6. BÖLÜM

1.6K 183 71
                                    

Herkese Merhaba. Çok uzun süre bekletmek istemediğim için hemen yazdığım gibi paylaşmak istedim bölümü. Şuan saat 03:54. Belki de çoğunuz uyuyorsunuzdur :)) 

Keyifle yazdığım bir bölüm oldu. Umarım siz de keyifle okursunuz. Okumaya başlamadan önce Mediada olan şarkıyı açarsanız çok sevinirim. Mediadaki şarkı eşliğinde yazdım. Ruhu size de geçsin istedim. 

İYİ OKUMALAR :)))

*****

Tek bir kelime her insanın hayatına farklı anlam katabilir miydi? Her insan da farklı etkilere neden olabilir miydi? Her insan için farklı cevapları olabilir miydi? Elbette farklı anlamlar katabilirdi, farklı etkilere neden olabilirdi ve her insan için farklı cevapları olabilirdi. Sahi neydi o kelime? Acı...Bildiğimiz bir biberin acısı gibi bir acı değil bahsettiğim. Tam sol tarafınızda oluşan ve tüm bedeninizi etkisi altına alan, canınızı yakan bir his.

Hayatta herkesin kendisi için büyük olan bir acısı mutlaka vardı. Sokağa çıksak ve tek tek sorsak en büyük acınız nedir? Diye herkes farklı cevaplar verir. Kimi için aldatılmak, yakınlarından kazık yemek, terk edilmek, gitmek zorunda bırakılmak, sevilmemek; kimi için de eşini, evladını, annesini veya babasını kaybetmektir. Bunların hiçbirine sahip olmamak da acı sayılabilir miydi? Bence sayılırdı. Çünkü kimi insan için de az önce bahsettiğim şeylerin hiçbirine sahip olmamaktır, acı.

İnsan, en acısını yaşayana kadar, yaşadığı her acıyı en büyük sanmaktadır. Bence asıl en büyük acı en yakınını kaybettiğinde başlar. Bir de yine en yakınınızı kaybedeceğinizi bilerek günleri geçirmeye başladıysanız her gününüz hep en acıdır.

Karşımda arkası dönük, heybetli duruşuyla ellerini cebine sokmuş derin nefes alıp veren Ege'yi izledim bir süre. Belki bir şekilde yardım ederim düşüncesiyle yanına gelmek istemiştim ama şimdi yanına gitmek için bir adım dahi atacak cesaretim yoktu. Çünkü bir insan nasıl teselli edilirdi bilmiyorum. Onun yaşadığı acının nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum. İnsan yaşamadığı bir duyguyla alakalı nasıl teselli edebilirdi ki? Benim böyle yakınını kaybetme konusunda tek acım teyzem olmuştu. Benim de hissettiğim acı çok kötüydü ama eminim Ege'nin hissettiği gibi bir acı değildi. Ege'nin yaşadığı acı kuzenim Cihan'ın yaşadığı acı gibiydi.

Teyzem vefat ettiğinde Cihan ve ben daha 16 yaşındaydık. Her erkek çocuğu gibi Cihan da  annesine,teyzeme, çok düşkündü. Vefatının ardından sessizliğe bürünmüştü. Teyzem ve eniştem Cihan daha çok küçükken boşandıkları için Cihan babasıyla görüşmüyordu. Bu yüzden annemin ısrarları üzerine üniversite sınavına kadar bizde kalmıştı. Annem teyzemin acısını içine atıp hep Cihan'ın yüzü gülsün diye çabalamıştı. Cihan da aynı Ege gibi uzun uzun uzaklara dalar derin nefesler alıp verirdi. Belki ağlamamak içindi belki de içindeki fırtınanın durulması içindi. Bilmiyordum. 

Ege'nin halini görünce Cihan zihnimi istila etti. Onu çok özlemiştim. Bizim onun yanında olduğumuzu bile bile bekleyenim yok nasılsa diyerek annem ve babamın tüm ısrarlarına aldırış etmeden kara harp okuluna girmişti. Şimdi sınırda üsteğmendi. Özlemiştim. Bayramlar dışında gelmiyordu. İzin kullanmıyordu. Ben de hep İtalya'da olduğum için uzun zamandır görmüyordum, konuşamıyordum.

Acı kelimesinin zihnime aldığımda hissettiğim özlemler ruhumu esir alırken gözlerimin dolmasına da neden olmuştu. Ege ellerini cebinden çıkarıp balkon demirlerine tutundu ve yere doğru biraz eğildi. Vücudu sarsılıyordu. Cihan'dan sonra ilk defa ağlayan bir erkek görüyordum. Hissettiğim endişe nedeniyle ne yapacağımı bilemedim. Gitsem yanına geçecek Ege desem geçer miydi? Sarılsam olmazdı, o kadar samimi değildik. Herkesin içinde Gürkan'ı çağırsam daha fazla telaşlanabilirlerdi. Su. Evet, evet. En iyisi su. Bir bardak su biraz da olsa rahatlatabilirdi. Ses çıkarmadan mutfağa girip büyük bir bardağa su doldurdum. Ege'yi yarım saattir izlediğim yere gelince derin bir nefes alıp sessizce verdim. Yavaş ve ürkek adımlarla yanına gittim. Geldiğimi anlamış olacak ki ağlamasından kaynaklı olan sarsılan vücudu ve hızlı nefes alıp verişi yavaşladı. Omuzuna tedirgin bir şekilde yavaşça dokundum ve su bardağını uzattım. Koluyla gözlerini ovuşturduktan sonra olduğu yerde, tam karşımda, tüm heybetiyle dikildi. Gözleri önce elimdeki su bardağına ardından gözlerime değdi. Gözlerini gözlerime sabitlediğinde istemsiz şekilde yutkundum. Kıpkırmızı olan gözleriyle beraber buruk da olsa gülümsüyordu. Ah ne acılar saklı o gülümsemen de Ege...

KESİŞEN YOLLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin