Meraba arkadaşlar. :)) Gün içerisinde 2. bir bölümle karşınızdayım. Yorumlar olurda artarsa Akşam 3. bölümü yükleyeceğim. Hikayeye git gide büyüyor. Mutluyum. :)) Bölümler nasıl ilerliyor sizce? Hızlı mı, yavaş mı? Rica ediyorum düşüncelerinizi belirtin. Ne düşündüğünüzü bilmek istiyorum.-Kerem-
Kapıda elinde çiçekle bekleyen Yavuz Hocaya bakıyorum. Ben odada olmasaydım Zeynep tek başına olsaydı ve bu adam ben yokken içeri girseydi napardım bilmiyorum.
"Kim gelmiş Kerem?"
"Yavuz Hoca gelmiş güzelim."
"Neyi bekliyorsunuz orda, gelsenize."
"Buyrun içeri."
Elinde bir buket papatya var. İçeri ilerliyoruz. Elimle koltuğu işaret ediyorum.
"Sizi şöyle alayım. Biz birazdan geliyoruz."
Yavuz Hocanın karşısındaki yatak odasına ilerliyorum. Zeynep kalkmış pofuduk pantiflerini giymeye çalışıyor Omuzlarından dolayı eğilemiyor.
"Dur yardım edeyim."
"Memnun olurum. Eğilemiyorum da pek."
"Farkettim." :D
Zeynep'i yatağa oturtup bende pantiflere uzanıyorum.Önce sağa sonra sol tarafa giydiriyorum.Ayağa kalkıp ellerimi uzatıyorum, kalkması için. Hiç düşünmeden tutuyor.
"Misafirimizi bekletmeyelim, hadi."
"Ya tabi. Misafir önemli."
Odaya girerken kapıyı kapatmıştım. Beklesin orada ne olacak. Kapıyı açıp çıkıyoruz odadan.
"Hoşgeldiniz Yavuz Bey."
"Ah lütfen sadece Yavuz deyin ikinizde. Resmiyetten pek hoşlanmam da."
"Ya öyle mi?"
"Evet, lütfen."
"Peki o zaman bizde Yavuz deriz demi Kerem?"
"Evet güzelim."
"Bunları sana almıştım. Bugün için üzgünüm, daha dikkatli davranmalıydım. Umarım papatya seviyorsunuzdur."
"Aa şey aslında.."
"Sevmiyor."
"Yanılmışım o zaman. Çevremde ki kızların çoğu kışın papatya bulmak zordur diye kendini papatyaya şartlandırıyorlardı. Sende öyle düşünüyorsan seversin sanmıştım."
Ben papatyayı hiç sevmedim. Kendimi diğer kızlar gibi de şartlandırmadım. Tek çiçekten bağlandım, kaldım. Nerde görsem gözüm takılı kalır. Kokusunu içime çekerim o an. Etrafımda ki her şey soyutlanır.Sadece ben ve sevdiğim olan kırmızı güller kalır. Bu kadar gül sevmemin nedeni, babam. Anneme sevgililer gününde istediği her şeyi alabilecekken, babam gidip gül buketi almıştı. Ona olan sevgisini parayla değil, maneviyatıyla göstermek istemişti. Annem ise şaka yaptığını sanıp gülleri yere fırlatmıştı.'Bunu mu layık gördün!' gibisinden bir şeyler söylemişti. Annem maddiyatına bakmıtı. Ben yerde ki gülleri alıp sıkı sıkı sarılmıştım. Sonra donup kalmış babama sıkıca sarılmıştım. Yanağına en sevgi dolusundan bir buse kondurup teşekkür etmiştim. Maddi değil, manevi hediyeler önemli benim için. Tıpkı kırmızı güller gibi. Kırmızı güllerden başka çiçeği sevmem.
"Zeynep çevrende ki kızlardan değil. Onların hepsi herkes olabilir ama Zeynep herkes değil. Papatya sevmez. Sadece kırmızı gül sever."
Kerem benim kırmızı gül sevdiğimi nerden biliyordu?