21. BÖLÜM

749 91 48
                                    


HATIRLATMA

İçim hiç rahat değildi. Sabah biraz daha konuşsaydım belki gitmezdi. Biz de şuanda onu aramak için toplanıyor olmazdık.

**

Çizmelerimin altında ezilen pürüzsüz karın çıkardığı sesi umursamadan yürümeye devam ettim. Bağırmaktan sesimiz kısılmıştı. Çatallaşan sesimin boğazımda oluşturduğu acıyı düşünmeden tekrar var gücümle bağırdım, karla kaplı ıssız ormanda.

"Esin!... Bizi duyuyor musun?"

Lütfen duy artık diyerek kimsenin duyamayacağı bir şekilde kendi kendime mırıldandım. Saatlerdir Esin'i arıyorduk. Hava iyice soğumuş, gökyüzü çoktan kendini karanlığa teslim etmişti. Üşümüş olmamızın yanında yorulmuştuk da. Canından endişe duymaya başlamıştık. Göksu ile birlikte Ceyhunlar ile buluştuğumuz andan itibaren sesimizi duyurmaya çalışıyorduk. Ama ne sesimizi duyan vardı ortada, ne de bize ulaşan bir Esin.

Etrafımızda bulunan yüzlerce yüksek ağacın, sarkan karlı dalları arasında yürümeye devam ettik. Yanımda Batu vardı. Ege ve Gürkan farklı bir yönde beraber aramaya devam ediyordu. Ceyhun ve Göksu ise jandarmaya haber vermek üzere yanımızdan ayrılmıştı bir süre önce. Ege ile karşılaştığımız andan itibaren kısa cümleler dışında iletişim kurmamıştık. Bizim aksimize fazlasıyla gergin ve sinirliydi. Endişeli olması gerekmez miydi? Belki de alışkındı onun böyle ortadan kaybolmalarına. Ama ne olursa olsun bu soğukta canı tehlikede olabilirdi. Endişe etmesi gerekirdi.

Gözümün önüne gelen Ege'nin simasını unutmaya çalışarak başımı iki yana salladım. Sürekli gözümün önüne geliyordu yüzü. Işık saçan gülümsemesi, sık kullandığı mimikleri, gülümsemesi eşliğinde kısılan o kahvenin en güzel tonu olan gözleri. Gözümün önüne gelmeyen fakat sürekli solumak isteyeceğim o eşsiz kokusu ise sürekli aklımdaydı. Yanımda yürüdüğü anlarda o kokuya bağımlı olmamak adına nefes almayı bırakıyordum olabildiğince. Ah! Ne diyorum ben?

"Kimi düşünüyorsun?"

Yanımda varlığını kısa süreli de olsa unuttuğum Batu'ya omzumu silkip cevap verdim.

"Kimseyi."

"Asya." Dedi uyarıcı bir o kadar da bezgin ses tonuyla.

Bu onun dilinde beni uğraştırma anlat oluyordu. Düşünceli halimi görüp ne düşünüyorsun diye sormak yerine , kimi düşünüyorsun demişti. Bu kadar çok mu belli ediyordum?

"Kimi düşünebilirim Allah aşkına Batu?"

Sesim olduğundan yüksek çıkmıştı. Ve ben, bunu kontrol edememiştim. Hiçbir şey olmasa bile, mutlaka bu tavrımdan dolayı bir şey çıkarırdı Batu.

"Beni düşünmediğin kesin. Aynı şekilde Esin'i de."

Sadece omuzumu silktim.

"Kimi düşündüğünü çok iyi biliyorum. Çok şükür gözlerim de görüyor. Anlamayacak kadar kör birisi değilim. Ancak, anlaşılan senin için körmüş gibi olmaya devam etmem gerekiyor. En azından bir süreliğine daha..."

Sıkıntıyla bir soluk verdi ve konuşmasına devam etti.

"Ne düşünüyorsun, ne hissediyorsun, içinde neler yaşayıp nelerle mücadele ediyorsun bilmiyorum. Anlatmadığın müddetçe de bilmemeye devam edeceğim. Bir arkadaşın, ağabeyin, kardeşin olarak sadece şunu bilmeni istiyorum Asya'm. O gerçekten seviyor."

Başımı yanımda yürüyen Batu'ya çevirip kısa bir bakış attım. Daha sonrasında bir şey demeden önüme döndüm. Sadece boğazıma oturan yumrunun geçmesi için yutkundum. Bazen söyleyecek çok şeyin olur ama sen bir harf bile çıkaramazsın ya dilinden. Tam olarak o durumdaydım. Çok şey söylemek, çok şey anlatmak istiyordum. Ama tek bir harf bile dökülemiyordu dilimden. Dışarıdan bakıldığında cevap vermediğim için sessiz görünüyor olabilirim. Ancak sessiz değilim. Büyük bir gürültünün içindeyim. Kimse duymuyor ya da duymak istemiyor. Herkes görmek istediğini görüyor, yaşamak istediğini yaşıyordu zihninde. Kimse asıl olanı görmüyordu. Belki de görmek istemiyordu. Her sonun aynı olacağı düşüncesiyle başlamaya korkar hale geldik. Benim Ege'ye bu kadar yaklaşmaktan korkmamın sebebi de buydu belki de. Sonumuzun kötü olmasından endişe ediyordum. Bağlanmaktan, kaybetmekten korkuyordum. Bir gün gidebilme ihtimalini düşünüp onu görünce atan kalp atışımı dizginlemeye çalışıyor, o sese kulaklarımı tıkamak için var gücümle kendimle mücadele ediyordum. Çünkü bunu ona yapamazdım. Her ne kadar sinirli bile olsam şuanda Batu'nun gördüğü bakışları ben de görüyordum. Oysa her daim bir şeylerin bitebilme, ne kadar güvensen de boşa çıkma ihtimali gibi birilerinin gidebilme ve ne yaparsan yap bazı şeylerin olmama ihtimali de vardır. Bunu çok iyi biliyorum. Henüz bu ihtimallerle barışmış sayılmasam da bunların savaşılacak gibi olmadığının farkında ve bilincindeyim.

KESİŞEN YOLLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin