Bölüm 11

2.2K 204 183
                                    

Asel'den

“Bir daha kahvaltı yapmadan gitmeyeceğim. Öldüm açlıktan. Yollarda bayılacak gibi oldum.” İmge'nin tabağındaki patates kızartmalarına da saldırmaya başlamıştım ki tabağını benim önüme koydu. İşte arkadaşlık, dostluk, kardeşlik budur.

-"Kızım ben sana diyorum sabahtan bize gel. Kahvaltını yap öyle git. Kaç saat önden gidip bekliyorsun orada.” Çatalıma sığdırdığım tüm patatesleri tıktım ağzıma. Normalde şimdi de gelmezdim de Semra teyzenin evde olmayışı ve benim açlığım ağır bastı. Dışarıda da yemeyi sevmiyorum.

-“Olmaz. Gelişini...” sustum hemen. Ağzımdakileri bahane ettim konuşmamak için. Dudaklarını içeri çekerek başını sağa sola salladı İmge. Masadakilere baktı bir süre. Masadaki tuzluğu düzeltti eliyle. Sesli bir şekilde nefes alıp verdi. Bana baktı. Analizi tamamlandı anlaşılan.

-"Gelişini bekliyorsun.”

-"Neden yaptığımı bilmiyorum.”

-"Biliyorsun ve bundan o kadar eminsin ki.” Doğru söylüyor.

-"Gelme üzerime İmge.” Önüme baktım.

-"Kankacım kabul etsen artık şu durumu. Her şey ortada. Kelimelerine bile engel olmaya çalışıyorsun. Normalde umursamazsın bile ne dediğini.” Yine haklı. Kelimelerime engel olmaya çalışıyorum, çünkü anlatırsam ona, gerçek olacak her şey. Ve bu gerçeklik bana bir sürü korku getiriyor. Her şeyim dediğim kişinin hiçbir şeyi olmaktan korkuyorum. Bir hiç gibi terk edilmekten korkuyorum. Babamın bizi terk ettiği gün aklıma geliyor hep. Çok severken az sevilmekten korkuyorum. Ya da hiç sevilmemekten. Aslına bakarsan Ödül'ün her şeyim olmasından korkuyorum. Belki de oldu. Bilmiyorum. “Heyy! Uyan. Daldın gitti.” elini gözümün önünde salladı. Kendime geldim. “Başka ne oldu?” Elinin bileğinden bükerek yanağına koydu. Hafif bir gülümseme takındı yüzüne.

-"Toplantıdan sonra evine gitmek için kullandığı yol var. Orada onu beklemeye başladım. O kadar da hazırım gelmesine. Ama görünce panik yaptım. Arkamı döndüm.”

İçtiği çayı boğazında kaldı İmge'nin. Öksürürken gülmesi devam etti. “Ne yaptın?” peçeteyi uzattım. Çay oldu her yer.

-"Duydun işte. Sonra yanıma gelince durdu. Benim de arkam dönük böyle. Yavaşça döndüm ona.” Onun bu kadar yakınımda olmasının verdiği hisle ağlayacak kadar olmuştum aslında. Tarif edemediğim bir his. Tabii bunu anlatmayacağım.

-"Eee sonra?” bir çatal daha aldım patateslerden. “Kızartayım mı biraz daha?”

-"Hı yok yetti. Doydum.”

-"Afiyet olsun.” Dedi gülerek.

“Elimi uzattım tokalaşmak için. Titriyordu elim. Görmesin diye geri çektim. Görmemiştir umarım.”

-"Kıyamam ya. Dokunulmasını sevmiyor diyordun. Bence sevinmiştir geri çektiğin için.”

-"Yani. Bence de.” Çaydan kocaman bir yudum aldım. “Sol elimi fark etti. Onu sordu.”

-"Hadi be.” Canlandı İmge birden.

-"Noldu? Neyi kaçırdım?”

-"Bu kız asosyal değil miydi?”

-"Öyle değil bence ama öyle diyelim. Evet.”

-"Fark etmiyor musun? Bu seni önemsediğini gösterir.” Kaşlarımı çattım. “Oha olaya bak.” Ulan bana da söylesene. “Duygularınız karşılıklı.” Yok artık. Yutkundum. Olabilir mi ya?

-"Öyle değil ya. Herkes sorar. Elimde kocaman bir şey var sonuçta.”

-“Ödül herkes değil.” Tek kaşını kaldırırken ciddileşti. Yine ve yine haklı.

Aşk'sı (G×G) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin