Cemal'den
Evet hasretine bir hafta bile dayanamadım ve şimdi yanına gidiyorum. Berkan'ın verdiği gazla ani bir karar alıp yola çıktık. Şimdi de uçaktayız. Bizi görünce suratının alacağı şekli çok merak ediyorum. Yol boyu heyecanımı azaltmak için türlü şeyler yapsam da pek bir işe yaramadı. Sonunda bana işkence gibi gelen yolculuk bitti. Uçak iner inmez telefonumu açıp herhangi bir bildirim ya da arama var mı diye baktım. Havaalanından çıkıp taksi beklemeye başladık. Suç ortağımız Selma ve sevgili kayınvalideciğim bize evin konumunu attılar.
Berkan'ın bana sırıtarak baktığını görünce ona döndüm. Omzuma vurup daha çok gülmeye başladı. ''Yol boyu sırıttın hala sırıtıyorsun. İyice kafayı bozdun sen he.'' Söyledikleriyle gülüp ben de onun omzuna vurdum. ''Dağa taşa Lale diye haykırdığın günleri unutmadım Beko'' Söylediklerimle Lale keyiflenip gülmeye başladı. Benimle dalga geçtiği şeylerin hepsini kendisinin de yaptığını bilmesem üzüleceğim gerçekten.
Sonunda taksi geldi. Biz de vakit kaybetmeden binip yola çıktık. Bu sırada Nisa aradı. Bir pot kırarım diye açmadım. Tekrar arayacağını bildiğimden telefonu kapattım. Bu sefer de Berkan'ın telefonu çalınca gülmeye başladım. Asla vazgeçmeyen bir kız. Berkan açıp durumu toparlayınca ben de zaten az kaldı diye tekrar açtım telefonu. Açtığım anda tekrar çalmaya başladı. Gülerek cevap verdim. Nisa konuşmamdan şüphelenip görüntülü aramak isteyince iyice panikleyip durumu daha da belli etmeye başlayınca kapatmak zorunda kaldım. Kısa bir yolculuğun ardından evin önüne gelmiştik. Taksiden inip apartmana girdik. Tabi benim yoldaki heyecanım ona falan katlandı bu arada. Sanki seneler sonra görüşeceğiz.
Kapının önüne geldiğimizde öne geçip zile bastım. Kardeşiyle anlaşmamıza göre kapıyı Nisa açana kadar bekleyeceklerdi. Nisa üşengeçliğinden yaklaşık beş dakika kadar kalkamamış olacak ki kapıda ağaç olduk biraz. Sonunda açıldığında bizi görüp şok olan Nisa'ya gülerek baktım. Buraya geleceğimiz aklının ucundan bile geçmezdi tabi. Bir süre sonra olanları algılayıp gülerek koştu bana. Ben de vakit kaybetmeden sardım kollarımı beline. Derin derin çektim kokusunu yeniden. Bunu yapabildiğim her an için şükretmeyi unutmuyordum.
Kapıdaki sarılma faslı bitince içeri geçtik. Salona gidip oturduk. Nisa yanıma gelip oturdu ve hala üzerinden atamadığı şaşkınlık ve gülen suratıyla bana baktı. Elini tutup öptüm. Karşımda annesinin olduğunu hatırlayınca gülerek bıraktım elini. Sanki az önce boynuna boynuna öpücük bırakmamışım gibi. Biraz geç oldu bunu fark etmem. Neyse ki babası yok.
Annesi bir şeyler söylüyor Nisa'da bize çeviriyordu. Aynı şekilde bizim söylediklerimizi de ona. Bir an annemle nasıl anlaşacaklarını düşündüm. Yanlarında Nisa olmadan el hareketleriyle anlaşmaya çalıştıkları geldi gözümün önüne. Gülmemi son anda durdurup konuşmaya katılmaya çalıştım. Yemeğin birazdan hazır olacağını söyledi annesi. Yanımızdan ayrılıp mutfağa gitti. Yalnız kalınca Nisa'ya döndüm. ''Bana odanı göstersene.'' Gülerek kalktı yerinden. Elimi tutup beni de kaldırdı. Uzun bir koridor geçip bir kapının önünde durdu. Açıp geçmem için kenarda durdu. İçeri girip odayı incelemeye başladım. Bir ödülde videoda görmüştüm odasını aslında. Tam Nisa'ya göre bir odaydı. Fazlasıyla onu yansıtıyordu. Yatağa oturup elimle yanıma oturmasını işaret ettim. Gelip hemen oturdu yanıma. Ben de vakit kaybetmeyip kollarımın arasına aldım onu. Saçlarına öpücük kondurup öylece durdum.
Sonra kafasını kaldırıp bana baktı. Elini yanağıma getirip okşadı. ''Daha sabah konuştuk. Nasıl belli etmedin hiçbir şey.'' Gülüp yanağımdaki avucunu öptüm. ''Çünkü senle konuşurken böyle bir şey yoktu. Sonra Berkan aradı. Verdi bana gazı. Aniden bir kararla çıktık yola.'' Gülümseyip yanağımı öptü. Belli ki o da en az benim kadar özlemişti. Ciddileşip yüzüne bakmaya başladım. O da benim yüzümü görünce telaşlanıp merakla bakmaya başladı. Gülmemi durdurup ciddiyetimi koruyarak konuştum. '' Nisa tam beş gün oldu. Beş koca gündür öpüşmüyoruz farkında mısın'' Cümlemin sonunda benimle birlikte rahatlayıp oda gülmeye başladı. Sonra omzuma hiç de hafif olmayan bir yumruk geçirdi. Laf aramızda eli de bayağı ağır. ''Ben de ne diyor diyorum ya. Derdine bak.'' Alınlarımızı tokuşturup ellerini tuttum. ''Neden öyle söylüyorsun. Bu çok büyük bir sorun Nisa.'' Gözlerini devirip bir kez daha vurdu omzuma. Yalandan acıyormuş gibi yaptım ama yemedi. Oysa ben acıdı diye beni öper sanmıştım. Karşımdakinin Nisa olduğunu unutmuşum biran.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERESTİŞ
Dla nastolatkówBirbirinin aynısı olan iki aşık. Kader onları akıllarına hiç gelmeyecek bir yerde birleştirdi. O andan sonra birbirlerinden kopmaları mümkün değildi.