Bölüm 13

2.3K 209 240
                                    

Asel'den

Ben var ya dünyanın en salak insanıyım. Bu yetmemiş gibi oturmuş ağlıyorum. Tutamıyorum ki gözyaşlarımı. O kelimeler dökülmeyecekti ağzımdan. Buramdasın ne demek ya? Keşke rüya olsa her şey. Neyin içinde kaldım ben böyle?

Ağlamamın nedeni benim ona dediklerim değildi. Tepkisizliği, buz mavilerinin dediklerime anlam veremeyişiydi. Aşıktım ve bu karşılıksızdı. Tamam Ödül'den karşılık beklemem saçma ama eksik parçam oydu. O beni tamamlarken benim onu tamamlamıyordum. İyice sok bunu salak kafana Asel. Sen Ödül için doğru insan değilsin.

Ağladığımı fark etmesin diye başımı diğer tarafa çevirdim. Birden sarıldı bana. Aldığım nefesi tuttum içimde. Kalbim çıkacaktı sanki. Siyah saçları üzerinden omzuna yasladım başımı. Bir cesaretle kollarımı sardım ona. Kenetlendik birbirimize. Kalbinin atışını o anda fark ettim, benden aşağı kalır yanı yoktu. Üzüntüm sevince, ağlayışımın nedeni mutluluğa dönüştü. Az önce yok olmak istiyordum ya şimdi daha çok var olmak istiyorum. Ona daha çok sarılmak için. Saatlerce, günlerce sarılmak için.

Göründüğünden daha da zayıf Ödül. Kemikleri battı vücuduma. Hem bu kadar güçlü hem de bu kadar zayıf. Ortası yok bu kızın. Yine de onu her şeyden korumak istiyorum. Ben bu kadar güçsüzken nasıl koruyacaksam onu...

Yavaş bir şekilde çekti kendini kollarımın arasından. Göz göze geldiğimiz ilk anda duraksadı. Nemli miydi gözleri yoksa bana mı öyle geldi emin değilim. Zaten ağlamaktan her yanı puslu görüyorum. Yaşadığım şeyler hayal bile olabilir.

-"Kalkalım mı?” dedi sessizce. Başımı salladım. O önden gitti ben arkasından. Yol boyunca konuşmadık. Onu evinin önünde bıraktım. Kulaklığımı taktım kulağıma. Rastgele bir şarkı açtım. Ne çaldığı önemli değil. Evin yolunu olabildiğince uzattım. Durmadan düşündüm. Sarılması, bana karşı hislerinin olduğunu mu gösteriyordu? Yani karşılıklı mı?

Şarjım bitince eve döndüm. Anahtarı çevirmemle annemin bağırışı duyuldu.

-"Asel?” Annemin bu hızına hayranım. Hassas kulak.

-"Benim.” Yakalanmadan odama geçtim. Kapattım kapımı. Annem geldi ardımdan. Kapıyı tıklattıktan sonra açtı. Başını uzattı.

-"Annem. İyi misin sen?” off bu soruyu sormayın. Kendi halime acıyorum. Ağlamaya başladım tekrar. Yüzü düştü annemin. İçeriye girdi ve yanıma oturdu. “Annesinin kuzusu. Kıyamam.” Göğsüne yasladı beni, sarıldı. Defalarca öptü. “Ağla bebeğim benim rahatlarsın ağla.” Gülmeye başladım böyle demesine. Gözyaşlarım da durmadı. O kadar ağladım ki bugün, gözyaşlarımı biriktirsek baraj falan doldururum. Nerede kuraklık varsa götürün beni oraya. İyi misin, deyin. Deniz, göl, akarsu ne isterseniz oluşturmaya hazırım.

Elleriyle gözyaşlarımı sildi. “Noldu?” Yaram ne kadar derin olursa olsun sarmaya iyileştirmeye hazırdı. Benden daha üzgün şu an. Aşık oldum diyemedim. Ben niye ağladığımı da bilmiyorum. Üzgün müyüm, mutlu muyum anlam veremiyorum.

-"Sinirim bozuldu. Ağlamak geliyor içimden durduramıyorum.”

-"Oyy benim kızımın sinirleri de bozulmuş.” Elini tekrar yüzümde gezdirdi. Annemin en sevdiğim huylarından biri, bir kere sorması. Hiç üstlenmez anlat diye. Ben hazır olduğumda ona anlatacağımı bilir çünkü. “Ne yapayım ben kızıma? Ne ister canı?”

-"Sarılalım böyle.” Gülümsedi, çekti kendine. Anne kokusu farklı olur ya. Her nefesimde rahatlattı beni. Keşke büyümeseydim. Hep kolları arasında kalabilseydim.

Gözlerimi karanlığa açtım. Ben ne ara uyudum böyle ya? Annem de kaçmış yanımdan. Tabii o kadar ağlayınca sel, taşkın falan olur, boğulurum diye korktu kadın haklı olarak. İçeriden de ses geliyor yalnız. Televizyon mu misafir mi? Misafir. Off. Çıktım odamdan. Kapının kenarından çaktırmadan baktım. Naciye teyze geldiyse hemen tüyeceğim çünkü. Kadının oğlu varmış. Ben de onun gelini olacakmışım. Hayale bak. Bana ne senin oğlundan. Sormuyor da kadın bana. Maldık çünkü biz. Pazar arabasının içine koysun beni. Öyle giderim ben. Neyse ki ablam Yağmur ve Aylin teyze oturuyordu salonda. Çay da içiyorlar. Ohh!

Aşk'sı (G×G) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin