"Kilre beline kadar inen saçlarını savurdu ve havada süzülen bir tel ufalanıp toprak oldu. Negül suyla kaplı dünyasının toprak olduğunu görünce kederinden ağladı, yağmur oldu. Yası o kadar uzun sürdü ki, nihayet durdurduğunda toprağın dörtte üçü suyun altında kaldı. Diğer ilahi varlıklar Negül' le Kilre' yi barıştırmak istediler. Bu yüzden onlara birlikte bir yaratım gerçekleştirmelerini söylediler. Bu yaratılan göğün altında başlayıp yerin altında bitecekti. Kilre bir avuç toprak aldı yerden. Negül yağmur döktü üstüne. Ardından rüzgârla kesti sağını solunu. Kilre yaktı ateşini, pişirdi. Ayum geldi sonra. Sürekliliğin, bolluğun temsiliydi. Öptü hala alevlerin içindeki figürü. Ruh üfledi. Ateş söndü ve insan gerçekleşti. ... Bu sulh çok uzun sürmedi. Mite göre Negül ve Kilre uzun yıllar savaştı. Bulutsuz gökyüzünden yıldırımlar düşerdi, dağlar oynarlardı yerlerinden ve denizlerin başı dönerdi, Kilre ve Negül savaşırken. Sebebi neydi, ne değildi bilinmez. Kimi rivayete göre Kilre mavi semanın üstündeki sarayı, dağları, nehirleri ve daha yeryüzünün nice güzelliklerini istedi. Kimi rivayet der ki, Negül tüm bu sahip olduğu güzelliklere rağmen yeraltının zenginliklerine meyletti." Ezelden beri anlatılan buydu. Oysaki ortada bir savaş yoktu.