Bölüm 5

2.6K 239 269
                                    

Asel'den

Şu an hayatı sorgulama aşamasındayım. Neden ben? Kalkamıyorum da yerden. Çok rahat. Gökyüzü de güzel. Yatarım ben böyle. Ödül dikildi başıma. “İyi misin?” Canımın acısı orada kaldı işte. Düştüğüme değdi. İletişim kurmaya başladı benimle. Gülmeye başladım. Per perişandı hâlim. Doğruldum. Bisikletin üzerinden ayaklarımı çektim. Utanmasam kaldırımın oraya kadar sürünürdüm de son bir güçle adım atarak kaldırıma oturdum. Ödül de bisikletini kenara çekti. Yalnız yeni fark ediyorum da baya baya ıssız burası. Yol kenarında sıralı ağaçlar, ardı tarla. Yol desen yürüdüğümüzden beri bir araba bile geçmedi. Asfaltı da düzgün. Fazla kullanılmadığı aşikar. Birini öldür at şuraya kimsenin haberi... Oha. Ödül’e baktım. Çantasını karıştırıyordu. Kişisel alanını ihlâl ettim diye öldürmesin beni bu? Bisikletine de zarar verdim. Asel yolun sonu da böyleymiş. Sabah sopa yemekten kurtul şimdi gel şurada öl. Kaçamam da ben. Çok yoruldum. Üstüne düştüm. Yaralıyım.

Sol elimin kenarı ve dirseğim sıyrılmıştı. Koluma bulaşan toprak git gide artan kanla karışık çamurumsu bir hâldeydi. Pantolonum sağ dizimin üzerinde kırmızıya dönmeye başladı. Şuradan çıkıp, işlek bir caddeye gitsem ve mendil açsam eminim iyi kazanırım. Çantasından çıkardığı suyu uzattı. Birazını içtim geri verdim. Eğildi bana doğru. Kolumdan aşağıya suyu dökmesiyle irkildim. “Acıdı mı?” dediğinde bu kadar yakınımda olduğunu fark edemedim. Gözleri bir anda gözlerimle birleşti. Buz mavileri. Tarif edemediğim bir his kapladı her yanımı. Savunmasızdım. Bu hisse karşı savunmasızdım. Kalbime giren sızıyla nabzım eş zamanlı olarak arttı. Hemen geri çekildi. Şişeyi de yanıma bıraktı. Ona bakamadım. Yaşadığım şeye anlam veremedim. Çünkü ilk defa böyle bir şey hissettim. “Yürüyebilecek misin?” ağzımdan hiçbir sözcük çıkmadı. N’oluyor? Bir daha sordu. Başımı salladım. Kendim kalktım yerden. O bisikletini aldı eline. Ben de yavaş yavaş yürümeye devam ettim. Yetişmem için bekliyordu beni. Durmadan gözümün önüme yakınlaştığı an geliyordu. Göz açıp kapama süresi kadardı belki ama bana sorsan bir ömür ederdi. Ve o his kalbimde son buluyordu. Dağıt bunları Asel dağıt. Unut.

Nereye gideceğimizi sormadan peşinden gittim Ödül'ün. Bir evin -sanırım buna ev demek hata- önüne geldiğimizde bahçe kapısını açtı. Büyük duvarları vardı. Durdum. “Caddeye nasıl çıkılıyor?”

-"İçeriye gel.” Dedi bana bakmıyordu. Kocaman bir bahçeye çıktık. Havuz görmeyi bekledim ama yoktu. Güzel taşlarla döşenmiş bir yürüyüş yolu vardı eve doğru. Çiçekler, şekilli kesilmiş çamlar... Baya zenginler sanırım. Böyle dilenci gibi de girilmez ki buraya. Of tam da düşecek zamanı buldum. Düşmesem de gelemezdim gerçi.

Evi çok büyüktü. Burayı nasıl temizliyorlar acaba? Fakir aklım yine zengin düşünemiyor. Kaplama taş duvarlar olur ya onlardan yapılmıştı dışı. Kocaman camları vardı. Bisikletini duvara dayadı ve eve girdi. “Ben girmesem.” dedim arkasından. Rolleri değiştik resmen.

-"Gel.” Emir de veriyor.

Ödül'den

Bana da böyle eş denk gelirdi. Sosyal, sakar sapık. Yerden bir türlü kalkmayınca “İyi misin?” dedim. Güldü uzunca. Kafasını mı çarptı? Kendi hâlinde bırakıp giderdim aslında. Bu hâlde tek başına bırakmak olmaz. Keşke insan olan yerde düşseydi. Toparlanmasını bekledim. Kaldırıma oturdu. Kolu ve dizi yaralıydı. Yere seyrek de olsa kan damlacıkları bırakmıştı arkasından. Bisikleti kenara çektim. Gerçekten insan dert. Yağmur'un değiştirdiği sistem ilk anından itibaren düzenimi bozdu. Tebrikler.

Kolunu yıkaması için suyumu verdiğimde içip, geri uzattı. Bunun üzerine suyu yarasının üzerine döktüm. İrkildi. “Acıdı mı?” dedim. Ağzımdan kaçtı. Bana ne acıdıysa. Gözlerine baktım, donup kaldı. Göz bebekleri büyüktü normalden. Düşmenin şokunu atlatamadı sanırım. Geri çekildim.

Aşk'sı (G×G) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin