Liam..
Genç adam bütün gün yaptığı gibi karanlık ara sokaklarda dolanmaya devam etti. Konseyin kararıyla Copley Hastanesinin ve çevresi sıkı bir şekilde korunmaya başlandı. 'Bu sıkı korunmayı gören karanlık kıçları buraya geleceği varsa gelmez.' Diye düşündü genç adam. Esneyip karanlık geceye uyum sağlayan saçlarını eliyle dağıttı.
Küçük kardeşi olarak gördüğü mavi gözlü arkadaşı göreve gideli beş saat olmuştu. Altı saattir şehir içinde nöbet tuttuğu için iyi şanslar dileyememişti arkadaşına. Yediği içtiği ayrı gitmeyen mavi gözlü arkadaşına artık bir de can borcu vardı. Ormanda canını hiçe sayarak kargaşanın içine atladığını gördüğünde zarar göreceğini sanmıştı. Oysa tam tersi olarak parıldayan beyaz gözleriyle ilk kavgasında bile ne kadar güçlü olduğunu kanıtlamıştı.
Yerdeki taşı yuvarlayıp omuzunu duvara yasladı. Gözlerini caddede gezinenlere dikti, insan ve arabalara gece yarısına doğru iyice azalmıştı. Şuana kadar bir kıpırtı yoktu, bir saatlik bir nöbet kısmı kalmıştı daha sonra Ryan gelip nöbetini devralacaktı. Telefonuna titrediğinde mesaj geldiğini anladı. Kaslı bacaklarını saran siyah pantolonun cebinden telefonu çıkarıp mesaja baktı.
Aron; "Nasıl gidiyor ahbap?!"
Kendi gibi yerinde duramayan çapkın olan Aron mavi gözlü arkadaşının kuzeniydi. Gabriella'nın doğum gününde tanışmışlardı bu ikili. Kimsede bir daha ayıramamıştı onları.
Liam; "İyidir kanka sadece nöbet tutmaktan kıçım kırıldı."
Parmaklarını oynatıp mesajını gönderdi. Yol kenarında ki büfeden aldığı sosisli ekmekleri yemekten midesi ağrımıştı. Bir düzine yemesine rağmen kurt midesini doyuramamıştı.
Kara gözlerini telefondan kaldırıp caddeden geçen insanlara göz attı. Karşı çaprazında arabada bekleyin bir diğer avcı ile göz göze geldiğinde baş selamı verdi. Caddede bekleyen nöbetçiler insanlar -özellikle polis- tarafından dikkat çekmemek için sık sık değişirlerdi. Bu sefer Dyzie Mcsuzi'nin kuzeni Karen geçmişti.Dyzie gibi siyah saçlara ve ela gözlere sahipti. Karakteride kuzenini aratmıyordu, sevdimmi takıntı haline getirme özelliğine sahipti. Genç kadın mühürlenene kadar Step'in peşini bırakmamıştı. Şükür ki mavi gözlü arkadaşını fazla uğraştırmamıştı. Karen de aklını Elena'ya takmış bir türlü peşini bırakmıyordu. Aiken'in kavgacı ve kıskanç olmasının en büyük nedeni Karen'di. Bu konuyu Gabriella'ya bilerek belli etmemişlerdi. Anlasa sakin yapıya sahip arkadaşı ortalığı yıkardı.
Tekrar mesaj geldiğini anlatan titreşimi hissettiğinde telefonu çıkarmak için elini cebine uzattı. Ensesinde hissettiği soğuk narin parmaklar ile donup kalırken. Nasıl dibine giren birinin ona dokunana kadar hissetmediğini düşünüyordu. Uyarılan duyularıyla saniyeler içinde hançerini çıkarıp arkasında ki bedenin boğazına dayadı. Aynı saniyeler içinde göğsünün üstünde ve boğazında hissettiği hançerler ile gözleri büyüdü.
Süvariler.. karanlığın deyimiyle Suikastçılar.
Yüzünün yarısı tül ile örtülü kadın en fazla omzuna kadar geliyordu. Kendi gibi simsiyah gözlere ve keskin kaşlara sahipti. Saçlarını kapatan kapüşonlu ile saçlarını gizlemişti. Uzamaya başlayan dişlerini sıkıp çevresini saran Süvarilere baktı.
"Ne istiyorsunuz?"
Kısık fısıltısı bulundukları karanlık koridora yılan tıslaması gibi yayıldı. Süvarileri hissetmemesinin nedeni hayalet kadar sessiz olmalarıydı. Bu düşünce alayla gülme isteği oluşturdu. Kullandıkları güç yarı soyut güçtü zaten. Tenlerinin soğuk olması bu yüzdendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORUYUCULAR
Fantasía☾ Ruh Serisi 1 ☽ Karanlık her geçen gün artıyordu. Tıpkı masum insanların katliamı arttığı gibi. Saf enerjili varlıkların gücü azaldığı bir dönem doğa ana için ritüel düzenlemişlerdir. Böylece insanlığı koruyan yeni bir ırk doğmuştur. Kurt ırkı.. G...