Bölüm 50 - Final

2.9K 170 369
                                    

6 yıl sonra...

Ödül'den

Yanımdaki güzelliği izledim. Uyuyuşunu... Arada bir sayıklamalarını... Göz hareketlerini... Doyamıyormuş insan sevdiğine. Koskoca 7 yıl geçti ömrümüzden, 7 gündü sanki. Hani demiştim ya mutlu olduğumuz günler yaşadık sayılsın diye. Öyleyse ben Ödül ve 7 yaşındayım. Onun tanışmadan önce birkaç aylıktım belki şimdi ise her günüm çok mutlu. Huzursuzca kıpırdadı. Yüzüne düşen saçını kenara çektim. Bal gözlerini gösterdi bana ve gülümsedi. Gün başlıyor.

-"Günaydın gün ışığım.” Uzanıp dudaklarına bir öpücük bıraktım.

-"Günaydın güneşim. Yine benden erken kalktın.” başımı salladım gülümseyerek. “Seni izleme zevkini ne zaman ele geçireceğim ben?” bilmiyor şeklinde dudağımı sarkıttım. Parmaklarıyla dudaklarıma dokundu. Öptüm parmaklarını. Alarmdan bir saat önce uyanıyorum genelde. Biyolojik saatim son iki yıldır buna kurulu. Son iki yıldır birlikte yaşıyoruz. “Bilmiyorsun demek. Hiç uyumam ben de.” Çocuk gibi halleri hiç değişmedi. Hayranım ona. Çektim bedenini sardım kendime. “Senin kollarındayken uyumamam mümkün değil sevgili.” Boynuma gömdü yüzünü. Dudaklarını dayadı boğazıma. Nefesi derinleşti hemen. Yanımda çok çabuk uyuyor. Alarmı durdurdum. Zaten alarm sesine sinir oluyorum. Öperek uyandırırım ben sevdiğimi.

Gökyüzü odasından henüz aydınlanan gökyüzünü izledim. Bizim böyle bir odamız var ama evimiz burası değil. Burada tavan tamamen cam. İstediğimiz zaman karartabiliyoruz camı. Yıldızlar çıkartabiliyoruz ya da bir şeyler izleyebiliyoruz orada. Ama genelde şeffaf olarak kullanıyoruz. Benim işlerim ilerleyince ofis tuttum kendime. Önce farklı yerdeydi. Sonra buraya geçtik. Daha doğrusu baştan yaptık burayı. İki katlı bir yer. İçinde dört daire var. Bizim şu an yattığımız oda gökyüzü evi içinde. Bu ev biraz küçük ama arada yemekleri burada yiyoruz hep birlikte. Ama odamız sırf bize özel kimse giremiyor. Bitişiğindeki dairede benim ofisim var. Onun alanını buradan 3/2 oranında büyük. Görüşmelerimi orada yapıyorum. Hemen alt katta mama tarzı şeyler satan bir dükkanımız var. Onun başında Canan anne ile Aylin teyze duruyor. Çok bir şey kazandığı  söylenemez ama geleni gideni çok olur. Sokak canları bakımından söylüyorum. Hepsinin karnını doyuruyorlar. Bahçede oturuyorlar genelde. Annemle babam da sık sık geliyorlar ziyaretlerine. Bana seslenmiyorlar hatta. Pencereden bir bakıyorum aşağıdalar. Annem bahçe düzenlemelerini yapıyor. Hemen bitişiğine sevgilimin kliniğini açtık. Tatlı bulduğu kedi, köpek ne varsa hastalarını bana göstermek için yanıma getiriyor. Tabii o hepsini tatlı buluyor o ayrı. İşin bahanesi de bu aslında. Bir kere iguana ile geldi ki müşteri kalp krizi geçirecekti neredeyse. Farklı hayvanlarla gelmiyor artık.

Birlikte yaşama meselesine gelirse 3 yıl önce abim hapisten çıktı. Çağatay zaten işin başına geçmişti. Abim de devralmadı. Eve abim gelince Çağatay ve prenses Burcu kendi evlerine geçtiler. 2 yıl önce de Burak ile İmge evlendi ve ayrı eve çıktılar. Abimin evi boş kalınca annemle babama sardı abim. Onları kendi evinde kalmaya ikna etti. Tabii benim oturduğum evde tek ben başıma olunca sevdiğim yanıma taşındı. Anne ve babamın odasını bozmadık ama. İstedikleri zaman gelir kalırlar. Canan anne de öyle. Bu arada Yağmur evlendi. O mantıklı Yağmur’un var ya lise zamanlarından kalma unutamadığı bir sevgilisi varmış meğerse. Alışveriş yaparken karşılaşmışlar ve birer kahve içmişler daha da ayrılamadılar. Oğlanın öyle iyi bir mesleği olmamasına rağmen sonrasını aşk tamamladı zaten. Hayatında sadece bir kişiye aşık olursun ve onu unutamazsın derler. Bu o kadar doğru ki. Unuttuğun varsa bu aşk değildir zaten sevgidir. Aşk çok tutkulu bir şey. Evlendikten sonra oğlan onun yanına taşındı. Hal böyle olunca Aylin teyze de Canan annenin teklifi üzerine onun yanına taşındı. Ev arkadaşı oldular. Her şey yerli yerine oturdu yani.

Aşk'sı (G×G) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin