2. SEZON 1. BÖLÜM

714 80 74
                                    

1. BÖLÜM

(Media: Bölüm Şarkısı)

Hayatta her şey insanoğlunun kurduğu hayaller, yaptığı tercihlerden ibaretti. Kimse neden bunu hayal ettin, niçin bu yolu tercih ettin gibi soruları pek sormazdı kendisine. Çünkü kesin ve net olan tek bir cevap vardır: MUTLU OLMAK.

Yolu güzel diye gidilen yollar var. Bir de engebeli diye bir türlü cesaret edip içerisine adım atılmayan kapılar... Asya'nın hayatı ise son bir senedir bu iki seçenekten sadece ikincisine aitti. Gitmekle kalmak, mantığıyla duygusu arasında sıkışıp kalmıştı.

....

Zaman su misali insanoğlunun hayatından akıp gidiyor, Ege ve Asya dahil olmak üzere tüm çevresi büyük bir dalgaya maruz kalmış vaziyette sadece o suyun akış hızına kapılarak sürükleniyordu. Asya ve Ege'nin Azerbaycan'dan dönmesinin üzerinden yaklaşık 3 ay kadar bir süre geçmişti. Türkiye'de havalar yavaştan ısınmış, bahar çiçekleri yeniden doğuşun bir simgesi olarak yeryüzünü umutla süslemeye çoktan başlamıştı. Sadece yeryüzünde değil, kuru bir çölden farksız olan Asya'nın kalbinde de bahar çiçekleri açıyordu.

O gün, Ege ile otelin önünde karşılaştığı zaman, Asya hiç olmadığı kadar şok olmuş ve karşısında görmeyi beklemediği Ege'ye karşı ne tepki vereceğini bilememişti. Aradan geçen onca zamana rağmen o an hissettiği karmaşık duyguları, düşündüğü olasılıkları hala bir türlü sözlerle ifade edemiyordu. Şaşkınlık, endişe, merak, küçük bir özlem ve bir sürü soru işareti... Asya'nın annesi Leyla dahi kızının yerini eşinden hiçbir şekilde öğrenemezken nasıl olur da Ege öğrenip gelmişti? Üstelik hangi otelde kaldığını bile babasından başka kimse bilmezdi. Asya, babasının Ege'yi arayıp yerini söylemeyeceğinden adı kadar emin olsa da karşısındaki genç adamın nasıl öğrendiği konusunda ciddi merakı vardı. Şaşkınlıkla yüzüne baktığı adamın dilinden dökülüp Asya'nın kalbinin derinlerine ulaşan sözler, genç kızın ne hissedeceğini ve düşüneceğini bilememesine neden olmuştu. Tüm güzel cümlelerinin üzerine beklentiyle baktığı genç kızın gözlerinden gözlerini bir saniye de dahi ayırmadı Ege. Ondan gelecek olumlu karar onun için milat olacaktı. Çünkü biliyordu onu nasıl kırdığını, nasıl parçalara ayırdığını ve herkesin nasıl da ona yüklendiğine şahit olmuştu tek tek. Fakat bunları anlaması artık çok geçti Ege için. Asya çoktan isyan bayrağını çekmişti onlara karşı. Çok değildi genç kızın isteği. Sadece kararlarına saygı duyulmasını beklemişti. Her şeyin üzerini örtüp Ege'ye karşı adım attığı gün karşılaştığı muamele kolay kolay unutulacak gibi değildi. Bunu Ege geç de olsa anlamıştı.

Genç kız tüm duyguları aynı anda yaşarken dolu olan gözlerini kaçırmıştı, gözlerine meftun olan genç adamdan. Ege, sevdiği kızın gözlerinden akacak tek damla yaşın sebebi olmak dahi istemiyordu artık. Onun gözlerinden damlayan yaşlar, genç adamın kalbine bir kor olarak düşüyordu her seferinde. Yaşadıkları duygusal ortamı dağıtmak, Asya'ya tam anlamıyla kendisini anlatabilmek için yeni bir ortam hazırlamak adına her şeyin üzerine bir sofra bezi serip bir köfte ekmek yemeyi teklif etmiş, genç kızın kalkan kaşları eşliğinde bunun hayali olduğunu belirtmişti. Öyleydi de. Her insan gibi Ege'nin de hayalleri vardı. Fakat bu hayallerin hiçbiri uçuk değil, hepsi minimalistti. Bir çimen üzerinde sevdiği kızla beraber sadece çerez yemek de hayaldi onun için, bir ormanda ateş yakıp başında beraber şarkı söylemek de hayaldi.

Asya ve Ege aralarında geçen saçma ama bir o kadar da komik olan yemek muhabbetinin ardından Ege'nin dediğini yapıp yemeğe gitmediler. Tüm duygu durumlarının ardından baskın bir vaziyette Asya'nın bedeninde yer edinen sinir, genç kızın açlığını dahi unutmasına yetmişti. Yüzünde yerleşen o gülümse aslında sinirlendiğinin işaretiydi Asya'nın. Ege'ye neden burada olduğunu sorup, yalnız kalmak istediğimi belirtmiş onu orada bırakıp öfkeyle otele geri girmişti. Yalnız kalmak istediği için ülke değiştirmesine rağmen ona yine saygı duyulmamıştı. Tek beklentisi çevresinden rahatsız edilmemekti.

KESİŞEN YOLLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin