Sevmek Zor İş'e bölüm yüklemeyeli 2 ay falan oluyor. Şuan yazacağım duyurularla başlarda canınızı sıkmak istemiyorum. Bunun için duyurularımı bölüm sonuna saklayacağım.
Keyifli Okumalar. :))
Yanağımdan süzülen mutluluk gözyaşlarımı elimin tersi ile sildim. Asya hala kucağımda duruyordu. Ağzından çıkan bir sözcük ile bana dünyaları verdi. Kafasını kaldırıp bana baktığında gülümsemem daha da arttı. Yüzlerini bolca öptüm. Halo hızla çekti kucağımdan.
"Babacığım ne yaptın sen ya?"
"Anne dedi Halo. Muhteşem bir duygu."
"Kızım bu babaya yapılır mı, he? Önce baba diyecektin."
"Ama demedi."
"Hadi prensesim şimdi dediklerimi tekrarla. Ba-ba. Söyle bakıyım."
"Aaee."
"Öyle değil kızım. Ba-ba."
"Uğraşma Halo."
Asya'nın anne demesi bana dünyadaki olabilecek en güzel anlardan birini yaşattı. Biraz daha vakit geçirdiğimizde Can'da geldi. Ama gündem de Asya vardı. Tabi birde Halo'nun Asya'nın altını değiştirmesi. Gülmekten karnıma ağrılar girmişti.
Yağmur kalkıp yemekleri hazırladığında bizde masaya geçtik ardından. Kerem mi? Hala yoktu. Aramadı bile. Yağmur ile Can sürekli şakalaşıp kıkırdarken, Halo'da Asya'ya yemek yemek derdindeydi. Bende masadakilere bakıyordum. Herkesin hayatı kendine güzeldi. Asya'nın anne babası yoktu, Halo'nun da çocuğu. Birbirlerini tamamlamışlardı. Birbirlerine aile olmuş, evlat sevgisini tattırmıştı bıcırığımız. Telefonum çaldığında Yağmur çantamı getirdi, Kerem arıyordu.
"Güzelim?"
"Efendim canım."
"Aşağıdayım hayatım. Hazırlan, kapıya çık geliyorum."
"Tamam."
Kerem telefonu kapattığında tüm gözler bana dönmüştü. Soran gözlerle bakıyorlar.
"Kerem gelmiş, ben gidiyorum."
"Yukarı çıkıyor değil mi?"
"Evet, çıkacak yukarı." eğilemediğim için babetlerimi ayağıma kadar getirdi Yağmur.
"Al bakalım, giy hadi güzel anne."
"Ay, canım benim sağ ol."
Yağmur gülerek kapıya gidiyor. Kapıyı açtığında Keremde gülümsüyordu. Halo içeriden Asya'ya seslendi.