Bölüm 23

2K 201 205
                                    

Ödül'den

Bırakıp gittim ya onu orada, her adımımda aklım ve kalbim çekiştirdi iki yanımdan. İki parçaya değil bin parçaya bölündüm.

Bir yanım dur dedi, gitme, sarıl ona. İnan. Diğer yanım hemen uzaklaş dedi. Güvenme. Korktum, ömrüm boyunca korktum. Bu dünyadaki en kötü varlıktan korktum. İnsandan... Asel'in ne farkı var ki diğerlerinden? Gülüşü içtendi, belki de değildi. Hevesini aldığında, eğlencesini tamamladığında çekip gidecekti zaten.

Ne karar vereceğimi bilemez halde eve kadar yürüdüm. Zihnim o kadar bulanık ki. Ne çıkabiliyorum işin içinden ne de doğru yolu bulabiliyorum. Burak keşke gelebilseydi. Lanet abim dışarı çıkmasını bile yasaklamıştır.

Kapıyı açtım. Beni öptüğü yerde kalbim hızlanmaya başladı. Elimle kalbimin üzerine bastırdım. Dur artık dur atma. Varlığını onun varlığında niye belli ediyorsun ki. Odama çıkasım da gelmedi. Her yerde o vardı. Beynimin içi ona aitti. Ben ona aittim. Salona geçtim. Babamın koltuğuna oturdum.

Öfkem sevgimden öteye geçti. Aşkı bilmiyorum ben. Diğer duyguları da biliyorum sayılmaz. O kıza anlattım diyor ya. Kız merak etmiş, gelmiş falan. Ne kadar dalga geçtiniz acaba. Ben elde ettim bunu mu, dedin. Muhabbetinize konu mu oldum? Sinirle koltuğun kenarını sıktım. İmge'yi bir kere yakaladım, kim bilir kaç kere daha izlemeye geldi. Keşke yanımda olsan Burak. İyi değilim işte insan ilişkilerinde. “Keşke yanımda olsan Burak.” Sesli bir şekilde tekrarladım. Tekrarladım ki daha iyi anlayabileyim. Yanımda olsa anlatacaktım çünkü olanları. Asel'in bana yaptığını ben de Asel’e yapmıyor muyum şimdi? İmge de Burak gibidir belki. Kafamın içinde şimşek gibi çaktı bu düşünce. Ama dedikleri ne kadar doğru? Dayanamadım Burak'a mesaj attım.

Ö: Evdeyim. Gelebilme imkanın var mı?

Anında cevap verdi.

B: Kuzenim bugün için imkansız. İyi misin sen? Bir şey mi oldu?

Ö: İyiyim, sorun yok.

B: Emin misin?

Ö: Gerçekten..

Telefonun çalmasıyla bir an Asel diye yüreğim ağzıma geldi. Burak'tı. Bakkala gidiyorum diye kaçmış dışarıya. Bir süre iyi olduğuma inandırmaya çalıştım. Vakti az olduğundan üstleyemedi.

Odama çıktım, koşu bandında koştum bir süre. Ne kadar yorulursam o kadar az hissedeceğimi sandım. Tam tersi oldu. Vücudum zayıfladıkça ruhumdaki sızı daha derine işledi. Lanet olsun aklım çok karışık Asel. Ben sana nasıl güveneceğim.

Sabah olunca ablam geldi. Evi satın almak için işlemlere başladık. Tüm gün bunlarla uğraşınca biraz da olsun kafamdakileri dağıtabildim. Akşam ablamın evinde kaldım. İkizlerle düşünmem imkansızdı bu konuyu. Onlarla da düşünürdüm de sonuçlar hiç istemediğimiz noktalara giderdi. Sonraki gün öğlen hastanede babamı ziyarete gittim, iyiydi durumu. Biraz daha yatacaktı sadece.

Eve döndüm. Babamın koltuğuna oturdum. Hani bazı şeyleri bazen o anda sıcağı sıcağına düşünemezsin. Ne bileyim öfken, sevgin kör eder gözünü. Ve karar veremezsin. Versen bile doğru olmaz. En azından öfkem kalmadı. Sevgim? Sevgim hep vardı. Şimdi düşünebilirim. Kapı çalmaya başladı. Düşünemiyorum. Ablam geldi kesin. Bin kere dedim gelmeyeceğimi. Anlamıyor kadın ya. Kapıyı sinirle açtım. Burak. Burak gelmiş.

-"Kuzenim.” Dedi gülerek. Kapıyı bırakıp salona geçtim, o da peşimden geldi. “Ben ne yaptım bir bilsen?” güldü baya. Ne yaptın? Abimin kafaya poşet geçirip boğduktan sonra çöpün yanına mı attın? Öyleyse ellerine sağlık. “Nuri Alço gibi babamın gazozuna uyku ilacı attım. Hemen sızdı kaldı. Diyor bir de yemek ağır geldi.” Kahkaha attı. Keyfi yerindeydi. Gözleri bana takıldı. “Sen geçen beni niye çağırdın?”

Aşk'sı (G×G) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin