1.Bölüm - Bana sevmeyi öğretebilir misin?

7.8K 184 1
                                    

-Zeynep

Kanadım kırık, ruhum yaralı. Seviyorum ama içim yanarak. Olmayacak şeye inanmak benimkisi. Biliyorum beni umursamıyor, sevmiyor. Çoğu kez "niye o" diye soruyorum kendime. Hayatımda bunca insan varken, beni sevgisiyle yüceltecek bunca insan varken ben beni sevmeyene aşığım. Hava soğuk. Kış yüzünü yavaş yavaş gösteriyor.

Ben ise bu soğukta aklımı kaçırmış olmalıyım ki, holden açılan balkonda soğuğa meydan okuyorum.

Acı! Benim için hep ön plandaydı. Sevdiklerim beni teker teker bırakırken tatmıştım bu duyguyu. Hani derler ya herkes gider mi ? Evet gider

Benim sevdiklerim gitmekle kalmayıp beni yerle bir etmişlerdi. Küçüktüm, çaresizdim. Ne olduğunu anlayamıyordum. Ne zaman ki büyüdüm, acılarım beni savaşçı yaptı, işte o zaman anladım. Küçükken geceleri çok ağlardım., korkardım. Anneye ihtiyacım vardı ama o yoktu. Hiçbir zaman olmamıştı. Yanımda olup, beni kollayıp, yalnızlığımı sarması gerekirken  beni o adama tercih etmişti. Artık ona ihtiyacım yok, güçlüyüm. Etrafımda beni seven beni seven insanlar var tabi bir kisi hariç. Beni görmüyor ve her umursamayışında yavaş yavaş yok oluyorum. Beni anlamıyor, ne hissettiğimi bilmiyor. Kalbimle aklım arasında savaştayım. Hangisi galip gelecek zaman gösterecek.

Bir gün yanında başka biriyle göreceğim diye korkuyorum..

Ben yine soğukta düşüncelere dalmışken elime düşen kar tanesiyle kafamı gökyüzüne, sonsuzluğa kaldırıyorum. Kışın habercisi olan kar tane tane düşerken içim yine kıpır kıpır. Ben balkonda küçük bir çocuk gibi sevinirken aşağıdan bana kişiye çeviriyorum bakışlarımı.

Elinde kırmızı güller... Ne çok severdim kırmızıyla beyazın uyumunu. Şimdi o uyuma birde o katıldı. Muhteşem görünüyorlardı.

Aşk ve tutku. Kırmızı ve şehvet. Ben ve O. Galiba artık eminim..

Kalbim olması gerekenden daha hızlı atıyordu. Sebebi ise bana gülümseyerek gelen Keremdi. Elinde güller, yüzünde anlamlandıramadığım bir ifade vardı.

Aşk mı, acı mı, sevgi mi, hüzün mü? Hiçbiri değildi. Gözlerine baktığımda yine soğuk duvarlar vardı. Kimsenin onu bulmasını istemediği duvarlardı. Yıllarca orda saklamıştı kendini. Kimseye içini açmamış ve kalbinin ritmini değiştiren isme karşı kendini yok saymıştı.

Ne olurdu bizde normal insanlar gibi mutlu olmayı deneseydik. Az önce her şeyi zamana bırakmıştım. Şimdi ise hayatıma anlam katan kişi karşımda. Gözlerinde ki soğukluğun sebebi tepkisiz ve şaşırmış ifadesiyle Kerem'e bakmamdı.

Kendime geldim ve yüzüme her zamankinden daha sıcak ve samimi bir gülümseme takındım.  Elindekileri alıp içeri geçmesini söyledim. Hiç konuşmuyordu, sanki konuşmamak adına temin etmiş gibi. Bugün her şey bitecekti. Beni herkes gibi görmesine tahammül edemiyordum. Konuşacak ve içimi kanatan bu yarayı artık kapatacaktım.

İç sesim " Görmüyor musun sana gelmiş, elinde güller" derken

Aklım " Senin için olsaydı bu kadar zaman neredeydi. Görmezden gelirken ne değişti. Yine amacı vardır, kanma!" diye bağırıyordu. Kafamı sağa sola sallayıp düşüncelerden kurtuldum. İçeri keremin yanına gittiğimde evimi inceliyordu.

"Selam"

"Selam nasılsın Zeynep."

"Oradan bakınca nasıl gözüküyorum."

"Yapma Zeynep ya. Neyse ben buraya konuşmak için geldim. Ayrıca niye bu kadar tepkilisin. Buraya gelmek benim için ne kadar zordu biliyo musun?

