14. BÖLÜM

982 112 93
                                    


HATIRLATMA

SEN İSTESEN DE İSTEMESEN DE ELBET BENİMLE OLACAKSIN. SENİ ASLA BIRAKMAYACAĞIM.

*

*

*

Avucumun içinde bulunan ve tekrar tekrar okuduğum minik karttaki yazıya uzun bir süre baktım. Aklım almıyordu. Fiziksel olarak sürekli karşılaşarak bende oluşturduğu huzursuzluğu artık yolladığı çiçeklerle oluşturuyordu. Bu son yolladığı notta yazan cümle artık benim için son noktaydı. Bir yere kadar görmezden gelebilir, bir noktaya kadar susabilirdim. Açık açık olmasa da yazılı olan notun altında bir tehdit yatıyordu, anlamıştım.

İstemesen de benimle olacaksın ne demekti? İstemediğim halde ailem dahi bir şey yaptıramazken o kim oluyordu da beni zorluyordu? Cinsiyeti yüzünden belki de çevresinin ona sen güçlüsün, ne istersen hepsini elde edebilirsin gibi birçok konuda yüceltildiği içindi. Her ne kadar tanıdığım ve gördüğüm kadarıyla Ege'nin çevresinde cinsiyet bağlamında yüceltici insanlar olmasa da detaylı bilmiyordum. Bu yüzden bu da ihtimallerim arasında vardı. Belki de tüm bunların dışında içinde bastırmış olduğu duygularının dışa psikopatça vuruşuydu. Neticede uzun bir süre kendini toplumdan soyutlamış ve sevilmediğini düşünerek hayatını devam ettirmişti. En azından öyle belirtmişti.

Tüm düşüncelerim, kendimce oluşturduğum tüm ihtimaller bir yana dursun bu konuda kesinlikle haklı bir yanı yoktu. Televizyonlarda izlediğimiz, gazetede okuduğumuz, medyada üzerine defalarca gönderiler paylaştığımız kadın cinayetlerinin ve kadına yönelik şiddetin ardı arkası kesilmezken böyle bir not kesinlikle yutulacak türden değildi. Ona bu hakkı kim vermişti bilmiyorum ancak ben vermeyecektim.

"Oo! Çiçeklere bak sen!"

Ne zaman çalıştığım odaya girdiğini anlamadığım Aslı ile düşüncelerimden sıyrıldım. Masamın üzerinde olan çiçek buketini alıp kokluyor ve beğeniyle süzüyordu. Elimdeki not kağıdını Aslı'ya fark ettirmeden masamın altında bulunan çöp kutusuna buruşturarak attım.

"Bir kapıyı çalsaydın keşke. Boşuna kapalı değil o kapı."

Yaklaşık 5-6 aydır aynı ofiste çalışıyorduk ama bir kez olsun iyi anlaştığımız bir gün olmamıştı. Ama işin garip kısmı kavga da etmiyorduk. Patronumuz İsmail Bey'in aylar önce Aslı'ya çektiği ayar bir nebze olsun işe yaramıştı fakat kızın gözleri hep üzerimdeydi. Hangi projeyi alsam, ofiste kiminle konuşsam hep bir takip etme gereğinde bulunuyordu. Aramızın neden bu kadar açık olduğunu ve hiç anlaşamadığımızı ofiste soranlar oluyordu. Çünkü Aslı ile aynı proje üzerinde dahi çalışamıyorduk. Bu soruyu genelde cevapsız bırakıyordum. Nedenini bilmiyordum çünkü. Kimileri kıskançlık olarak düşünse de ben o düşünceye katılmıyordum. Başarılı bir mimardı Aslı. Hatta benden çok daha tecrübeli ve işini hakkıyla yerine getiren iyi bir mimar. Çok güzel de projelere imza atıyordu ama doyumsuzdu. Hep en iyi olma gibi yüksek hedefleri vardı. Başkalarının başarılarını kabul etmiyordu. Şu sıra İsmail Bey'in çok önem verdiği bir müşterisinin benim projemi beğenmesi üzerine, teşekkür amaçlı bana özel, ofis içinde bir oda vermesi Aslı'nın benden iyice nefret etmesine neden olmuştu. Hoş benim de kendisinden hoşlandığım pek söylemez zaten.

"Hayırdır cicim? Üzerimdekileri çok beğendin sanırım. Ama senin bütçen yetmez bebeğim buna. Çok bakma. Canın istemesin."

Gülmesine rağmen samimiyetsiz konuşmasına gözlerimi devirdim. Bir insan anca bu kadar itici olabilir.

"Nereden biliyorsun bütçemin yetmeyeceğini?"

Kahkaha atarak çalıştığım üzeri ahşap olan masanın diğer tarafında bulunan siyah sandalyeye oturdu.

KESİŞEN YOLLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin