18. BÖLÜM

865 90 68
                                    

HATIRLATMA

Duyduklarım bedenim de şok etkisi yaparken gözlerim yerinden çıkacakmış gibi açıldı.

"Benim yüzümden mi!"

*
*
*

Gürkan'ı ilk defa bu kadar öfkeli gördüğüme mi şaşırmalıydım yoksa suçlu olarak beni görüyor olmasına mı karar veremedim. Ne yapmış olabilirdim ki ben? Tamam. Ege'nin kalbinin kırılmasına neden olmuş olabilirdim. Onu  üzmüş de olabilirdim. Ancak ben Ege'nin karakola alınması için bir şey yapmadım, yapmazdım. Sebebi ben olamazdım.

Gözlerinden alevler çıkararak karşımda dikilen Gürkan, sorduğum soruyu yanıtsız bıraktı.

"Senin yüzünden deyip susamazsın Gürkan. Soruma cevap ver lütfen. Ege'yi neden götürdüler?"

Gürkan öfkeyle ellerini başına götürüp saçlarını çekti. Sinirinden ne yaptığını bilmiyor gibi davranıyordu. Olduğu yerde sabit duramıyor, bir sağa bir sola bakıyor ve belli belirsiz küfürler mırıldanıyordu. Onun bu öfkesi Ege'nin haksız yere götürülüyor olmasına karşıydı, bana değil. En azından öyle olmasını umuyordum.

Gürkan, aramızda Ege'ye en yakın olan kişiydi. Bu kadar tepki göstermesini anlayışla karşılamaya çalışıyordum. Fakat ben de neticede bir insandım. Yapmadığım bir şey yüzünden iftirada bulunulmasını da hoş karşılayacak değildim. Karşımdaki insan yakınım, sevdiğim biri bile olsa!

Gürkan sorduğum soruları cevapsız bırakmaya devam edince daha fazla dayanamadım ve omuzuna vurdum sinirle.

"Bana cevap vermek zorundasın! Konuş! Söyle! Suçluymuşum ya hani! Benim yüzümdenmiş ya sözde! Anlat o zaman! Anlat ki ben de bileyim suçumu!"

Boşlukta yankılanan sesimi, kaç derece olduğunu bilmediğim bir soğukta ayağımda çorap, üzerimde kazak dışında hiçbir şey olmadan dikiliyor oluşumu umursamadan cevap bekliyordum. Tek bir cevap.
Olduğum yerde hareketlenip tekrar Gürkan'ın omuzlarına vurup sesimi duyurmaya çalıştım.

"Konuşsana be! Konuş! Neden susuyorsun?!

Gürkan gözlerimin içine öfkeyle bakmaya devam ederken Özge ve Batu geldi yanımıza. Omuzlarımda hissettiğim sıcaklıkla biraz olsun bedenim gevşerken minnetle kısa bir bakış attım Batu'ya. Kendi kabanını vermişti. Düşünceli arkadaşım benim.

Özge sakinleştirmek için Gürkan'ın kolunu sıvazlarken Batu da sakin olmamız konusunda uyarılarda bulunuyordu.

"Burada böylece durup birbirinize bağırmanızın Ege'ye hiçbir yardımı yok. Gelin içeriye geçelim. Sakince oturup konuşalım. Hem öfkeyle kalkan zarar oturur diye boşuna dememişler. Ege oradan çıkınca ortada sadece kırılmış kalpler kalacak. Yapmayın Allah aşkına."

Batu kolay kolay ciddiyetle konuşan birisi değildi. O hep olayları dalgaya alan, umursamaz davranan birisi olmuştu. Çok nadir böyle ciddi bir şekilde konuştuğu anlara tanıklık etmiştim. O nadir anlardan şimdi birini daha yaşıyorduk.

"Evet. Batu haklı. Lütfen böyle yapmayın. Hem hava çok soğuk. İçeri geçelim. Detaylı konuşalım."

Özge'nin yalvaran bir ses tonuyla Batu'yu desteklemesine burukça baktım. Bir tarafında canından çok sevdiği adam, bir tarafında yakın arkadaşı olan ben. Aramızın bozulmasından korktuğu her halinden belliydi.

"Gürkan soruma cevap verse gerekli açıklamamı yapacağım. Ama ne hikmetse ortaya laf atıp bir şey söylememe niyetinde."

Kulağıma doğru yaklaşan Batu'nun nefesiyle ürperdim.

KESİŞEN YOLLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin