Ödül'den
Bir sabah daha. Birbirinin aynısı bir sabah daha. Aynada gördüğüm yansımama baktım iyice. Gözlerimden en derinlere. Sorguladım kendimi. Ben kimim? Gerçekten var mıyım, yok muyum? Et ve kemikten daha fazla olduğumu biliyorum. Peki ben kimim? Bence bunlara cevap aramamız gerekirken benim şu toplantılara gitmem çok saçma. Mesela ölünce ne olacak? Bunun cevabını buldum diyebilirim. Unutulacağız. Herkes unutulur. Büyük işler mi yapmam lazım unutulmamak için? Böyle mi değerli olacağım? Sıradan birinin ruhu daha mı değersiz? Değil işte. Bir daha baktım kendime. Bu sefer bomboş kaldı her şey. Ben bütün halde değersizdim. Ne vücudum ne de ruhum. Sevmeye, sevilmeye lâyık değildim.
Üzerimi değiştirdim. Yorgunluğumu hissettim. Hiç yaşamadan, yaşamaktan yorgunum. Tezat bir durum. Nefes alabilsem rahatlardım. Nefes alamayacak kadar yorgunum. Ben kendi içimde boğuluyorum. Kendi yalnızlığımda. Bunu ben seçtim. Öfkelenmem anlamsız. Keşke böyle olmasaydım diyorum bazen. Ama ben başka türlü olmayı da bilmiyorum. Her gün bunları düşünüyorum. Karanlığımı büyütmekten başka bir işe yaramıyor bu düşünceler. Şu da bir gerçek, bir kere karanlığa değersen her yanını sarıyor bu şey. Parmağının ucuyla bile değsen, her yanını kaplıyor.
Aşağıya indim. Salon kapısının önünde durdum. “Günaydın.” Dedim annemle babama. Bunu demezsem küsüyorlar. Yaşlı insanlar biraz daha alıngan oluyor. İkisi de tekli koltuklarındaydı. Babam işe gider gibi pantolon, gömleğini giymişti yine. Ki onu işe giderken hiç görmemiştim. Kemer takmayı sevmez, pantolon askılarını tercih ederdi. Ona da yakışıyor bence. Oturmasına kalkmasına o kadar dikkat eder ki giydiklerinde bir tane bile kırışıklık göremezsiniz. Hassas bu konuda. Annem ise daha rahattı. Onun önceliği bahçedeki çiçekleri. O yüzden üzerinde bir yerlerde toprak lekesi olurdu hep. Babam da annemin topraklı kıyafetlerini fırçalamakla uğraşırdı. Annem ise yenisi edinmek için bahçeye atardı kendini. Çiçeklerle konuşun diyorlar ya annem bunu her gün yapıyor. Benim tam tersimdi çiçekler. Onlar, konuştukça açıyordu.
-"Ooo günümüzün güneşi doğmuş. Gözlerim kamaştı Muazzez hanım.” Eliyle annemin bacağına dokundu babam. Hareketleri yavaştı. Ellerinin buruşukluğu gün geçtikçe artıyordu. Yok oluyordu. Mutlu muydu? Öyle görünüyordu ama gerçeği hiçbir zaman öğrenemeyeceğim. Çünkü mutluluk tanımı genel olarak düzenli hayattan ibaret. Çalış, evlen, çocukların olsun, evin olsun, sonra çocukların da bu döngüye girsin ve öl.
Annemle babam kendi aralarında konuşurken ayrıldım yanlarından. Önceden kahvaltı yapmam için ısrar ederlerdi. Şimdi bundan vazgeçtiler. Yeşil elmamı toplantı dönüşüne sakladım. Rüzgarı hissederek gittim tüm yolu. Yaşadığımı anlamamın tek şekliydi bu benim için.
Spor salonundan girdim içeriye. Kapıdaki posteri tekrardan okudum. Asel olmadan 4. toplantıydı. Bunu saymayı bırakmalıyım. Gelse diye geçiriyorum içimden. Ama artık onu beklemiyorum. Her beklenti acı verir, biliyorum. Elimde değil bir yanım acıyor. Engel olamıyorum. Belki de insana dönüşüyorumdur.
Toplantı aynı şekilde geçti. İnsanların kendini anlatma çabaları. Yağmur da dahil kimse dinlemiyor ki. Buna rağmen ısrarla anlatmak çok anlamsız. Bakan ama görmeyen, duyan ama dinlemeyen, konuşan ama anlatmayan herkes; kör, sağır ve dilsizdir. Bunların bütünü benim. Hayatımda sadece bir kişiyi gördüğümü sanmıştım. Yanımdaki Ezgi'ye baktım. Görseydim eğer yanımda oturan Ezgi değil o olurdu. Ya da o beni görseydi.
Çıkışta Ezgi peşimden geldi. Parayı uzattım. Yüzüme baktı.
-"Bu uygun bir durum değil Ödül.” Devirdi gözlerini. Bu hareket çok sinir bozucu. Sanki zorla para veriyorum. “Paranı istemiyorum.” Sanırım zorla veriyormuşum. Yutkundu. “Ben seni rahat bırakacağım. En doğrusu bu olur. Yağmur hanıma bu konuda bahsetmezsen sevinirim.” Cevabımı beklemeden sinirli bir tavırla uzaklaştı yanımdan. Arkasından baktım. Buna ne olduysa? Neyse sonuç değişmediği sürece umurumda değil. Bisikletimi elime aldım. Yürümeye başladım. Her adımım ağır geliyordu. Ben kilo verdikçe ruhum ağırlaşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk'sı (G×G) (Tamamlandı)
RomantizmSana hislerimden bahsedemem ama biraz Aşk'sı... Homofobikseniz veya bu tür hikayelerden hoşlanmıyorsanız lütfen okumaya devam etmeyin. Başlangıç tarihi: 28.11.2020 Bitiş tarihi: 01.04.2021