"Senin için gelmek zordu, benim için beklemek. Önce ben konuşacağım sen dinleyeceksin. Sonra da sen istediğini söylersin. Tamam mı ?

"Okey."

" Ben yalnız bir çocuktum. Annem yoktu, ailem yoktu. Sevebileceğim insanlar bana hep uzaktı. Ben herkesi, mutlu olan herkesi kıskanırdım. Hemde tahmin edemeyeceğin kadar.  Herkese uzaktım. Kendimi kimseye yakın hissetmedim, hissetmekten korktum. Bırakır yine giderler, yalnızlığımla kalırım diye korktum. Güçlü olmalıydım. Zaaflarımı kimse bilmemeliydi. Ne zaman ki karşıma sen çıktın işte o zaman kurallarım yerle bir oldu. Kolay mı sanıyordun tabularımı yıkmayı. Kimseye ait olmayan bu kalbi gün yüzüne çıkarmayı. Kendime itiraf edemediğim şeyi sana söylemiştim.

Karşılığı ise sessizlik. Ben yapamam olmuştu. Biliyorum seninde benim gibi yaraların vardı, kimseye açmadığın.

Senden önce boşluktaydım, sen gidince ise o boşluk beni boğmaya başlamıştı. Senin olmadığın yerlerde nefesim kesiliyordu.

Hani kalbinde adlandıramadığın bir his olur ya ; Onu görünce kalbin sıkışır, elin ayağın buz keser, vücudunu adlandıramadığın bir titreme sarar, kekelersin, sanki hiçbir o hissi anlatamayacak gibi olursun. Ben hergün bu hisle yaşıyordum. Aaa unutmadan birde kaybetme korkusu. Her an beni sevecek gibi davranırken yanımdan her kalkışında bu korku bedenimi sarıyordu. Yine terkedilmekten korkuyordum.

Kalbimi açığa çıkarıp tekrar sevmeyi denemişken bir terki daha kaldıramazdım.

Söylesene Kerem sen beni kaybetmekten hiç korkmadın mı? Bilmiyorum demek yerine sevmiyorum deseydin bu kadar hırpalanmazdım.

"Zeynep güzelim o nasıl söz" karsısında ki kızı dinlerken içi burkulmuştu. Bunları ona kendisi mi yaşatmıştı.

"Seni dinliyorum kerem." sesim resmen ağlamak üzereyim diyordu.

"Konuşma sırası bende küçük hanım. Şimdi ben anlatacağım sen dinleyeceksin ve tekrara düşmeyeceğim.

- Bende mükemmel bir çocukluk geçirmedim. Benim senden tek farkım ailemin yanımda olmasıydı. Gerçi yanımda olmaları bile göstermelikti. Sevgileri, gülümsemeleri bana uzakken evet ailem yanımdaydı.

Kalbimi kimseye açmadım, ne zaman ki sen geldin iste o zaman kalbim atmaya başladı. Senin beni sevdiğini biliyordum. Bu her zaman özel hissetmemi sağladı. İster ego de ister megolaman. Ben kendimi hiçbir zaman kandırmadım. İçim ağlarken yüzüm gülmedi. İki yüzlü olmadım.

Sen bana geldiğinde yapamadım, üzgünüm. Bu kadar zaman seni kendime yaklaştırmadım. Ailem bana sevmeyi sadece parayla öğretti. Sevmek bana uzakken "aşk" üç harf ne zor ne ağır geliyor bana. Yanlış anlama sakın. İnsanın bilmediği şeyi yaşaması, kabullenmesi zor.

Buraya gelirken kaç defa dönmeyi düşündüm. Senin beni unuttuğunu, kalbini tekrar kapattın sandım. Kalbim inatla gelmemi söyledi.

Yanında olayım yeter. Sevmen şart değil! Sevilmeyi hak ettiğimi de iddia etmiyorum. Affette demiyorum. Bu kadar masum bir güzelliği yok etmeye hakkım yoktu özür dilerim...

Şuan içimden çok farklı kelimeler, cümleler geçiyor. Dile dökemediğim, sana hissettiremediğim. Ben ilk defa böyle oluyorum.

Avuç içlerim terliyor, bacaklarım tutmuyor ve bunların hepsi sana has.

Rüzgar estiğinde, kokunu bana getirirken nefessiz kalmanın ne demek olduğunu öğrendim. Şimdi bana sevmeyi öğretir misin?


Sevmek Zor İş [ZeyKer]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin