Asel'den
Geçen günkü poğaça almaya gittim yalanını annem yemedi. Meğerse sabah 7’de uyanmış. Biraz yürümek istedim saatin geçtiğini fark etmedim, desem de inanmadı. Yalan yalanı doğuruyor derler ya çok doğru. Desteklemek için bir tane daha bir tane daha söylüyorsunuz. Sonra hepsini birden unutup yerin dibine giriyorsunuz. Yalan kötü bir şey, söylemeyin. Ve de annelere Müge Anlı izletmeyin. Hepsinin dedektiflik yetenekleri gelişti.
Ödül ablasının evine geçti. Ben de bu sürede annemin, sultanımın dizinin dibinden ayrılmadım. Bir ara ablam kırık parmağımı kontrol için hastaneye götürdü. Ateli sürekli takma mecburiyetim de ortadan kalktı. Bunun dışında İmge'ye bile gitmedim. Meraktan çatlayınca o geldi. Telefondan anlatmıyorum çünkü ben. Ne kadar süre dayanabilirdi ki? 3 gün. 3 gün sürdü. Onun için büyük gelişme. Olanları anlatınca bana gelinlik bakmaya başladı. Ödül'e hayalet model bakacakmışız. Dalga geçiyor sandım ama varmış öyle bir tarz. Bana da balık model. Bence prenses model daha güzel.
-"Off Asel. Bak bak şuna bak. Çok güzel.” Doğradığım mantarı bırakıp yanına gittim. Hayran hayran bakıyordu telefona. O kadar da güzel değil.
-"Beğenmedim ben.”
-"Aman zevksiz. Sen ne anlarsın?” Hakaret de yiyorum. Mantarlara geri döndüm. Ona yemek yapmazsam anlattıklarımı ablama söylemekle tehdit etti hain. Ben de aşçılık marifetlerimi sergilemek üzere buzluktan dondurulmuş patatesleri çıkarıp fırına attım. Az sonra mantarlarımı atacağım. Nasıl güzel doğruyorsam her mantar parçası farklı bir sanat eseri. Bu arada mantar demişken istiridye mantarı kullanın. Diğer beyaz şapkalıda çok fazla ilaç var. Ama istiridye mantarı öyle mi? Organiğe yakın. Elime bir yaprağını aldım. Bunu evde yetiştirmeliyim. Çok da güzel kokuyor. Burada mantar bilgilerimi de konuşturdum da sabaha zor çıkarız. Eğer pazarda birini istiridye mantarı hakkında konferans verirken görürseniz bilin ki o benim. Ayrıca ileride mantarın insanlığı kurtaracağına eminim. Bitki, hayvan arası mükemmel bir şey.
-"De gustibus non est disputandum.” Dedim ve İmge'nin tepkisini beklemeye başladım.
-"Yine ne dedin acaba, Latince Latince." O buna sinir oluyor. Kahkaha atmaya başladım. “Sen Latince ayağına arada küfür ediyorsun kızım bana. Çözdüm ben seni.” Elimi tezgaha koydum. İmge'ye doğru dönerken gülmekten konuşamadım bile. “Tamam kankacım kızma. Elinde bıçakla falan dönüyorsun. Psikopat gülüşü de kahkahaya yükseltmişsin. Hayırlı olsun.” Sandalyeden kalktı. “Görüşürüz.”
-"Ya dursana.” Ciddi ciddi gidiyor kız.
-"Yoo duramam. Patatesin üzerine et olmak istemiyorum. Ya da güzel yüzümü üzer güzellik maskesi niyetine yüzüne yapıştırırsın sen.”
Dedikleri karşısında yüzümü büzüştürdüm. "Kızım saçmalama. Ayy iğrençleştin.”
-"Sonları olmadı, kabul.” Yerine geri oturdu. “Ne dedin peki?”
-"Dedim ki, zevkler ve beğeniler tartışılmaz.”
-"He tüm havan bunaydı yani.” Ezdi beni. “Ayrıca zevkler ve beğeniler pekâlâ tartışılır.” gözlüğünü burnunun üzerine itti.
-"Allah Allah. Nedenmiş o?” Uğraşalım bakalım.
-"Kankacım tartışabiliriz ama beğenilere karışamayız.”
-"Pek biliyorsun sen.” Dedim imalı imalı. “Tartışınca karışmış olmuyor musun?”
-"Hayır. Bak şimdi senin gördüğün Ödül ile benim gördüğüm Ödül bir değil. Sen dersin ki Ödül çok güzel. Ben derim ki o kadar da değil. Bu konuyu tartışabiliriz. Ama ben senin beğenine karışamam. Şu kadar beğeneceksin diyemem.” Hımm. Peki haklı. Mantarımı doğramaya geri döndüm. “Bu arada Ödül mesaj atmış?”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk'sı (G×G) (Tamamlandı)
Roman d'amourSana hislerimden bahsedemem ama biraz Aşk'sı... Homofobikseniz veya bu tür hikayelerden hoşlanmıyorsanız lütfen okumaya devam etmeyin. Başlangıç tarihi: 28.11.2020 Bitiş tarihi: 01.04.2021