Step Walker
Genç adam tapınağın en ucunda durmuş solmuş kahve gözleriyle süvarilerin şehri Sesha'yı izliyordu. İnsanlar hiç bir şey yokmuş, her şey normalmiş gibi hayatlarına devam ediyordu. Taş yapıtlı şehrin sokakları çiçek sarmaşıklarıyla sarılmış, süslenmişti. Çocukların şen görüntüleri, halkın ordan oraya koşturması, tüccarların kendi tezgahlarına müşteri çağırmaları huzurlu bir görüntü olsada Step'in zerre umrunda değildi.
Tam bir haftadır uyuyan sevgilisi eğer bir daha uyanmazsa bu küçük şehri kül ederdi. Masum çocuklar bile umrunda değildi. Genç adam içinin katılaşmaya başladığını, canavarın vahşileştiğini hissediyordu. Canavarın istediği tek şey eşiydi. Step, daha sevgilisinin yüreği uyku halinde olmasına rağmen şimdiden kendini yaşayan ölü gibi hissetmeye başlamıştı. Hiç bir duygusunu hissedemiyordu.
Konseyin bu durumdan henüz haberi yoktu eğer haberleri olsaydı süvarilerin en ufak hatalarını arayan Joseph Crosfiy bu şehri başlarına yıkmakla kalmaz süvari ırkını ortadan kaldırırdı.
Gabriella, tam bir haftadır süvarilerin kutsal mabedinde büyülü olduğuna inanılan 'Agiasmós' adında ki yer altı su kaynağında mumya gibi sarılıp uykuda tutuluyordu. Onu ilk bulduğu anda ölü gibi yatan bedenini gördüğünde kendide yaşayan bir ölüye dönmüştü. Normalde ortalığı yıkan Step gitmiş, yerine bir zombi gelmişti. Genç adam ne konuşuyor ne yemek yiyordu.
Süvarilerin ona verdiği süre bir haftaydı. Bu gün ya da yarın uyanmazsa çok kan dökülecekti. İçinde ki canavar kan istiyordu. Canına karşılık can istiyordu..
"Kardeşim zamanı geldi." Nathan'ın sesini işittiğinde bir haftadır ölü olan kalbi tekledi. Bir haftadır her şeyine hasret olduğu genç kızı görecekti. Bir uyansın her dediğini ikiletmeden yapacağına, her konuda destek olacağına dair kendine söz verdi.
Yeter ki uyansın..
Göz bebekleri heyecanın etkisiyle büyüdü. Omzunda ki elin sahibine uzun süreden sonra ilk kez sarıldı. Kendini bildi bileli yanında olan dostlarından biri olan siyahi adama itiraf etmesede içinde minnet vardı.
"Bir an önce onu görmek istiyorum."
Dostunu beklemeden büyük mabede ilerledi. Mabede girdiğinde dağın içine doğru ilerleyen merdivenlere ilerlerken tanrıya dualarını sıralıyordu. Yüreğinde büyük endişe ve heyecan vardı.
Ya uyanmazsa? Sorusunu kendine sormadan edemedi. Daha sonra büyük bir inançla Benim kızım güçlüdür, uyanacak! diye kendine kızıdı. Tüm kalbiyle inanıyordu. Yanından geçtiği keşiş tipli kişiler merakla ardından bakıyordu. Hepsi büyük saygı duydukları ruhlar diyarının leydisinin uyanıp uyanmayacağını merak ediyordu. Huzurla çevrelenmiş mabedlerinde endişe kıvılcımları dolaşıyor, kutsal ruhların huzursuzlukları hissediliyordu.
Tünel tipli koridorun başına geldiğinde Philip, Electra, David, Melisa, Liam ve Pual ile karşılaştı. Hepsinde aynı korku, heyecan vardı. Gözleri Philip'e gittiğinde dişlerini sıkmadan edemedi. Bu adama ilk gördüğü günden beri kıl oluyordu. Melisa'nın ağlamaktan kızarmış gözlerinde yaş bitmişti. Liam'ın çapkın çoçuk ruhu gitmiş asabi yaşlı ruhuna bürünmüştü. Electra ve David kendilerine büyük bir yardımı dokunan Kutsal Leydi olarak gördükleri genç kızın durumuna üzülmeden edemiyorlardı.
"Ne bekliyorsunuz, sudan ne zaman çıkarıcaz onu?" Step sabrının sınırına dayandığını gösteren sert sesi hepsini titretti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUYUCULAR
Fantasía☾ Ruh Serisi 1 ☽ Karanlık her geçen gün artıyordu. Tıpkı masum insanların katliamı arttığı gibi. Saf enerjili varlıkların gücü azaldığı bir dönem doğa ana için ritüel düzenlemişlerdir. Böylece insanlığı koruyan yeni bir ırk doğmuştur. Kurt ırkı.. G...