HATIRLATMA
" Çiftliğimize hoşgeldin kardeşim. Allah kurtarsın."
Gürkan şaşkın bakışları arasından;
"Ha s**tir. Ege? Asya? "
Tekrar gülmeye başlarken bunu son bir kaç haftadır nasıl özlediğimi farkettim. Bir nezarethanede olabilirdik. Ama en azından sevdiklerimizle birlikteydik.
.
.
.
Gürkan'ın şaşkın bakışlarına bir süre daha gülüp en sonunda zorla da olsa kendimi toparladım. Ben kendimi toparlayana kadar yanında olan polis memuru, onu çoktan Ege'nin diğer tarafından bulunan demir parmaklıkların arkasına koymuştu.
Hayatımda her şey hızlı gelişiyordu. Birine ayak uyduramadan başka bir olayla karşılaşıyordum. Ve bu durum, beni ciddi anlamda yormaya başlamıştı. Oysa yaşadığım son birkaç yılda gayet normal bir hayatım vardı. Bol bol kitap okur, okula gider gelirdim her öğrenci gibi. Ne değişmişti o zamandan bu yana? Ben mi? Hislerim mi yoksa düşüncelerim mi? Ya da çevremdeki insanlar mı? Belki de sorgulamayı bırakmam gerekiyordu artık. Ortada değişen hiçbir şey yoktu ve her şey olması gerektiği için varoluyordu. Yaşanması gerektiği için yaşanıyordu. Bir şeyleri farketmem için vardı.
"Asya?" diye seslendi Gürkan.
Düşüncelerim arasından sıyrılıp başımı sokuşturmuş olduğum dizlerimin arasından çıkardım ve elimle öne doğru gelmiş olan saçları geriye doğru attırdım. Gürkan'ı göremediğim için oturduğum küçük bankın üzerinden kalkıp demir parmaklıkların yanına ilerledim. Ne diyeceğini Ege de merak etmiş olacak ki bakışları Gürkan ve benim aramda gidip geliyordu.
"Efendim." dedim düz bir şekilde.
Yüzünde düşünceli bir ifade vardı. Eliyle çenesini sıvazlarken konuşmaya başladı.
"Bir şey sormak istiyorum. Ama lütfen beni yanlış anlama."
Ne soracağını tam olarak bilmesem de tahmin etmek zor değildi. Sesimi çıkarmadan sadece başımla onayladım onu. O kadar yorgundum ve uykum vardı ki, değil konuşacak ayakta duracak halim yoktu.
"Melih?" dedi sıkıntılı bir şekilde.
"Neyine güveniyor olabilir?"
Derin bir nefes alıp verdim.
"Beni sizden önce yaka paça odaya aldıklarında kapının önünde Melih ve bize kendisini komiser yardımcısı olarak tanıtan kişinin aralarında geçen diyaloğu duydum."
Gözümün önünde o anlar tekrardan canlanırken elimi yumruk yaptım. Resmen azılı bir suçlu gibi karakolun içerisine sokmuşlardı. Hayır yani, gerçek suçlular böyle bir muamele görmezken beni taciz edip arkadaşlarımın da başını belaya sokan bir insana karşı azıcık sevgi gösterisinde bulunmamız yüzünden şuan yanyana nezarethanede bulunmamız hiç hoş değildi.
Bakışlarım kısa süreliğine Ege'yi bulduğunda önce yumruk yapmış olduğum elime daha sonra da yüzüme baktı. Yüzünde yorgunluk dışında hiçbir ifade yoktu. Tek elini hafif bir şekilde yukarıya kaldırdı.
"Sakin..." dedi en kısık tonda.
Sakin olacak hal mi bırakmışlardı insanda? Ege'ye bir şey demeden bakışlarımı kaçırdım usulca.
"Koskoca komiser yardımcısı siz ne isterseniz onu yaparız Melih bey dedi. İnanabiliyor musunuz? Kime güvendiği belli. Bizi sittin sene çıkaramazlar buradan." dedim sıkıntılı bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KESİŞEN YOLLAR
ChickLitAldatılmanın verdiği hasarla sevilmeye dair olan inancını yitirmiş bir kız; yıllarca kavuşamamanın getirdiği yorgunluğa rağmen bir kez olsun sevmekten vazgeçmeyen bir adam. Hayat bu iki insanın yolunu nasıl kesiştirecek kim bilir... . . . Yolumuz...