Asel'den
1 saat 1000’e katlandı resmen. Bekle, bekle bekle... Geçmiyor vakit. Ödül toplantıya en son geldiği gibi toplantıdan en ön çıkardı da kaç gündür şu zamanla aramızda büyük mesele var. Ağacın arkasında yerimi aldım. Dediğim gibi saniyesinde çıktı Ödül. Ezgi de peşinden geldi. Belki yanılıyorumdur. Belki Ezgi işini yapıyordur. Niye bilmiyorum ama haklı çıkmayı o kadar çok istiyorum ki.
Bisikletin başında durdular. Ezgi'nin sırtı bana dönüktü. Ödül’ün yine tepkisiz ifadesi vardı yüzünde. Cebinden bir şey çıkardı. Ezgi'ye verdi. Ezgi, Ödül’ün geçmesi için yan tarafa döndü. Yüzü gülerken elindekini daha net görebildim. Para. Şerefsiz. İkisi biraz yürüdükten sonra ışıklarda ayrıldılar. Ezgi’nin peşinden salonun arka tarafına dolandım. Tam da beklediğim gibi sigarasını yakmış keyfine bakıyordu. Yaklaştım arkasından.
-"Ezgi.” Deyince sıçradı. İki adım daha attım. “Sen niye Ödül'le değilsin. Ne verdi Ödül sana?”
-"Danışan gizliliği açısından...”
-"Başlatma gizliliğine. Ne verdi?” bir şey diyemezken göz hareketleri hızlıydı. Yalan arıyordu ve panik oldu. “O zaman sorumu şöyle sorayım. Kaç para verdi Ödül sana?” gözleri büyüdü.
-"Sen beni neyle itham ettiğinin farkında mısın?” sesi tizleşerek cırtlak bir hâl aldı.
-"Alçaklık, şerefsizlik, adilik? Daha da tanımlayabilirim. Ödül’den aldığın paraları geri veriyorsun. Ne kadar aldıysan hepsini.”
-"Almadım diyorum.” Gözlerimin içinden ayırmıyordu gözlerini. Hani gözlerini kaçıranlar yalan söyler derler ya yanlış bir tanım bu. Yalan söyleyen insan gözünün içine dimdik bakar. İnanıp inanmadığını anlamaya çalışır. Şu an olduğu gibi.
-"İyi, ablama anlatırsın bunu.”
-"Paraya ihtiyacım var gibi mi duruyorum oradan? O kızın parası ne katacak bana?” dışarıdan bakılınca orta seviyenin üzerindeydi durumu. Ama şöyle bir durum var, paranın kölesi olan birinin her zaman paraya ihtiyacı vardır. Mutluluğu parada bulur çünkü. Gücü parada bulur. Olabilecek en kötü insan tiplerinden biri. “Salak salak şeylerle uğra...” sinirim tepeme çıktı birden.
-"Bana bak!” Yakasına yapıştığım gibi sertçe duvara çarptım onu. Bunu yapmamı beklemiyordu. Gözleri korkuyla açıldı. Köprücük kemiklerine paralel olarak bastırdım kolumu. Yüzünü büzüştürdü. Canının acıdığına eminim. Burnunun dibine kadar girdim. Öfkem geçmiyordu. Nefesimdeki alev yakıyordu beni. Yumruğumu sıktım sıktım. Sinsi suratına vurmamak için zor tuttum kendimi. Vurursam haklı duruma geçen o olacaktı. “Ben ne uğraşıyorsam.” Bıraktım yakasını. Üzerini düzeltirken beni öldürmek istediği çok belliydi. Bakışlarımı üzerinden çekmedim. Suçlu biri varsa sadece oydu. Telefonumu çıkardım. “Para alırken fotoğrafların da var zaten.” Baktım yüzüne. Tedirginliği üst seviyedeydi. İnandı. Rehberde ablamı buldum ve arama tuşuna bastım. Gösterdim ekranı. Kulağıma koydum.
Yutkundu. Neye karar vereceğine düşünecek vakit bırakmadım bilerek. İki seçenek var onun için. Ya işinden olacak ya da benimle anlaşmaya gidecek. Alnından ter damları süzülmeye başladı. Aceleyle “Kapat lütfen kapat. N’olur arama.” Dedi. Yola gel şöyle. Kapattım aramayı. Zaten ablamın iş saatlerinde kullanmadığı numarayı aradım. Ne kadar çalsa da açan olmaz.
-"Bu telefon bir daha cebimden çıkarsa geri dönüşü olmayacak Ezgi. Yoksa kalpazanlar alemi seni ağırlamaktan büyük onur duyar. Başa geçirirler seni.” Başını salladı. Ablamın güçlü olduğunu biliyordu. Buradan kovulursa iş bulması zordu. “Ablama dememem için üç şartım var.” Parmaklarımla gösterdim. Görsel olarak da işleyelim beynine.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk'sı (G×G) (Tamamlandı)
RomanceSana hislerimden bahsedemem ama biraz Aşk'sı... Homofobikseniz veya bu tür hikayelerden hoşlanmıyorsanız lütfen okumaya devam etmeyin. Başlangıç tarihi: 28.11.2020 Bitiş tarihi: 01.04.2021