Üzerindeki aptal önlüğe bakıp surat ekşitti.
Kırmızı renkteki aptal kumaş parçası onda çuval gibi dursa da pek üstelemeden wcden çıkıp, mekanın içinde gezindi. Gececilerin ters çevirdiği sandalyeleri düzeltirken,masaların üzerini bezle silip küllükleri yeniledi.
Şimdiden sıkılmıştı !
Mekana kahvaltıya gelen bir kaç kişinin siparişlerini henüz daha kullanmayı tam çözemediği tablete geçirip,masa numarasını girerken tembelce barmaid kıza ilerleyip laflama girişimlerinde bulundu. Kız epey güzeldi aslında ,ela gözleri ve dore sarı renkte hoş saçları vardı. Tahminen üniversite birinci sınıf falan olmalıydı.
"Tancım,masa 4'e servis açtıktan sonra gel kahve yaptım sana." dedi isminin Ceyda olduğunu anımsadığı kız.
"Ellerin dert görmesin Ceydacım. Ne güzel ne güzel ,ee napıyorsun bakalım? Nasıl gidiyor." diye mırıldandı Tan kızı iştahla süzerken.
"Iyi gidiyor onunkide sen ilk günden kovulmaya heveslisin herhalde." diye sesi yankılanıyordu Ulaş'ın hemen arka kapıdan.
Bugün üzerinde yeşil renkli bir tshirt ve beyaz basketbol şortu vardı. Tembelce onlara doğru adımlarken Tan hayatında ilk defa görüşmüşcesine süzdü Ulaş'ı. Uykusunu alamamış olacaktı ki kan çanağı kara üzüm gözleri baygın bakıyor,siyah kısa tutamları ise üzerine yatılmaktan kırışmış halde dağılıyordu.
"Ulaş Abi? Ne işin var burada?" dediğinde Ulaş tembelce en yakın masaya oturup,el etti Tan'a.
"Son bildiğime göre,ben buraya 8 senedir geliyorum Tan kardeş. Senin üçüncü seferin falandır herhalde,sorgulama." diye mırıldandı.
Tan dişlerini gıcırdatıp,öfkesini dizginlerken neşeli bakan mavilerini ona dikip tebessümle sordu.
"Ne alırsınız?" dedi.Ulaş ezbere bildiği menüyü onun eline geri tıkarken "Börek sepeti ve patates kızartması yolla sen yanında çay." dedi telefonuna gömülüp birilerine bir şeyler yazarken.
"Abi sen doktorsun sence kolestrol ve obeziteyi benden iyi bilmen gerekmez mi?" diye mırıldandı Tan alaylı bir tonla.
"Bilmem gerekir mi? İşine bak Tan. Bak iki saatir el ediyor arka masa,servis bekliyor hadi yavrum,hadi ." dediğinde Tan öfkeyle topuk üzerinden tam tur dönüp servislerini açtı sabırsız masanın. Daha sonra Ulaş'a servis açarken,mayonez ketçap şişelerini sertçe masaya bıraktı.
Diğer masanın siparişlerini götürürken,kendisini süzen esmere delici bakışlar yollayarak tekrar mutfağa adımladı. Onun börek sepeti ve kızartmaları da hazırdı.
Ağır ağır ilerleyerek onun yiyeceklerini önüne bırakırken ,Ceyda 'nın yanına geçip kahvesini içmeye devam etti. Kalabalık olmadığı için bir köşede sigarasını nefeslerken kızda ona eşlik ediyordu.
"Ee Tan var mı görüştüğün birileri falan?" diye sordu kız neşeli çıkan ses tonuyla.
Tan keyifle onu süzüp göz kırparken "Yok aslında yıllardır inanır mısın Ceyda,hep rüyalarımdaki kadını arayıp bekledim ben öyle. El sürdürmedim kalbime." dedi hülyalı bir ses tonuyla.
Ceyda hilal kaşlarını çatıp muzip bir ifadeyle ona kıkırdarken "Nasıl biriymiş o kız? Merak ettim sen öyle diyince." dedi.
Tan keyifle kahkaha patlatırken " Her zaman ela gözlü bir sevgilim olsun isterdim,bilirsin şarkıda derler ya ela gözlüm yandım sana diye." dedi kızın gözlerinin içine bakıp.
Belki de Ulaş haklıydı,en fazla iki gün dayanacaktı çalışma temposuna. Eh ,bari gelmişken eli boş gitmeseydi değil mi?
Ceyda ona utançla kıkırdarken arkalarındaki masada oturan alaylı tıslama ile dikkatler dağılmıştı.