Selam arkadaşlar. :) Evet dün söylemiştim belki yarın yine yeni bölüm yüklerim diye. Haftada 4 bölüm yazıyorum bazen daha az bazen daha fazla ama sabit 4 bölüm oluyor bölüm gününe. Bekletip atmayı bende istiyorum ama öylede ilgi aynı böylede. Biraz ilgi lütfen!! Gerçekten huzurla yazıyorum bölümleri ama aldığım karşılık binde biri bile değil. Hikayemin kurgusunun ya da yazımımın kötü olduğunuda düşünmüyorum. Bu sorunu ortadan nasıl kaldıracağım onuda bilmiyorum ama ben yazmaya her daim devam edeceğim. Teşekkürler. Fazla açık derece olmasada +18 'lik kısım var haberiniz olsun. Diğer hikayeler kadar içeriğe girmedim.
Keyifli Okumalar. :))
-Kerem-
Evden çıkıp önce markete gidiyorum, ordan alacağım eksikleri tamamladıktan sonra izleyebileceğimiz bir film alıyorum. Eve tekrar dönüp poşetleri mutfağa koyuyorum. Filmi televizyon ünitesinin yanına koyuyorum. Bir süre elime aldığım kitapla vakit geçiriyorum. Sonrasında odamıza çıkıp üzerimi değiştiriyorum. Elime telefonu alıp Zeynep'e mesaj atıyorum. Bir süre bekliyorum ama mesajıma geri dönmeyince tekrar mesaj atıyorum. Endişe beni yavaş yavaş sararken bu sefer telefondan Zeynep'in numarasını tuşluyorum. Onuda açmayınca sessizdedir diye telkinde bulunuyorum kendime. Koltuğa oturup elime kitabı tekrar alıyorum. İçimdeki huzursuzluğu bir türlü yok edemiyorum. Dıştan ne kadar kitap okuyor gibi görünsemde içim endişeyle kaplı. Aklıma gelen şeyle telefonu elime alıyorum. Serpil ya da Özgey'i arayacakken kapının çalınmasıyla olduğum yerden fırlıyorum. Kapıyı açıp Zeynep'i gördüğümde sıkıca sarılıyorum. İçimdeki huzursuzluk anında uçup gidiyor. İçeri girip onu koltuğa oturtup kendimi mutfağa atıyorum. Mısırı içeçekleri halledip koltuğa oturuyoruz.
Filmi izlerken Zeynep'in ağladığını anlıyorum. Film bittiğinde hala içini çekiyor. Birkaç kelimeyle yüzünü güldürüyorum. Kasede kalan mısırı başımdan aşağı döküyor. Evin içerisindeki kovalacamamız banyoda son buluyor. Ben üzerine gittikçe o köşeye kısılıyor. Fiskiyeyi üzerime tuttuğunda suyun çok soğuk olmasından dolayı çığlık atıyorum. Fiskiyeyi yere bırakıp kacacakken yakalıyorum. Gözlerim dudaklarına kayarken artık kendimi tutamayacağımı anlayıp dudaklarımı onunkilerle süslüyorum.
****
Zeyneple olan öpüşmem her geçen dakika tutkusunu arttırırken ikimizinde yavaş yavaş kendimizden geçtiğimizi anlıyorum. Zeynep'i kucaklayıp banyodan çıkarırken yatağa bırakıyorum. Geri dönüşün bizim için zor olacağını biliyoruz. Ama ikimizde itiraz etmiyoruz. Sonucunu bildiğimiz ateşe ilerliyoruz. Bu ateş bizimle birlikte bedenlerimizide yakacak. Ruhlarımızı birbirine bugün görünür bir bağla bağlanacak. Bedenim onun bedenine çekilirken aslında onun cennetine gireceğimi anlıyorum.
İkimizden de hiç ses çıkmıyor. Duyduğum tek ses bedenlerime çarpan nefesimiz. Gözlerimi açıp Zeynep'e baktığımdaa onunda bana baktığını görüyorum. Gözlerinde gördüğüm arzuyla, istekle onunda benimle aynı durumda olduğunu görüyorum. Yinede içimde hiçbir kuşku kalmaması adına konuşmaya başlıyorum.
"Zeynep."- nefesim hala düzene girmemişken onunda nefesinin düzene girmesini bekliyorum.
"Efendim?"
""Zeynep eğer istemi..."
"Öyle bir şey olsaydı, şuan bu durumda olmazdık canım."
"Seni seviyorum güzelim."
"Bende seni seviyorum."
İçimdeki tüm huzursuzluğu alıyor birkaç cümle. Tereddütlerim yok oluyor. Keşkelerim geride kalıyor. Aklımda da kalbimde de sadece Zeynep'in ismi yankılanıyor.