16

830 28 8
                                        

Evet sevgili dostlar yine dayanamadım ve geldim. Çok zor şartlarda yazdığım bir bölüm oldu. Kıymetimi bilin bence :))

Keyifli okumalar

Nisa'dan

Sabah erkenden evden çıkma fikrimi değiştirdim. Şuan saat öğlene geliyor ve ben evde rahat rahat kahvaltı yapıyorum. Çünkü kaçmam gereken birisi yok. Dünkü konuşmadan sonra buraya geleceğini sanmıyorum.

Zaten evi de çok özlemişim. Biraz burda vakit geçirmek istiyorum. Temizlik mi yapsam acaba. Kafam da dağılır. Fikir cazip gelince hemen planlama yaptım kafamda. İlk defa hevesle temizlik yapacaktım. Gaza gelmişken bu fırsatı değerlendirmeliyim.

Gece ağlayarak uyudum ve kötü hissediyordum ama sabah garip bir şekilde çok huzurlu uyandım. Bunda Cemal'in dün söylediklerinin etkisi olabilir. Ne olurla olsun beni inandıracağını söylemişti. Bunu ben de deli gibi istiyorum. Sadece biraz zamana ihtiyacım var.

Kahvaltıdan sonra son ses müzik açıp temizliğe başladım. Bir yandan şarkıya bağıra bağıra eşlik ediyor bir yandan da dans ederek temizlik yapıyordum. Bu şekilde üç gün falan sürer bu yalnız.

Birkaç saate bütün işim bittiğinde ev pırıl pırıl ben ise perişan bir haldeydim. Hemen duşa girip temizlendim. Evi temizlemek beni neden kirletmişti hiç anlamadım. Su beni rahatlatırken kafamın da boşaldığını hissettim. En azından bir süreliğine.

Duştan çıkıp odama gidiyordum ki kapı çaldı. Hemen gidip delikten baktım. Cemal'i görmeyi beklemediğim için şaşırdım. İnandırma çalışmalarına bu kadar çabuk başlamaz heralde. Daha dün kavga ettik.

Üstümdeki bornoza baktım. Kapıyı böyle açamayacağım için odama yöneldim. Hala zili çalıyordu. Üzgünüm Cemal bu görüntüyü görmeyi haketmiyorsun. Üstümü giyinip kapıyı açtım. Beni görünce gülümsedi. Ben ise hiç mimik oynatmadan baktım yüzüne.

"Günaydın. Neden geç açtın kapıyı." Aynı şekilde bakmaya devam ettim. Sonra gözlerimi devirip cevap verdim. "Öğleni geçti ne günaydını. Ayrıca gidersin diye bekledim ama pes etmedin bir türlü" Gülümsemesi büyüdü. Şöyle yapmasana aptal. Vura vura sevesim geliyor.

"Pes etmem mümkün değil. Konu sen olunca inatçılığım zirveye ulaşıyor. Ayrıca saçların neden ıslak. Kaç kere söyledim kurut diye." Şaşkın bakışlarım arasında içeri girip kolumdan çekiştirerek banyoya soktu beni. Anın şokuyla ne olduğunu anlamadan saçımı kurutmaya başladı. Benimle kurduğu temas sadece saçıma dokunmaktı ama bu bile bütün bedenime elektrik yaymıştı.

"Ne yapıyorsun sen ya. Bırak beni" Elinden kurtulmaya çalıştım ama az önce sadece saçıma dokunan elleri şimdi yerimde kalmam için belime sarılıydı. Aferin Nisa. İyi halt ettin. Şimdi elektrik akımından dans etmeye başlasın bütün organların.

"Aferin. Hareket etme. Saçını kurutuyorum alt tarafı. Senin yaptığın yok." Aynadan ona ters ters bakmaya başladım. Bakışımı görünce gülmeye başladı. Şimdi dönüp öpmek vardı. Ah ah.

"Saçımı kurutmaya fırsat mı verdin. Üstümü zor giyindim sayende." Saçımdaki bakışları aynada bana döndü. Bu bakışı biliyordum. Az sonra yanaklarım kızaracaktı mesela. Çok iyi biliyordum." Giyinmekle uğraşmasaydın keşke. Benim için sorun olmazdı."

Tam tahmin ettiğim gibi oldu ve ben yanaklarımı görmesin diye hızla uzaklaştım yanından. Ben uzaklaşınca kurutma makinesini kapatıp bana gülerek bakmaya başladı. Ben de yüzüme en sinir bozucu gülümsememi yerleştirip konuşmaya başladım. "Yanında giyinmekle uğraşmayacak birini bulursun nasılsa. Benimle zaman kaybetmene gerek yok. Aaa ama zaten bulmuştun değil mi. Neydi adı " Yüzündeki gülümseme gitti. Şimdi gözlerinde gördüğüm tek şey pişmanlıktı. Ben de sahte gülümsememi silip ciddi halime geri döndüm. Sonra da banyodan çıktım.

PERESTİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin