Meraba arkadaar ben geldim. Bugün cok aksilik yaşadım hayatımda. Ama yeni bölümün erken geleceğini söylemiştim. Elimde bölüm varken atmak istedim. :))
Son olarak dün ki attiğim bolumun basinda bi duyuru yapmistim. Arkadaşlar bolumun tumunu sadece Zeynep'e ya da Kerem'e kullanabilirim. Benim yazis tarzim bu. Degistiremem. Özelden niye ya? Falan diye mesaj alıyorum. Farklı bir bakış açım var bolumlere karakterlere. Bu bölüm; Zeynep Serpil ve Özge arasında. Basindan duyuruyum. Sonucta kimseyi zorlayamam. Multimedia İntizar Paramparça şarkısı sizlerle. Sizi seviyorum. ^^ :))
Keyifli Okumalar. :))
-Zeynep-
Bazen birisi çıkar karşına, çok seversin. Gelir hayatını darma duman eder ama sen sesini bile çıkartamazsın. Niye? Çünkü seviyorsun. Acıyı verende o, acımı dindirende o. Benim hayatımda acı üzerine kurulu. En büyük acım ise babam! Cok özlüyorum onu. Evet çok küçüktüm belki ama dokunuşu, sözleri, bakışları hâlâ aklımda. Beni babam kadar sevebilecek bir erkeği, babam gibi seveceğim bir erkeği hayal ediyordum. Hayatımın aşkı benziyor mu peki? Yanından dahi geçemez, geçmez. Babam hicbir zaman zevkine düßkün bir insan olmadı ki. Eve işten koşa koşa gelirdi. Elimden tutar odama çıkarırdı. Önce benimle ilgilenir sonrasında kıyafetlerini çıkarırdı.
Kerem hayalimde ki gibi bir baba olabilir mi?
Kızını sevebilir mi ya da oğlunu. Eşine sadık olur mu? Ya da çocuk ister mi?
Ruhum can çekişiyor. Elimden hiçbir sey gelmiyor. Artık sadece acılarımı unutmak istiyorum. Kerem beni her geçen gün biraz daha yok ediyor. Acı çekmek istemiyorum. Kerem ile babamı kıyaslamam hata! Ondan ne baba olur ne de eş. Hayallerimi bugün tek tek yıkıyorum. Umut etmeyi bırakmayı istiyorum. Çünkü polyana gibi düşündükçe gerçek hayatın altında kalıyorum. Hayallerim üzerime yıkılıyor. Öyle ağırlar ki, kalkamıyorum. Altında kalıyorum. Uzun zamandır hayal aleminde yaşadığımın farkına varıyorum. Tek gerceğin babam olduğunu hatırlıyorum.
Uykularımda ağlamalarımın tek nedeni Kerem'i sevmekti. Şimdi onu sevmekten vazgeçmeyi o kadar çok istiyorum ki. Mutlu edecek birisini, karşımdakini bir gülümsemeyle mutlu edebileceğim birini istiyorum. Ama hayalimdekiyle Kerem çok zıt. İnsanları hiçbir zaman kırmayan ben, sevdiğim adam sayesinde paramparçayım. Lanet olsun!
Yatağımdan fırladığım gibi altıma bir eşofman üzerine portmantodan aldığım kabanı giyip çıkıyorum. Her defasında ağlıyordum. Kim için? Ne için peki? Her seferinde başa dönmekten sıkıldım.
Sahile doğru koşuyorum. Nefes nefese kalınca önümde ki banka ilerliyorum. Kolumda ki saate baktığımda saatin 05.30 olduğunu görüyorum. Kış ayında hangi akla hizmet çıktım bilmiyorum ama deniz kokusu, mavi bana iyi geliyor.
Belki de denizde ki o hırçın hali kendimde gördüğümdendir. Banka oturup, denizin o eşsiz kokusunu içime çekiyorum. Her zaman rahatlatıyor beni. Dakikalar birbirini kovalarken güneşin doguşunu izliyorum. Muhteşem!
Her gün sabah doğan ve akşam oldugunda batan güneş bile umutken, mucizeyken aklıma düşünceler üşüşmeye başlıyor. Bende kendi mucizem için uğraşabilirim. Elimden geldigince hem de. Her şey Kerem ise her şeyim yapmaya ve mucizeyi gerçekleştirmeye diye düşünerek yerimden fırlıyorum.
****
"Ya kızım erken kalktım diyorum sana. Su içecektim, ona kalkmıştım. Saat 6 bile değildi ama Zeynep odasında yoktu. "- kapıdan girdiğimde elimde sıcak poğaçalarla bekliyorum.
"Nereye gider ki o saatte. Arasak mı?"- telefonumu evde bırakmıştım çıkarken.
"Bence aramayalım. Hem Zeynep aklı başında biri ama biz Zeyneple şu 2 haftadır ne kadar samimi olduk ki? Tamam seviyoruz, çoğu şeyi saklamıyoruz ama hakkında ne biliyoruz ki? Ben sormak istemedim kendini bize açsın diye. Ama düşüncelerim beni karamsarlığa itiyor. Sadece burda kalmamıza izin verir gibi hissediyorum. Yanlış mı düşünüyorum Özge?"- hayır öyle değil!