Selamlarr yine ben. Bu ara sık bölüm atıyorum bence. Biraz ara mı versem ne yapsam.Gerçi sürekli yazasım geliyo ama neyse.
Yorum konusunda ısrar etmemin sebebi tepkilerinizi merak etmem arkadaşlar. Sizi sıkmak istemem ama benim çok hevesle yazdığım şeylere yorum yaparsanız daha da güzel şeyler yazabilirim bence :))
Sadece övmek zorunda değilsiniz eleştiriye de açığım. Önerilerde de bulunabilirsiniz. Ayrıca bu hikayede görmek istediğiniz şeyleri de yazarsanız onlara da yer vermek isterim. Yani iletişim halinde olmak beni mutlu eder.
Bu arada dün gece olanlar bir nebze de olsa modumu yükseltti aman nazar değmesin maşallah diyelim :))
Neyse uzatmıyorum ve gidiyorum. Buraları da genelde okumadığınızı biliyorum beni üzmeyin ve okuyun lütfen.
Keyifli okumalar
Cemal'den
Nisa'nın ensemdeki elleri saçlarımı çekiştirirken bu anın bitmemesini diledim. Dudaklarımız ayrılmazken ellerim belinden aşağılara kaymaya başladı.
İlk defa bu kadar kendimi kaybediyorum. Titreyen ellerimle kazağını yukarı sıyırdım ve dudaklarımızı ayırdım. Göz göze geldiğimizde yanacağımı hissettim.
Sırtını yükseltip kazağını çıkarmama yardım etti. Odanın bir köşesine fırlatıp tekrar üzerine eğildim. Bu sefer dudaklarımın hedefi o çok sevdiğim boynuydu.
Her zamanki gibi orda oyalanma sürem uzun sürdü. Daha sonra uzaklaşıp kendi kazağımı da çıkardım. Tekrar dudaklarımızı birleştirdiğimde ölmemeyi diledim. Sınırlarımı zorluyordum.
Ellerim pantolonunun fermuarına gittiğinde titrediğini hissettim. Dudaklarımızı ayırıp gözlerine baktım. Heyecanın yanında isteği de görmesem hemen uzaklaşırdım. Ama o da istiyordu.
Kulağına eğilip söylemekten asla bıkmayacağım şeyi fısıldadım "Seni seviyorum" Göz göze geldiğimizde devam ettim "Çok seviyorum"
Gülümseyip yanağımı okşadı. Susuz kalmış gibi tekrar öpmeye başladım. Ellerim az önceki yerine ulaştığında fermuarı indirdim.
Ama tam o anda hiç beklemediğim bir şey oldu. Kapı çaldı. Geri çekilip göz göze geldik. O da şaşırmıştı ama benim hissettiğim şey hayal kırıklığıydı.
"Siktir" Üzerinden kalkıp oturdum. Kapıyı açmakla açmamak arasında gidip gelirken Nisa doğruldu ve yataktan kalkmak için hamle yaptı. Kolundan tutup durdurdum. "Açmayalım"
Nisa tam bir şey söyleyecekti ki tekrar kapının çalmasıyla gözlerimi kapatıp sabır diledim. Yani şuan tam sırasıydı gerçekten.
Ayağa kalkıp yerdeki kazağımı alıp giydim. Odadan çıkmadan önce Nisa'nın saçına bir öpücük kondurdum. "Sakın hareket etme. Kapıdakini kovup geliyorum"
O şaşkın şaşkın bakarken ben odadan çıkıp söve söve kapıya ilerledim. Tamam daha erken bir saat belki ama habersiz gelmek ne demek yani. Belki evde yokuz.
Sinirle kapıyı açınca Lale'yi gördüm. Gözleri kızarmıştı ve çok kötü görünüyordu. Başta hareket edemesem de sonra kendime gelip içeri gelmesini söyledim. "Ne oldu Lale. Ne bu halin"
"Kusura bakma haber vermeden geldim ama nereye gideceğimi bilemedim" Omzundan tutup salona ilerlemesini sağladım. Gerçekten kötü görünüyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERESTİŞ
Novela JuvenilBirbirinin aynısı olan iki aşık. Kader onları akıllarına hiç gelmeyecek bir yerde birleştirdi. O andan sonra birbirlerinden kopmaları mümkün değildi.