Tabaklara vuran çatal, bıçak sesleri... Burcu'nun aşermeleri... Önümdeki yemekle bakışmam... Etrafta koşturan bir velet, Ege... Kaos...
Ege sandalyemi çekmeye başladı. Bu çocuk da dönüp dolaşıp bende durduysa yemek bitmiş demektir. “Afiyet olsun.” Dedim sandalyemden kalkarken.
-"Otur.” Dedi abim sertçe. Bu tavrından nefret ediyorum. “Konuşacaklarımız bitmedi.” Tek kaşı havada sinirli bir şekilde bana bakıyordu direkt. Geri oturdum. Evde sözü geçiyordu abimin. Kimse dediklerine itiraz etmezdi. Annem ve babam da dahil. Diktatör bir yapısı vardı. Bu evi onun almış olmasının da etkisi var tabii. Sığınmacı gibiydim anlayacağınız. “Önce yemeğini ye!”
-"Yedim.” Dedim olabildiğince tepkisiz çıkmıştı sesim. Elindeki çatalı sıktı abim. Her şeye sinirlendiği gibi buna da sinirlenmişti. Her zaman onun dediği doğru olurdu. Başkalarının düşüncelerini önemsemez ve akılsızca bulurdu. En basit konuda bile. Mesela geçen gün karpuz sevmiyor diye Burak'a demediğini bırakmadı. Yaşamayı bilmediğine kadar sürdürdü konuyu. Doğru ama abimle yaşamak mümkün değildi. Burak'ın eş adayını bile o seçmişti. Sevdiği var mıydı, sormadı. İş ortağının kızıyla evlendirecekti. Yengemle babam devreye girdi de bir şekilde bu fikri kafasından çıkardılar. Hem Burak yakışıklı çocuk. Ailenin tek sarışını. Öyle kolay gitmemeli.
-"Ali.” Dedi annem yatıştırmak için abimi. “İştahı yok.”
-"Ne zaman oldu ki?” sıktığı çatalını tabağının kenarına bıraktı. Peçetesiyle ağzını sildi. Kirli sakallarını ovuşturdu. “Her neyse. Yağmur hanım ile konuştum. Toplantılara bir obje olarak katılmaya devam ediyormuşsun.” İstediğiniz bu değil miydi işte? Toplantılara katılmam. Katılıyorum. “Haftaya senin konuşacağını söyledi. Ayrıca Yağmur hanımla birebir seanslarını sonlandırma konusunda bir karar aldık.” Yerinde olmuş. “Konuşmayı bırak, kadının yüzüne bile bakmıyormuşsun.” Birden masaya vurdu. Babam yemeğini erken yediği için abim bu kadar rahat davranabiliyordu. Masada oturuyor olsaydı bunu yapamazdı. “Ben konuşurken gözlerimin içine bak Ödül.” Dedi sinirle. Her şey göze bakmakla halledilecekse bakarım. Hatta yüz kaslarımı biraz kasarak mutlu görünüp, başımı sallayabilirim. Beni rahat bırakacaksa bunu yapabilirim. Yaptım. “La havle...” daha da sinirlendi. Burak ayağıma vurdu. Ona döndüğümde “Yapma.” dedi eliyle ağzını kapatmış konuştuğunu saklıyordu. Abimden o da korkuyordu. Prenses Burcu ve şehzadesi Ege dışında herkes korkuyordu. Ne de olsa abimin ilk çocuğu, ilk torunu. Ayrıcalıklı.
“Grup toplantıların haftada 2 güne çıktı. Hepsine gideceksin. Gitmezsen bozuşuruz.”
-"Bitti mi?”
-"Bitti. Gidebilirsin.”
Masadan kalktığımda kimse bir kelime bile edemezken Burcu’nun “Tekme attı.” Diyerek dikkatleri üzerine çekmesi bir oldu. Eşi uzun yol kaptanıydı. Altı ayda bir gelirdi anca. Her gelişinde hediye bavulunu açardı salonun ortasında. Burcu'nun siyah, uzun saçları üzerinde sürekli takılı olan parlak prenses taçları da bu bavullardan çıkıyordu. Dediklerine göre çok güzeldi Burcu. Güzel olunca da prenses oluyordun. Çirkin prenses yok muydu? Çirkin olunca prenseslik iptal mi oluyordu? Bu kalıplardan nefret ediyorum. Ama bildiğim tek şey ne abim kral ne de Burcu’nun eşi Mustafa prensti. Burcu da dedikleri kadar güzel değildi.
Odama geçtim. Işıkları açmadan koşu bandına çıktım. Bir an önce uyuyabilmemi sağlayacak tek şey kendimi yormaktı. Koşabildiğim kadar koşacaktım yine. Nefesim kesilene kadar. İçimde her şey tükenene kadar. Yok olana kadar.
Alnımdan süzülen ter damlaları gözlerime kaçarak gözyaşlarımı açığa çıkardı. Elimle bir kısmını sildim. Ve odamın ışıkları birden açıldı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk'sı (G×G) (Tamamlandı)
RomanceSana hislerimden bahsedemem ama biraz Aşk'sı... Homofobikseniz veya bu tür hikayelerden hoşlanmıyorsanız lütfen okumaya devam etmeyin. Başlangıç tarihi: 28.11.2020 Bitiş tarihi: 01.04.2021