Bölüm 17

2K 197 201
                                    

Ödül'den

24 saat gözlem verdiler Asel'e. İsteği dahilinde imza atarak eve de gidebiliyormuş. Yağmur zaten bunu kabul etmedi. Ablamla konuşmak için odadan ayrıldı.

Bana mı öyle geldi bilmiyorum, kaza geçirdiği andan daha kötüydü durumu. Bir aksilik vardı. Ablasının odaya girişi ve çıkışı kızı değiştirdi resmen.

-"Ödül?” baktım ona. Elini dudağından çekti. Sedyede doğruldu. “Ne olursa olsun ben seni bırakmayacağım.” bunu niye dedi ki. “Sen de istersen ne derlerse desinler ben seni bırakmayacağım. Söz veriyorum.” Gözlerimin içine o kadar derin baktı ki bu sözleri söylemesine gerek bile yoktu.

-"Bir sorun mu var?”

-"Ablamla konuştuk ya...” Nefes alıp verdi. “Toplantılardan sonra Ezgi yerine benimle görüştüğünü öğrendi.” Öğrenmesinde ne sakınca var ki?

-"Bunun önemli olduğunu düşünmüyorum. Artık bilgisi dahilinde görüşürüz.” Sonuçta bir önceki eşim oydu. Yüzü bir anlık aydınlandı. Sonra tekrar düştü güzel yüzü. Günün aydınlanması ve kararması gibiydi. O güldükçe benim dünyam aydınlanıyordu. Üzüldüğünde ise öyle bir kararıyordu ki yıldızları bile yutuyordu o karanlık.

-"Umarım öyle olur.” Dedi sessizce. Başını hafif öne eğdi. Saçları örttü yine yüzünü. Hem bunalmasın, hem de onu daha rahat görmek için çekmek istedim yüzünden saçlarını. Ama o kadar çok ki saçı, kulağının arkasına falan koyamazsınız. Hangi birini çekeyim?

Ablam geldi yanımıza. Bu da nerede kaldıysa. Omuzlarından tutup beni geriye aldı. Bir elini Asel'in bacağının üzerine koydu. “Dikkatsizliğimden ötürü çok özür dilerim tatlım. Şikayetçi olmak istersen de itirazım yok. Haklısın. Kabul edersen özel bir hastaneye götürmek istiyorum seni.”

-"Gerek yok gerçekten. Buradaki doktorlar da en az özeldekiler kadar iyi ve ilgili. İyiyim merak etmeyin. Beklemeyin artık.”

-"Ödül'ü götürürüm eve birazdan. Ben hastane bahçesinde olacağım tatlım.”

-"Buna gerçekten gerek yok.”

-“Ben beklerim yanında. Refakatçi olabilirim.” Dedim bir anda. Sen kimsin ki refakatçisi olabiliyorsun diyebilirler. Ablam tuhaf tuhaf baktı bana. Gergin saçlarından birkaç tel kaçmayı başardı.

-"Hadi vedalaşın.” Dedi dediklerimi kâle almayarak. “Çıkışta bekliyorum Ödül.” ve çıktı odadan. İki adımla Asel'in sedyesinin dibinde durdum. Ayaklarını sedyeden sarkıttı. Bana doğru yaklaştı. Ben vedalaşmayı da bilmiyorum. Hoşça kal deyip gidecek miyim? O kollarını boynuma doladı. Sımsıkı sarıldı. Kalbim buna alışamayacak. Canını acıtmamak için fazla sarılamadım. Bel kısmında ezilmeler vardı. Hiç ayrılmak istemesem de bıraktım Asel'i. Gözlerine bir kez daha baktım. Ah be bal gözlü. Çıktım odadan. Doktor Yaz ile karşılaştık koridorda. Gülümseyerek geçti yanımdan.

Ablam çıkış kapısının önünde bekliyordu beni. Kulağında telefonla hararetli bir şekilde konuşuyordu. Acaba kaç kişiye anlattı olanları? Asel'in yanına gelememesinin nedeni de bu telefon trafiğidir kesin. Ne bileyim insan sıkılır. Durmadan durmadan aynı mevzuyu bitmek bilmeyen heyecanla, hevesle anlatıyorsun. Konuşmasını bölmeden arabaya doğru yürüdük. Aklım Asel'de kaldı. Sanırım sol tarafımda atan şu küçük şey de. Artık ne işe yaradığını biliyorum.

O gün boyunca Asel'den haber alamadım. Telefonla da aradım ama kapalıydı. Şarjı bitti sanırım. Ertesi gün hastaneye gitmek için hazırlandım. Ablam Asel'in taburcu olduğunu söyledi. Hastane işi de olmadı. Toplantı gününü beklemeye karar verdim. Toplantıda farklı birini verdiler bana. Ezgi yoktu artık. Çıkışta yeni kız Tuba gelmek için ısrarcı olmadı. Asel ile daha rahat görüşeceğimizi düşünürken Asel gelmedi. Geç kaldı belki diye beni beklediği yerde oturdum. Bir saat iki saat belki de üç saat. Her gelene o diye baktım. Gelmedi. Ben de eve geçtim.

Aşk'sı (G×G) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin