Meraba canlarım. Sınavlarim bugün son buldu, sonundaaa! :D Kendimi rahatlamış hissetmemin verdiği mutlulukla sizlere bolum atiyim dedim.
Hikaye hakkında daha önce hiç açıklama ya da duyuru yapmadım. Çünkü okuyucularimin az olmasi ve sessiz okuyucularimin sadece okumasinin bana verdigi bir karardi. Birazcik kafamdakileri size anlatmak istiyorum. Anlatmak derken hikayenin ilerleyis tarzini.
Arkadaşlar hikayeninde adı üzerinde [ZeyKer]. Ama ben burda yazarken ya da en azindan yazma cabam varken; olaylari hemen ilerletmek gibi bir niyetim yok.
Burda ki ZeyKerin Günesi Beklerkenle hicbir alakasi yok! Sadece oyuncularinin ismini kullaniyorum cunku hayranim o kisilere.
Gunesi Beklerkende yasanan olaylari beklemeyin benden. Cunku ben bu hikayeyi yazarken sadece hayal gucum ve ilham kaynagim olan sey veya kisilerden yararlaniyorum.
Benim bu hikayede hissettirmek istedigim; askin kolay olmadigini, emek gerektirdiğini, fedakârlik gerektiren bir aski anlatmaya calisiyorum elimden geldigince. Tamamiyle benim dusuncelerim bunlar.
Watpadda bir suru ZeyKer hikayesi var ve iyi olanlar da fazla. Basitleride var. Ben tam ortada oldugumu dusunuyorum.
Hikayemde genel agirlikli dram ve psikolojik yani ruhsal yapidan bahsediyorum. Bu ne ya? Diyenler olabilir. Benim tarzim bu! Sevenler okur kimseyi zorlayamam. Son arakta illa ki bir bolumde ZeyKer kullanmak zorunda degilim. Ruhsal yapidan bahsettigim icin bir bolumu Zeynep'e ya da sadece Kerem'e ayirdiğim olabiliyor. Cok konustum ya. :adgj Multimedi'da Kerem'in asik olunasi fotografi var. Bu fotografi oylesine koydum. Cunku bende bu goruntusu Number One! :DHepinize keyifli okumalar. :))
-Kerem-
Etrafıma bakıyorum ve sanki olanların içerisinde yok muşum, hiç olmamış gibiyim. Sadece bakıyorum. Ne gidebiliyorum ne de geri adım atabiliyorum. Amaçsızca bakıyorum. Daha doğrusu bakmakla yetiniyorum. Sesimi çıkaramıyorum. Bağırıp çağıramıyorum. Bir tarafım kendime lanetler yağdırırken, diğer tarafım onu mutlu görmenin verdiği huzurla mutlu oluyorum.
Ağzımdan çıkan kelimeler kulağıma ulaştığında kendime şaşırıyorum. Ben! Bildiğimiz ben; parayı, geceyi, eğlenceyi, zevki mutluluk sanan ben, karşımda ki kızın çocukça eğlencesiyle mutlu oluyorum. Bana sorsalar "mutluluk" ne diye? Tanımlayamam ki. Çünkü daha öncesinden mutluluk sandığım şeyin öyle olmadığını öğrendim bugün. Ali'nin omzuma dokunmasıyla ona dönüyorum.
"Abiciğim gidelim hadi. Kaç gündür bir saniye ayrılmadan kapısında bekliyorsun."- doğru söylüyordu. Efe ile gittiği günden beri her hareketini gözetliyordum. Apartmanin cok az uzağından.
"Yok sen git. Ben burdayım bu gecede. " - 2 gecedir yaptığım gibi.
" 2 gündür 3 ya da 4 saatlik uykuyla duruyorsun. Yeter git evine!"
"Gitmiyorum, gidemiyorum görmüyor musun? Sen git ben bugünde burdayım."- ne oluyordu bana. Mantığımı ilk defa kenara atıyordum.
Peki ne için savaşıyordum ya da amacım neydi? Sahi ben ne yaptığımı biliyor muydum?
"Peki abiciğim. Gelmiyorsun madem, arabada uyu."- çok yorgundum zaten.
"Tamam Ali. Söz uyuyacağım, git artık!"
Ali'yi gönderdikten sonra bende arabaya doğru ilerliyorum. Kapıyı açıp sürücü koltuğuna yerleşiyorum. Gözkapaklarım beni dinlemeyip kapandığında, kendimi uykuya teslim ediyorum.
Sağım solum, her tarafım yeşillik. Orman'ın içerisinde yönümü bulmaya çalışıyorum. Etrafım bomboş. Kimse yok. Bir an kendimi ormanın güzelligine kaptırıyorum. Güzel manzara. Mavinin en güzel tonunda akan nehir, şarkı mırıldanır gibi öten kuşları dinlerken çok ilerde birini farkediyorum. Bu kadar güzelliğin içinde bir güzellik daha diye düşünüyorum. Sanki birine yetişmek istercesine, arkasına bakmadan ileriye dogru koşuyor. Peşinden gidiyorum, belki sayesinde yönümü bulurum diye. O kadar hızlı koşuyor ki bir an nefesimin yetmeyeceğini düşünüyorum. Artık koşmaya takatimin kalmadığını düşündüğüm anda oda duruyor. Sanki istediğine kavuşmuş gibi. Bir adım daha attığında ilerde bekleyen orta yaşlarda ki adamı görüyorum. Beyazlar içinde ki kızın ağzından öyle bir "babamm" kelimesi çıkıyor ki, sanki tüm özlemi, yakarışları, yalvarışları tek kelimede can bulmuş gibi. İçim öyle bir burkuluyor ki, o an hayatımın ikinci şokunu yaşıyorum. Zeynep!