Bölüm 31

1.8K 199 231
                                    

Asel'den

Güzel bir gün geçirdik Ödül ile. Hava kararmadan kalkmaya karar verdik çünkü karanlıkta ben yolu bulamam. Gelirken bile kaç kere karıştırdım. Yukarıya çıktım. Piknik alanımızda bir tuhaflık vardı. Bir şeyler eksikti. Bisikletlerimiz. Ödül ile birbirimize şaşkınlık içinde baktık.

-"Bisikletlerimiz yok. Çalmışlar mı?”

-"Öyle gözüküyor."

-"Şurada kim gelir de çalar ki? Off ya eve nasıl döneceğiz?” patika yol bisikletle 1 saatten fazla sürüyor yani. Düşündü Ödül.

-"Telefon ederiz.” mantıklı.

Çantamı aradım gözlerimle. Yok. Onu da çalmışlar. Bisikleti çalan onu bırakırdı sanki. “Çantadaydı telefonum. Seninkinin yanında olduğunu söyle bana.” Başını olumsuz anlamda salladı.

-"Benimki de çantamdaydı.” Off. Ormana doğru yürümeye başladı.

-"Ne yapıyorsun?”

-"Belki uzaklaşmamışlardır. Geri alırız bisikletleri.” Koşarak durdurdum onu. Kolundan tuttum.

-"Mantıklı düşün Ödül. Diyelim bulduk hırsızları. Bize zarar vermeyecekleri ne malum?”

“O da doğru ya. Kafa kalmadı ki bende. İki seçeneğimiz var. Ya yoldan yürümeye devam ederiz.” Eliyle ormanı gösterdi. “2-2.5 saatte araç trafiğinin olduğu yere çıkarız. Şansımız varsa daha da erken yolda birilerine rastlarız. En azından telefonlarını kullanabiliriz.”

-"Yolu karıştırır daha da kaybolabiliriz. Ben karıştıracağıma eminim. Sen hatırlıyor musun nereden geldiğimizi?” başını olumsuz anlamda salladı. “Bir de bildiğimiz yola çıkamadan hava kararması muhtemel. Elimizde yolu aydınlatacak bir şey bile yok. Yolda itin kopuğun biri de denk gelebilir. Ayrıca patika yol ormanın arasında. Telefonlar çekmiyor. Birini bulsak bile ailemize haber veremeyeceğiz. Tek burada çekiyordu onda da telefonlarımız yok.”

-"Haklısın. O zaman elimizde diğer seçenek kalıyor. Sabahı bekleyeceğiz. Yalnız hava sıcaklığı çok düşecek.”

-"Ortalarda kalacağımıza bu daha mantıklı.”

-"Çakmak, kibrit gibi bir şey getirdin mi?”

-"Maalesef.”

Sağa sola yürümeye başladı. Eliyle alnını ovuşturdu. “Şöyle yapalım. Sahilde geçirelim geceyi. En azından bir tarafı korunaklı. Yiyeceklerimiz hâlâ bizimle. Piknik örtüsünü de örtünürüz. Hava kararmadan kendimizi savunmak için de ağaç dalı, odun gibi şeyler toplayalım. Hayvan falan gelir belli olmaz.” Kafasını kaldırıp baktı bana. Onun böyle plan yapması çok hoş değil mi ya? Her şeye hakim. Piknik sepetinin oraya gitti. Yiyeceklerimizi içine topladı örtüyü de aldı. İyi bari onları çalmamışlar. Sahile indik. Biraz daha kuytu içe göçük olan yeri seçti. Malzemeleri oraya bıraktı. Sweatimi çıkardı üzerinden. “Değişmemiz lazım. Üşürsün onunla.”

-"Üşümem gayet iyiyim ben.”

-"Hadi sevgilim. Önü zor kapanıyor bak.”

-"Sen çok zayıfsan ben napayım.” Güldü bana doğru. Ama dediği haklı bunun önü kapanmıyor. Çıkardım. Değiştik. Yukarıya tekrar çıktık. İşimize ne yararsa çalı çırpı, değnek, ot bile topladık. Ot niye dediğimde, onlardan yatak yapacakmışız kendimize. Hem konforlu olacakmış hem de yerden gelen soğuğu önleyecekmiş. Ödül bu işi biliyor. Önce korktum falan ama bir gece baş başa kalma olayına da içten içe seviniyorum aslında. Gözlerimi sıktım. Salağım ben. Annem çok merak edecek. Ben onu nasıl unuturum. Off. Ödül'ün ailesi de öyle meraklanacak. Söylediğim yalan da ortaya çıkacak. Umarım telaşlanıp aramaya çıkmazlar. İmge'ye patika yola gideceğimizi dedim ama burayı bilmiyor o. Annem dünkü konuşmadan sonra inşallah kaçtığımı düşünmez. İşler çok karışacak ve ben bundan nasıl çıkacağımı bilmiyorum.

Aşk'sı (G×G) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin