GİRİŞ

1.5K 66 23
                                    

Ka_mel_ya

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ka_mel_ya

ARKADAŞKÇA-2 (KİLİD)

GİRİŞ

Yaz tatili için güzel planları olduğu doğruydu ama hayatın anlamı da onlar planlar yaparken bozulması değil miydi? Kuzey, ilk aşkının ölümüyle yüzleşmek zorunda kalırken kırılan kalbinin yaralarını sarmak sandığından zor olmuştu. Yağmur yeni bir hayata doğru adım atmak üzereydi. Berat ile Cihan, kendi yollarına mutlulukla adım atarlarken geride kalanlardan bazıları için hayat biraz daha zordu. Menaf’ın geçirdiği kazanın üzerinden neredeyse iki buçuk ay geçmişti. O süre zarfı boyunca etraflarında çok fazla şey olup bitmişti. Çocuk hastaneden çıkmış olmasına karşın bir sürü tedavi ile yüzleşmek zorunda kalmıştı. Gülen gözlerinin yerinde yeller esiyordu. Sanki bir daha asla eskisi gibi bakamayacaktı insanların yüzüne. Konuşmuyor, gülümsemiyor, yemek yemek gibi bir temel ihtiyacı bile yerine getirmek istemiyordu. Sanki bütün yaşam enerjisi elinden çekip alınmıştı. Kazadan beri Tamu’yla konuşmamıştı. Onun kendisini ısrarla görme çabalarını geri çevirmişti. Sınav puanları açıklandıktan sonra polis akademisi için seçmelere hazırlandığında bile onunla yüz yüze gelmemiş, başaracağına dair hiçbir şey dile getirmemişti. Öte yandan Behrem ile Sude Naz sürekli yanındaydılar. Israrla konuşup duruyor, bir tepki vermesi için uğraşıyorlardı. Cesur’un, babasıyla birlikte şehir dışında olduğunu biliyordu. Onun tercihini ne yönde yaptığındansa hiçbir haberi yoktu çünkü kardeşine bununla ilgili hiçbir şey duymak istemediğini bir akşam sinir krizi geçirdiğinde bağırarak söylemişti. Arkadaşlarını hala çok seviyordu sadece… Duymak istemiyordu işte!

Gözünü açtığından beri yanı başında olan Safira’ysa örümcek misali etrafını sarıp kuşatmıştı. Yaz en çok ona yaramış gibiydi. Okul okuma tercihini şarap üretimi üzerine yapacaktı. Boynundaki izi saklama gereği duymadan Menaf’ın gözüne sokup durmuş, saklanması için bir nedeni olmadığını defalarca söylemişti. Onunda bir süre sonra evden ayrılacağını biliyordu. İtiraf etmek istemese de ikisinin de arasında daha önceden var olduğunu bilmedikleri bir bağ oluşmuştu. Nefal ile Karaca, hala etraftaydılar. Varlıklarını öyle yoğun hissetmişti ki sanırım çığlık atmaya yaklaştığı tek an Nefal’in elinde bir tarantula yavrusuyla çıkageldiği gün olmuştu. “Isırmasın diye dişlerini söktüm.” Demişti ruh hastası ardından örümceği bacağının üzerine bırakmıştı. Kıpırdatmamaya ant içtiği bacağını o akşam resmen söküp atıyordu.

Ezel ile Saruhan, Sivil Havacılık Okulu’na gideceklerdi. İkisinin etle tırnak gibi olduğu belliyken aynı bölümde okuyacak olmaları onlar için de bir artı olmuştu. Ki Behrem’in, Saruhan’dan uzakta olacağı da düşünülemezdi.  Kız kardeşi aynı üniversitenin farklı bir bölümünde okuyacak, kıskançlığının kurbanı olmazsa okumayı bitirdiğinde mütercim tercüman olacaktı. Naz tercih yapmamış çünkü sınava girmemişti. Nefal işletme okuyacaktı. Asıl hedefi -bir zamanlar- güzel sanatlar olsa da sırf annesinin üzülmemesi için bu bölümü seçmişti. Diğerlerinin aksine heyecanlı falan değildi. Ve Minel ile Kuzey öğretmenlik okuyacaklardı. İkisi de istedikleri bölüme yerleşmiş olsalar da Kuzey’in ileride ne yapacağı muammaydı. Karaca, ziraat mühendisliğini okuyacaktı. Çocuklar o kadar çok gülmüşlerdi ki Karaca’nın asıl hedefine giderken, okuduğu bu bölümün bir basamak olduğunu öğrendiklerinde Cihan tükürüğünde boğuluyordu.

Mir Ali…

Onunla konuştuğu son seferde sinir krizi geçiriyordu. Kuzeninin şu anda okumakla pek bir ilgisi yoktu ama burada, yanında olsaydı onun muhakkak iyi bir bölümü yazacağından emindi. Ailesi ve arkadaşları bölüm yazıp kayıt yaptırma konusunda baskıcı olmuş olsalar da çocuk hiçbirini dinlememişti.

Ve Menaf…

Sağ elindeki güçsüzlüğü hissetmekle kalmıyor yaşıyordu resmen. Bazen kahve fincanının sapını tutmakta bile zorlanıyordu. Baş parmağının eklem yerinde içeri doğru bir göçük, düzlenme vardı. Bu yüzden ailesinin, arkadaşlarının ısrarıyla tüm tercih listesine göz gezdirmiş, on gün boyunca kardeşinin ve arkadaşlarının desteğiyle bir liste oluşturmuştu. Bir gece ansızın uyanıp, bacağındaki sancı yüzünden ağlamaya başladığında kararını vermiş ve kimselere danışmadan tercihini yapıp göndermişti.

Adli Tıp Doktoru olacaktı. Bunun için yine altı sene tıp okuyacak, bunun uzmanlığını alabilmek için yeniden sınava girecek ve bir dört sene daha okuyacaktı. Ve bunu yapacaktı da! Annesi kararını öğrendiğinde gözleri dolmuş, babasıysa emin olup olmadığı konusunda başının etini yiyip durmuştu. Behremse ölülerle çalışması için sağlam bir iradeye sahip olması gerektiğini öne sürüp, bütün bir haftayı kendisine çemkirmek için harcamıştı. Kayıt dönemi yaklaştığında ailesine vekalet vermişti. Fizik tedaviler bedeninin alt kısmını çok zorladığından eve geldiğinde dayanılmaz ağrılar çekiyordu.

Her şey genel itibariyle böyleydi. Çocuklukları bir arada geçen bu çocukların hikayeleri bir başka zamana ertelenirken, şimdi sıra geride kalanlardaydı.

ARKADAŞKÇA -2 (KİLİD)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin