Bölüm 25

2.4K 239 271
                                    

Ödül'den

Bugün gerçekten değişik bir gün. Hani hissedersin ya. İşte o an dersin. O anların hepsi bugündü. Çekim mi desem, onsuz yaşama korkusu mu desem bilmiyorum ama onu öptüğümde hissettiğim şey ruhumun uyandığı oldu. Bin yıllık derin bir uykudan uyanmış gibi. O kadar dinlenmiş, o kadar yaşama katılmak için heyecanlı ve enerjik. Bir o kadar da geç kalmış... Ah be bal gözlü ne yaptın sen bana böyle.

Sevgililik konusunda ona nasıl davranmam gerekli, gerçekten bilmiyorum. Arkadaşlığım da kötü. Hiç arkadaşım olmaması da bunun bir göstergesi aslında. Umarım Asel yolu gösterir diyeceğim de bu ağacın üzerinde oturmaktan her yanım ağrıdı benim. Kemiklerim batıyor. İki katı işkence. “Ne yapalım şimdi?” diye ilk adımı ben attım. Şuradan kalkalım da. Yüzüme baktı. Her göz göze geldiğimizde, gözlerimi kaçırıyordum ki bu isteyerek yaptığım bir şey değil. Bakamıyorum resmen. Saçlarımı düzeltti. Başladı yine kalbimin çarpıntısı.

-“Bilmiyorum... Biraz daha duralım. Ben sana doyamadım.” Sözleri gülümsetti beni. “Evdekilere söyle, beklemesinler seni.”

-"Ne?” dememle kaldı öyle. “Asıl sen söyle. Bizim ev boş.” Onun mesajları aklıma geldi. “Yani şu an boş. Seninle ben gidince dolu olacak.” Ciddi yüzü düştü.

-"Ya öff.”

-"Ciddiyim.” Dememle heyecanı arttı. Ne bileyim evde daha rahat ederdik işte.

Telefon sesiyle bölündük. Sevmiyorum teknolojiyi. Benimki de çalmaya başladı. Artık nefret ediyorum. Ardı ardına çalması da aklıma Rizzoli ve Isles’ı getirdi. Benden Rizzoli, Asel'den de Isles olur bak. O sarışın ben esmer. Çok uygun. Gerçi tenim beyaz benim. Esmerlik, ten rengiyle mi ölçülüyor yoksa saç rengiyle mi? Neyse ekrandaki yazıyı okudum, aynı anda “Ablam” dedik ve birbirimizden uzaklaştık.

-"Efendim abla.”

-“Ödül neredesin? Evde kimse yok.”

-"Yürüyüşe çıktım.”

-"Neredesin?” Asel'e baktım göz ucu ile. Bir şeyler anlatmaya çalışıyordu ablasına. Baktığımı görünce o da sustu ve güldü. “Ödül?”

-"Efendim?”

-"Neredesin diyorum. Dinlemiyor musun beni? Tapu için imzan eksik kalmış, aradılar. Söyle alayım seni.” Ev planı yattı.

-"Çok mu acil?”

-"Ayy Ödül. Bugün benim sabrımı zorluyorsun.” Bu da hemen kızıyor.

-"Sahildeyim.”

-"Hangi sahil?”

-"Meydan tarafındaki.”

-"İyi tamam caddeye çık. Geliyorum.” Kapattı yüzüme. Asel'in konuşmasının bitmesini bekledim. Oflayarak geldi.

-"Şey...” söylemekten çekindi. “Bugünkü planı iptal etsek.” Üzüldü, yere döndürdü bakışlarını. “Ben seninle vakit geçirmeyi çok istiyorum. Gerçekten çok istiyorum.” Aynı zamanda el hareketleriyle açıklamaya çalışıyordu.

-"Sorun değil, biliyorum bunu. Ben de onu diyecektim. Ablam gelecek birazdan."

-"Yaa, benimki de. Hatta gelmiş, evde bekliyor... Biraz daha vaktimiz olur diye düşünmüştüm.” Niye böyle masumsun ki? İnsanların kötülüğü hiç bulaşmamış gibi. Yüzüne baktıkça daha çok daha çok sevmek istedim onu. O sevilmeye lâyık.

Elimdeki telefonu gösterdim. “Konuşuruz buradan.” Gülümsedi. Güneş gibi. Teknolojiye nefretim biraz azalmış olabilir. Sarılsam sanırım sıkıntı olmaz. Çünkü bunu gerçekten istiyorum. Kollarımın arasına aldım. Telefonum tekrar çalıncaya kadar... Onu bu kadar yakından hissedebilmek harika bir şey.

Aşk'sı (G×G) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin