Bölüm 19

2K 218 123
                                    

Ödül'den

Çalan telefonun sesiyle gözlerimi açtım. Nerede yatıyorum ben? Başımı biraz kaldırdım. Asel? Senin burada ne işin var diyecek oldum ki gece olanlar teker teker düştü aklıma. Keşke hatırlamasaydım. Yerden destek alarak kendimi yan tarafa aldım. Böyle uyumama neden izin verdi ki? Bende bir sıkıntı yok ama onun belinin tutulduğuna eminim. Panikle telefonunu kapatmaya çalıştı Asel. Sonunda başardı.

Mahcup bir şekilde gülümsedi. “Özür dilerim. Sesi açık kalmış.”

Pencereye doğru baktım. Hava da aydınlanmış iyice. “Saat kaç oldu?”

Elindeki telefona baktı. “08.35” Gözaltları koyulaşmıştı Asel'in. Yorgundu yüzü. Ben üzerinde yatarsam böyle olur tabii. Tüm olanlara rağmen en iyi uykularımdan biriydi. Bu da rahatsız etti beni. Babam kötü haldeyken keyfime bakıyorum. Sabaha kadar uyumasam içim daha rahat olurdu belki.

-"Uyumadın mı sen hiç?” gülümsedi. Cevap vermedi.

-"Daha iyi misin?” Benim sorum geçiştirildi.

-"Evet, iyiyim. Annen merak etmesin seni?” dedim karşılık olarak. Annesiyle yaşadığını söylemişti çünkü.

-"Yok etmez. Poğaça almaya gittim derim.”

-"Peki öyleyse.” kalktım yerden. Masaya oturdum. İlk iş ablamı aradım. Hoparlörü açtım. Telefon çaldıkça ve ablam açmadıkça aklımdaki kötü şeyler yoğunlaştı. Aç şunu abla. Bir elim başımda telefona odaklandım iyice. Omzuma Asel'in dokunmasıyla kendime geldim. Ablam da telefonu açtı.

-“Efendim Ödül.”

-"Abla babamdan haber var mı?” dedim korka korka.

-"Aynı durumu, bekliyoruz.” İyi mi, kötü mü bu şimdi? İyileşmiyor, aynı zamanda da kötüleşmiyor. Susmam karşısında ablam konuşmaya devam etti. “Az sonra geleceğim yanına Ödül. Eşyalarını hazırla.” Ben gitmek istemiyorum. Bu evden gidersem babam ölecek gibi geliyor.

-"Yok abla. Babam çıkınca...”

-"Babam çıkınca bize geçeriz artık.” Lafı tıktı ağzıma.

O sırada Asel parmağıyla masadan bir şeyi kendine doğru çekti. Onun numarasının yazılı olduğu kağıt. Kağıdı eline aldı, küçük bir gülümsemeyle yerine geri bıraktı. “Tamam.” Dur, ne? Asel'e daldım kabul ettim ya.

-"Az sonra oradayım.” Ben itiraz edemeden kapattı telefonu.

-"Ben gideyim.” Dedi Asel. Gitmesini istemiyorum ki. Ama kalmasını da isteyemem. Benim için kendinden taviz verdi diyebilirim. Ne bileyim gecenin körü bilmediğim bir numara arasa beni yanlış numaradır diye umursamazdım. Bildiğim numarayı bile umursamazdım. Peki Asel arasa? Bunun cevabını şu an veremem.

-"Ben taksi çağırayım.”

-"Olur.” Dedi. Taksinin numarasına netten baktım, bir tanesini aradım. O odamın içinde keşfe çıktı. Kütüphanenim önünde durdu. Normalde sinirlenirim. Eşyalarıma dokunulması hoşuma gitmez. Ama ona karşı böyle bir his hiç oluşmadı. Oluşmasına da gerek yok. Kitaplarıma parmaklarının ucuyla o kadar hassas dokunuyor ki sanki kırılacak, incinecek varlıklar gibi. Kimi alır, kıvırır kitabı falan. Nefret ederim.

Taksiciye adresi tarif ettim ve bal gözlüyü izlemeye devam ettim. Bir süre sessiz kaldık. Sessizlik de değil aslında içimde bir sürü ses var ona karşı. Hepsi bir ağızdan konuşuyor.  Ama ne dediklerini daha çözebilmiş değilim. Bana doğru döndü birden. Yasak bir şey yapmışım gibi düzelttim kendimi. Tepkilerime anlam veremiyorum artık. O varken gerçekten mutluyum. Ama mantığım çalışmıyor. Objektif bakamıyorum. O yüzden çözemiyorum şu durumu.

Aşk'sı (G×G) (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin