Bölüm 46

1.7K 159 198
                                    

Ödül’den

Asel ile kahvaltıdan sonra yola devam ettik. Bazen bir hedef belirlersin. O hedefe giderken sağında solunda ne var fark etmezsin ya hedefe varmak sadece bir başarıdır. Ama bu başarıyı elde etmek için hayatı kaçırmak en büyük aptallık. Biraz yolun keyfini çıkarmanın kimseye zararı yok.

-"Sevgilim?”

Asel elindeki çantayı karıştırmayı bıraktı. “Efendim sevgilim.” Ben ona seslenince her şeyini bırakıp bana odaklanıyor ya bu da sana değer veriyorum demenin farklı şekli.

-"Pergamon mı Asklepion mu? İlk hangisine gidelim?” Pergamon aslında Bergama'nın eski adı. Ama benim kastettiğim akropol. Akropol da kelime anlamı olarak yukarıda bulunan şehir demek.

-"Sana bırakıyorum. Ben hiç bilmiyorum sevgilim.”

-"Hımm şöyle yapalım mı? İlk Pergamon'a gidelim. Orası biraz daha büyük gibi geldi. Gece kalırız şehirde. Yarın Asklepion'u gezer başka şehre geçeriz ne dersin?”

-"Sen varsın ya şehirlerin, mekanların hiçbir önemi yok.”

-"Evin önünde park etseydik o zaman bebeğim. O kadar yol yapmasaydık.”

-"Üff bozdun Ödül ya.” Sinirlendi, önüne döndü.

-"N’oldu?”

-"Romantik ortamı bozdun.” Ovv. “Ben seninle o yola çıkalı bir buçuk yıl olacak neredeyse. Seninle her anım harika anlasana bebeğim. Sen olmadan eksik kalıyor her şey.” Sanırım ben pot kırdım. Sinyal verip sağ tarafta durdum. Güneş gözlüğümü çıkardım. Gözlerinin içine baktım iyice. Üzülmüş gibi.

-"Ben bizim için hazırladım ki bu tatili. Öyle deyince de...”

-“Bir önemi kalmadı gibi oldu.” Tamamladı cümlemi. “Senin bizim için uğraştığını ve bana verdiğin değeri görmemem çok büyük salaklık olurdu. Görüyorum, hissediyorum. Dediğim şey şu. Senin beni mutlu etmen için...” elini yanağıma koydu. Gülümsedi. “Güzel gülüşünden bir parça yüreğime koyman yeterli. Bu tatil benim için inanılmaz değerli. Hayal edemeyeceğim her şeyi önüme serdin sen. Beni o kadar değerli hissettiriyorsun, o kadar mutlu ediyorsun ki daha önce sensiz nasıl yaşadığımı düşünüyorum. Ya da yaşamışım mı, onu bile bilmiyorum. Ben seni çok seviyorum.” Yanağımdaki elini tutup kalbimin üzerine koydum. Nasıl çarptığını hissetsin istedim. Çünkü onu kırma ihtimalime bile dayanamam ben. Peki hep böyle mi olacak bana? Ben eminim onu sonsuza kadar seveceğime eminim. Ya bir gün başkası çıkarsa ve bana bu dediklerini başkasına söylerse. İstemezse beni giderim ama o gitmeden de gitmem. Kalbimi acıttı bu düşünce. Aynıydık aslında Asel ile. İkimiz de aşkı birbirimizde tattık. Onun hakkında böyle düşünmem ona haksızlık etmekten başka bir şey değil.

-"Kalbimin atışını hissediyorsun de mi?” başını salladı. “Bil ki bunu böyle attırmayı başaran senden başka bir kişi bile olmadı hayatımda. Kelimelerim iyi değil, ifade edemiyorum hissettiklerimi. Sana karşı her hissim Aşk'sı. Aşk demiyorum. O ayrı bir şey.” Ciddi oldu ifadesi. Kaşlarını çattı. “Aşığım biliyorum. Aşk sadece duygulardan birini barındırıyor. Sevgilim olman dışında arkadaşımsın, kardeşimsin, canımsın yani ne bileyim yani en yakınımsın, her şeyimsin. Ve bu her şeyde Aşk'sı hisler var.” Nefes alıp verdim. “Anlatabildim mi?” gülümsedi.

-"Hem de nasıl. Çok iyi anladım ama biliyordum zaten.” Yumuşamasına bak ya.

-"Biliyordun demek.” Dedim gülerek.

-"Evet.” Sırıtmaya başladı. Emniyet kemerimi çözdüm. Bir nefes aldım dudaklarından. Bir süre birbirimizi izledik. Bal gözlerine daldım uzunca. Yolluk olsun bana. Sonra bakamıyorum içime dert oluyor. İyice yaklaştı yanıma. Asel haklıydı. Şu an manzaramız kötü bile olsa burayı güzel kılan oydu.

Aşk'sı (G×G) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin