Sessiz okuyucalarım ve yorumunu eksik etmeyen sevgi pıtırcıklarım. Keremli sahneye 1 bölüm kaldı. Karar verdim azda olsa. İthaf vereceğim kişiyide belirledim. Ama o kişi bilmiyor. :D
Bu bölümle ilgili açıklamam var. Okumadan geçmeyin anlamazsınız! 2.Bölümde hatırlarsanız Yağmur geliyordu ve Zeynep o yokken ki 8 ayını anlatıyordu. Yağmur geldikten sonra flasback yazmıştım. O flasback bu bölüme kadardı. Yani tüm bu Zeynep'in anlattıkları 8 ay kadar Yağmur yokken ki yaşadıkları. Bugün o bölüm. Zeynep geçmişini anlatıp bitiriyor bu bölümde. Devamında Yağmurla birlikte devam edecek. Devamı yani 41.Bölüm şimdiki zamanla başlayacak. Kafanız karıştıysa söyleyebilirsiniz, sorabilirsiniz. :))
Keyifli Okumalar. :))
-2.5 AY SONRA-
Gözlerimi panjurdan içeri giren keskin ışıkla açıyorum. Sağa sola dönüyorum ama uyandım artık, imkanı yok uyuyamam. Şu 2.5 ayda bir çok huy edindim. Uyanınca uyuyamamak, uyuyunca uyanamamak gibi. Spor hareketlerinde zorlanıyorum ve oldukça mızmız bir hamile oldum. Halo sürekli yanımda Özge gibi. Yanımda kalan ve desteklerini hücrelerimde bile hissedebiliyorum. Mecbur değiller ve ben bu aralar hormonlardan dolayı sürekli ağlıyorum. Haloya her türlü eziyeti çektiriyorum. Bu eve taşındığımız ilk anlarda sürekli hastaneye gidiyorduk. Niye mi? Bebeğime bir şey oldu diye feryat koparıyordum. Halo ise' ne oldu, ağrın mı var niye öyle diyorsun' dediğinde 'hissettim işte. Sen ne anlarsın be' diye çemkiriyordum. Bu olay ise tek sefere mahsus değildi, birçok kez tekrarlandı. Tek seferde 'üff' bile demediler. Her seferinde hastanede ultrasona tuttu. Ancak o zaman rahatlıyordum.
Şuan ise bebeğim 4.5 aylık ve bugün cinsiyetini öğrenmeye gideceğiz. Daha öncede öğrenebilirdik ama ben bilmek istemedim. Çok çok heyecanlıyım. Şile harika geldi bu 2.5 ayda. Sabah kalkınca spor, kahvaltı ve keyfimi yerine getirecek komedi filmleri. Düzenli beslendiğim için kilo düzenim iyi.
Bebeğim sağlıklı. Tabi yine hamileliğim boyunca üzerime yapışan bir ama! Kerem. Hala ulaşamadım. Mektubumu okudu belkide. Kafam allak bullak oluyor düşüncelere dalınca. Eskisi kadar değilim. Özlüyorum, ağlıyorum, kızıyorum ama sonuç aynı. Değişmiyor. Öylede böylede ne ileri ne geri gidebiliyorum. Elimde kalansa koskocaman bir sıfır. Günlük rutin -artık rutin haline gelen- işleri yaptıktan sonra hastaneye gitmek üzere yola çıkıyoruz.
"Halo. Bebeğime yine bir şey oldu." dediğimde gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Ona bir şey olacak diye endişe duyuyordum.
"Ya canım zaten hastaneye gidioruz. Bak yapma."
"Sıkıldınız benden demi?" hıçkırıklarım arasında soruyordum. Ne dengesiz olmuştum.
"Yok öyle bir şey. Kafanda kurmaktan vazgeç."
"Daraltıyorum sizi, bunalıyorsunuz ama."
"Sil şu göz yaşlarını. Ağlama artık."
"Tamam."
Dengesiz olup çıkmıştım resmen.Böyle olmayı, sürekli ağlamayı bende sevmiyordum. Hormonların etkisinden oluyordu. Baya. Hataneye geldiğimizde iniyoruz. Değişen ruh halim benide fazlasıyla şaşırtıyor. Şuan heyecandan elim ayağım buz kesti. Karnımı okşadım. 5. aya yaklaşıyor hamileliğim ve karnım oldukça belli. Adımlarımızı hızlandırdık ve hemen ultrason odasına giriyoruz. Halo çantasını kenara bıraktı ve yatağa uzanmamı sağladı. Triko mu kaldırdı.