9

780 33 26
                                        

Bölüm yazma isteğimi durduramıyorum. Dozunu kaçırırsam bana duuurr diye bağırın olur mu:))

Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen

Keyifli okumalar

Cemal'den

Dört gün. Nisa gideli tam dört gün oldu. Bana sorsanız dört yıl derdim ama. Geriye dönüp bakınca o kadar zaman ayrı kalmamıza şaşırıyorum. Ben burda dört güne delirirken dört ay ne demek ya.

O zaman bu kadar zor gelmiyordu aslında. Bir daha bir araya gelebileceğimizi düşünmediğimdendi belki de. Şimdi ne zaman bana geri döneceğini biliyorken bile o kadar zor ki beklemek. Daha birkaç gün önce tuvalete bile peşimde götürmeyi düşünüyordum. Bu halim çok da garip değil o yüzden.

Kızı ordayken de hiç rahat bırakmıyorum gerçi. Yokluğunu hissettiğim tek konu evin içinde kokusunun olmaması. Bir de dört gündür öpüşmüyoruz tabi bu da önemli bir konu.

Saat başı arayıp sesini duyuyorum. Arama zamanı gelene kadar en az on dakika mesajlaşıyoruz. Gece yatmadan önce de görüntülü konuşuyoruz. Yani babası her an buraya gelip telefonumu kırabilir. Ama kızı da bu durumdan hiç şikayetçi değil ona kızsın banane. Her aradığımda gayet mutlu açıyor telefonu.

Bir saatin dolduğunu fark edince hemen aradım. Günlük rutinimi bozamam kimse kusura bakmasın. Çaldı çaldı artık kapatmak üzereydim ki son anda açıldı telefon. Nefes nefese konuşan Nisa'ya o görmese bile kaşlarımı çattım. Yanlış anlamalı mıyım?

"Ay son anda yetiştim. Kusura bakma." Telaşlı konuşmasıyla anında yumuşayarak gülümsedim.

"Ne yapıyordun neden yetişemedin?" Meraklı halime gülüp sorumu yanıtsız bırakıp konuyu değiştirdi." Tam zamanında aradın yine. Çok dakiksin gerçekten." Gülüp kafa salladım. Sonra çok mantıksız bir hareket olduğunu anlayıp cevap verdim. "Öyleyimdir. Arada kaynadı sen ne yapıyordun diye sormuştum." Şuan gözlerini devirdiğine eminim. Unutacağımı sanması büyük saflık.

"Ay Cemo ne yapabilirim ya. Tuvaletteydim. İlla söylettireceksin." Keyiflenip kahkaha attım. Sonra uyuzluk olsun diye konuyu deşmeye karar verdim.

"Keşke görüntülü arasaydım. Eski günleri yad ederdik" Bu sefer o da bana katılıp gülmeye başladı. Programda kırdığı potu her gün başına kakmak büyük bir zevkti benim için.

"Hiç vazgeçmeyeceksin değil mi" Bugün ikinci kez aynı salaklığı yapıp kafamı olumsuz anlamda salladım. Sonra da anlayıp cevap verdim tabi.

"Hayır vazgeçmem. Bu benim için büyük bir eğlence anla bunu artık."

Bir süre daha konuşup kapattık. Ben de hazırlanmak için sıcak yatağımdan zorla da olsa kalktım.

Gün boyu hiç boş kalamadığım için sadece telefonla konuşma rutinimizi gercekleştirebildik. O da en fazla beş dakika. Şimdi saat kaç bilmiyorum bile ama uyku gözümden akıyor ve görüntülü konuşabilecek gücü kendimde bulabilecek miyim bilmiyorum.

Duşa girip giyindim. Telefonumu elime alınca Nisa'dan cevapsız arama olduğunu gördüm. Ama yaklaşık iki saat önceydi.Şimdi saat üç olmuştu ve Nisa için de yeterince geç bir saat olduğu için bugünlük aramamaya karar verdim ve dört gecedir yaptığım gibi onun yattığı yastığı alıp kokusunu içime çekerek uykuya bıraktım kendimi.

Alarm sesiyle uyandım. Gerçekten her sabah bu sesi duyup nasıl güne mutlu devam edebiliyorum bilmiyorum. Kendime gelmek için bir süre yataktan çıkmamaya karar verdim. Telefonumu alıp gelen bildirimlere baktım. Nisa'dan mesaj yoktu diğerleri de benim için önemsizdi. O yüzden twittera girdim. Gezerken bir fotoğraf çıktı karşıma. Nisa muhtelemen dün gece dışarı çıkmış ve arkadaşlarıyla fotoğraf çekilmişti. Kendisi paylaşmadığı için de ben görmemiştim. Fotoğrafta dikkatimi çeken tek şey dağ keçisinin de orda olması oldu. Nisa'nın yanına oturmuş elini de omzuna atıp öyle poz vermiş.

PERESTİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin