basamaklarla yükselerek çıkan düzlükte taş yatak vardı. Keskin ay ışığı tam mabedin ortasında duran taş yatağa yansıyordu. Geniş mabette yaşama dair hiç bir şey yoktu.
Arkamda ki koridordan esen rüzgarla birlikte fısıltılar yükseldi. Esen rüzgar sırtımda salık olan saçlarımı uçuşturdu. Burun deliklerime metali koku dolması ile midem ağzıma geldi öğürmemek için kendimi sıktım. Zindanda ki kokudan daha ağırdı. Üstüme doğru gelen siyah cübbeli kalabalığı gördüğümde panik yaptım. Nereye saklanacağımı bilemeyerek gözlerimi etrafta gezdirdim. Ama onlar sanki ben burada yokmuşum gibi dillerinde uğursuz fısıltılarla ilerlemeye devam etti. İçimden geçerek geniş mabede girdiler. Gözlerimi şaşkınlıkla kırpıştırdım. Her içimden geçişlerinde dalgalanıp gıdıklanma yaşıyordum. Gözlerimi ellerime çevirdiğimde soğuk ve silikti. Tıpkı ruh gibi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUYUCULAR
Fantasy☾ Ruh Serisi 1 ☽ Karanlık her geçen gün artıyordu. Tıpkı masum insanların katliamı arttığı gibi. Saf enerjili varlıkların gücü azaldığı bir dönem doğa ana için ritüel düzenlemişlerdir. Böylece insanlığı koruyan yeni bir ırk doğmuştur. Kurt ırkı.. G...