Bugün bölüm atacağımı duvarımda belirtmiştim. Elimde hazır olan bölümleri bir an önce sizinle paylaşmak istiyorum. Cok sevdiğim bir arkadaşım dram ağırlıklı yazdığım için kızıyor. Lütfen kızmayın. Hayalimde ki aşk bu. Acılar üzerine inşa edilmiş bir mahsen. Kalbi sevdiği adamda hapsolmuş bir kız. Kurgum belli. Kafamı toparlayıp sakin bir yerde 2 bölüm birden yazabiliyorum. Bölümlerin hazır olmasının verdiği rahatlıkla mutluyum. Umarım sizde beğenirsiniz. Yorumlarınızı bekliyorum. Kısada olsa 'YORUM' lütfen. ^^
-Zeynep-
Kerem beni buraya kucağında mı taşımıştı? Uyandırabilirdi de ama o beni buraya kadar getirmişti. Eski Keremle şimdi ki Kerem arasında uçurum kadar fark vardı. Umursamaz öküzüm umursar oldu. Taş kalbi yavaş yavaş ısınıyordu. Buzdan kaleleri gücünü kaybediyordu. Yeşil kristalleri ona göre siyahken bana göre griydi. O her ne kadar beni gri, kendini siyah görsede öyle değil. Ayrıyken o siyah ben gri ama birlikteyken yeşilin en güzel tonuyuz. Gözlerinde o ışıltıyı gördüm bir kere. Nasıl vazgeçeyim bu adamdan.Tek üzüldüğüm nokta; bunca sene ayrı ayrı yanmamız. Yandık ama küllerini etrafa saçmayıda unutmadık. Geçtiğimiz yerleride yakarak geçtik. Kimi zaman saman alevi gibi yansa da, kimi zamanda bir kibrit kadar yanarken en olmadık anda en acı şekilde yaktık. Saman alevi dururken kibrit ne yakar dedik ama öyle olmadı. En can alıcı noktayı koydu bize. Ayrı ayrı savurdu. Ama şimdi küllerinden tekrar doğuyoruz. Bu sefer o yok. Ya da ben. Biz varız.
"Kerem. Uyudun mu?"- kafamı göğsünden kaldırdığımda uyuduğunu görüyorum.
Uyanmaması için tekrar göğsüne yatıyorum. Üzerimizi de örtüyorum. Beline sıkıca sarılıyorum. Sarılmak fiilini gerçekleştirmiyorum sadece. Güvende olduğuma emin olduğum yerde bizi hissediyorum. Huzuru tadıyorum. Nasıl mı? Onun huzurlu nefes alışverişi, kalbinin ritmi öyle güzel hissettiriyor ki. Senelerdir aradığım huzurla, güvenle kendimi uykuya teslim ediyorum.
-Kerem-
Gözlerimi göğsümde uyuyan kızla açıyorum. Belime sarılmış öylece uyuyor. Sakin, huzurlu nefes alışverişleriyle melek gibi. Zeynep'in evine giderken korkularım vardı. Ama artık yok.Gerçek diye bildiğim tüm yalanları bugün siliyorum. Bunca zaman yaşadığım boş hayatı doldurmaya karar verdim. Umutsuzluğu yok ettim. Her şeyin içinde Zeynep var. Sevgimin, acılarımın ve korkularımın. Hangisi galip gelecek zaman gösterecek.
Zeynep'i göğsümden yavaşça yatağa bırakıyorum. Uyandığında nasıl bir tepki verir bilmiyorum. Belki kızar. Belki de akşam sadece korktuğu için yanında olmamı istemişte olabilir. Ben yataktan çıkınca Zeynep önce mırıldansa da sonra benim uyuduğum yastığa sarılıyor. Derin bir nefes alıyor sonra. Beni bu kadar hızlı mı benimsemişti? Farkında olmadann yüzümde bir gülümseme beliriyor. İçimi sımsıcak eden bir gülümseme. Gülümsemem devam ederken yanına tekrar ulaşıyorum. Dışarının soğuk olduğunu hatırlayarak üzerini örtüyorum. Kapıya doğru ilerlerken arkamı dönüp baktığımda, onu yatakta uyuyan küçük bir kız çocuğuna benzetiyorum. Biraz daha bakarsam odadan çıkamayacağımı bildiğimden hızla ilerliyorum. Kapıyı yavaşça çekiyorum arkamdan.
Kendi odama geçiyorum. Hızlı bir şekilde duş alıyorum. Yatağın üzerine ayarladığım kıyafetleri giyiyorum. Saate baktığımda 8.30 olduğunu görüyorum. Sabah kalvaltısı için Zeynep'i uyandırsam iyi olacak deyip telefonu elime alıyorum. Zeynep'i arıyorum ama açmıyor. Mesaj atıyorum onu aşağıda bekleiğime dair. Her şey bir anda olacak değil elbette. Yavaş yavaş. Beni birden hayatının merkezinde bulmasıyla oda afalladı. Biraz zaman. Alışack biliyorum.Yapması gereken tek şey beni kafasında sıfırdan oluşturmak. Kolay değil. Ama bende zor bir adamım. Ve bu zor adam ne pahasına olursa olsun kırdığı kalbi tüm parçalarıyla istiyor. Çünkü artık bana göre imkansız yok. İmkansızı oluşturabilirim ama elimin tersiylede onu yıkabilirim.