Nisa'dan
Güzel bir sabaha uyandığımın bilinciyle açtım gözlerimi.Kulağımda kalp ritmi,burnumda kokusu. Bundan daha huzurlu olduğum bir an en son ne zamandı hatırlamıyorum.
Kafamı kaldırıp Cemal'e baktım. Hala uyuyordu.Onu daha önce de uyurken izlemiştim ama şuanki kadar bakıp kaldığım olmamıştı hiç.Hiç bitmesin istediğim anlardan bir tanesini yaşıyorum. Bu dünden beri sık sık oluyor.
Ben onu izlemeye devam ederken açtı gözlerini. Göz göze geldiğimizde gülümsedi.
"Günaydım kuzum". Bunu bile o kadar özlemiştim ki.
"Günaydın. Burda uyumuşuz."
"Uzun zamandır yaptığım en rahat uykuydu." Derin bir nefes aldım. Tekrar koydum kafamı göğsüne. "Benim de".
Bir süre daha öyle kaldık. Konuşmasak da anın güzelliğine bıraktık kendimizi. Ama bu huzurlu ortam biz acıkana kadar sürdü. Sonunda kalkıp birlikte kahvaltı hazırladık. Sürekli temas halindeydik. Eski halimize geri döndük resmen. Bunun olma ihtimali çok düşüktü benim için. Özellikle son zamanlarda birbirimizden tamamen uzaklaştığımızı hissetmiştim.
Neyse ki hepsi geride kaldı. Artık onlarca güzel anımıza yenilerini ekleyebiliriz. Bunun için önümüzde çok uzun zaman var.
Kahvaltıdan sonra Cemal'in gideceğini düşünmüştüm ama bugün onun da boş günüymüş. Buna fazlasıyla sevindim. Bütün gün birlikteyiz.
Birlikte salona geldik. Camdan dışarı bakmaya başladı. Ben de yanına gidip karşısına geçtim. Elimi yanağında gezdirdim.
"Hep böyle mi kalacak" başta neyden bahsettiğimi anlamadı. Sonra anlayınca gülümsedi.
"Bilmem. Kalmasın mı" cevap vermedim. Bana düşmez buna karar vermek belki ama deli gibi istiyorum uzatmasını. Elim yanağındayken elime batan sakallarını geri istiyorum.
Sessiz kaldığımı görünce gülümsedi. Ama bu şimdi seni sinir edeceğim gülmesiydi. Her mimiğimi bilen adama sessiz kalsam ne olur sanki. Daha sorduğum ilk anda anladı zaten ne istediğimi.
"Bu şekilde rahat ediyorum. Bir süre daha uzatmayı düşünmüyorum". Kafamı salladım. Uzatmanın bir anlamı yok. Bu haline de alışabilirim. Sanırım.
Biz öylece dururken kapı çaldı. Kimseyi beklemediğimden şaşırdım. Cemal'e bakınca huzursuz olduğunu gördüm. Barış'ın geldiğini düşünüyordu. Zaten ondan başkası da gelmez herhalde. Aramız tam düzelmişken tekrar huzursuz olmak istemiyorum. Ama kapıyı açmak zorundayım.
Benden önce o gitti ve ben de arkasından ilerledim. Arkasında duruyorum zaten ama sanki hiç gelmesem daha mutlu olacak gibi. Yine de bunu dile getirmedi ve açtı kapıyı. Gördüğüm kişiyle büyük bir oh demek geldi içimden.
"Babakolar sizi görmeye geldim." Berkan ikimize de sarılarak içeri girdi. Cemal de gözle görülür şekilde rahatlamıştı. Neyse ki aramızı bozacak bir şey olmadı henüz. Olmaması için de elimden geleni yapmalıyım bundan sonra.
"Valla en az sizin kadar mutlu oldum bu duruma. İkinizle de görüşüyorum ama siz birbirinizle görüşmüyorsunuz. Benim için fazlasıyla zordu".
"Bizim için de çok zordu Beko. Sana Nisa'yı sorup haber bile alamıyordum. Birlikte fotoğraf paylaştığınızda neden ben de orda değilim diye yiyordum kendimi". Bana döndü son cümlesinde. Kafalarımızı tokuşturdu eskisi gibi. Berkan da güldü bu halimize. Bu sefer ben döndüm Berkan'a.
"Sen de hiç barıştırmaya çalışmadın bizi. Cemal kendi kendine konuşmaya gelmese biz daha çok ayrı kalırdık. Bizden habersiz aynı ortama sokmadın mesela bizi. Ne kadar hayırlı arkadaş" Bu sefer ben son cümlemde döndüm Cemal'e. Sahte sinirle söylediğim sözleri ikisi de ciddiye almadı tabi ki. Onlar gülmeye başlayınca ben de katıldım onlara.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERESTİŞ
Fiksi RemajaBirbirinin aynısı olan iki aşık. Kader onları akıllarına hiç gelmeyecek bir yerde birleştirdi. O andan sonra birbirlerinden kopmaları mümkün değildi.