Evet yine ben. :) Bugün atmış olacağım 2.bölüm. Elimde ki bölümleri bitirme çabasındayım. Malum okul açılacak ve bu kadar sık bölüm atamayacağım. 4 günde 6 bölüm yükledim. İlgi hala az. O kadar mı kötü yazıyorum. Gerçekten artık bu düşüncelere kapılmaya başlıyorum. Her şeye rağmen yazacağım yine de. :)) Olurda yorumlar artarsa akşam 3. bölümü yükleyeceğim. Yoksa kalacak. Sessiz okurlarımı çok seviyorum yine de. :)) ^^ Bölümü yorumlarıyla yalnız hissettirmeyen bir okuyucuma ithaf ediyorum. Umarım beğenir. ^^
Keyifli Okumalar. :))
-Kerem-
Anahtarı çıkarıp kapıyı açtığımda valizi kenara bırakıyorum. bİraz ilerleyip koltuğa oturacakken Ali'yi görüyorum. Koltukta uyuya kalmış. Kalkıp yanda duran battaniyeyi üzerine örtecekken sıçrayıp kalkıyor.
"Kerem?"
"Benim kardeşim korkma."
"Ne işin var burda abiciğim?"
"Evim değil mi? Gelmese miydim?"
"Onu kastetmediğimi biliyorsun. Niye erken döndün onu soruyorum."
"Öyle gerekti."
"Öyle gerekti ne lan. Ben seni mutlu mesut yolladım. Mahkeme duvarı gibi suratla döndün. Ruh gibisin, ne bu hal?"
"Çünkü bu arkadaşın aptallık yaptı. Her şey güzel giderken mahvetti. Oldu mu?"
"Ne yaptın. Doğru düzgün anlatsana abiciğim."
"Önce biraz uyumalıyım. Ruhen ihtiyacım var. Kalktığımda hala dinlemek istiyorsan anlatırım."
"Tamam git yat."
Yavaş adımlarla yukarı odama çıkıyorum. Uykumun olduğundan değil, kafamda ki düşüncelerden kurtulurum bahanesiyle uykuya sığınıyorum. Kendimi kandırıyorum. Ne zamana kadar kaçabilirim ki. Üzerimi bile değiştirmeden giriyorum yatağa. Bir süre tavanı izliyorum. Sonra Zeynep'in son hali geliyor aklıma. Kırılmış, incinmiş ama hala umudu olan hali. Ne düşüneceğimi , ne yapmam gerektiğini bilmiyorum artık. Zeynep'i istiyorum! Yanımda, kollarımda ve en çokta kalbimde. Bir çözüm bulmalıyım. Çıkmaz sokağı aydınlatan lamba misali. Bedenimi yavaş yavaş uykuya teslim ediyorum.
****
"Anlat bakalım nasıldı İzmir, tatil?"
"Hem niye erken döndün. Biz seni 3 gün sonraya bekliyorduk."
"Hepsini cevaplayacağım. Tek tek. İzmir'e gitmedim Serpil."
"Ya nereye gittin? Kaç gündür neredeydin o zaman?"
"Uludağdaydım."
"Sen şunu baştan anlatsana Zeynep."
****
"İşte böyle."
"Kızım sen manyak mısın? Telefonun yok muydu? İnsan bir haber verir Keremleyim diye. Ay Allah'ım kızda ki şansa bak. Sevdiği adam neler söylemiş. Birlikte 2 günde olsa tatil yapmışlar. Bizim niye kaçıranımız yok Özge!"
"Serpil!"- sesinde uyarıcı bir ton vardı.
"Bence bizde birini bulalım hemen Özge. Kendimi şuan ıssız bir sokağa atılmış biri gibi hissediyorum. Kucağında taşımış ya kucağında."
"Serpil! Bir sussan artık. Görmüyor musun kızın halini."
"Be..ben sadece biraz güler diye. Özür dilerim."
"Kızlar yapmayın lütfen. Sadece biraz yorgunum. Gece gözüme uyku girmedi. Biraz uyusam olur mu? Kalkınca devam ederiz."
"Saat daha erken zaten. Hadi kalk Serpil bizde uyuyalım. Akşamda çok güzel bir masa hazırlarız."