"Aşk, kaç büyümden
Aşk, dön ölümden
Aşk, bir sebepten
Gel, gir dünyamaAşk, dön ölümden
Bir sebebten
Gir dünyamaAşk, dön ölümden
Geç tenimden
Gel, gir dünyamaAşk, vur yürekten
Aşk, yak gönülden
Aşk, geç tenimden
Gel, gir kanıma..."2 Yıl Sonra
Elmas mavileriyle aynı tonda bebe mavisi ceketini sırtına geçirip aynada yansımasına bakındı. Yıllar içinde saçlarının şeklinde en ufak bir değişim olmasa da hala ve hala sprey sevdasından vazgeçememişti.Sanki yıllardır aynı şekilde kullanmıyor gibi özenle parmaklarını düz altın rengi tutamlardan geçirip mavi ceketinin önünü ilikledi.
Pekala pek takım elbise insanı değildi lakin mimarı olduğu bir eserin kutlamasında en azından ciddi ve resmi olmak istiyordu. Ama daha ziyadesiyle damadın ufak kardeşi gibi olmuştu. İki yılda evlerine aldıkları kaktüs bitkileri bile boy atmıştı Tan ise yerinde sabit kalakalmıştı.
"Ulan abisi bitki bile sulayınca uzuyor sen kaldın bir elli beş."diye alay geçen Ulaş'ın her bitki sulama ya da spreyleme seansında itinayla boy şakaları yapmasından illet gelmişti. Yani tamam ilklerde Tan da boy şakalarına gülüyordu ama harbiden yirmi yaşına gelmesine rağmen ne boyu uzamış ne de sakalı çıkmıştı.
"Bodur tavuk her dem piliçtir."diye gönül alan esmerin sulu öpücükleri olmasa boy ve sakal mevzusundan epey hırs edebilirdi.
Liseyi bu sefer ittire kaktıra geçmişti. Hatta ikinci kez sınıfta kalacaktı ki Ulaş hocasına yalvar yakar "ek not için" proje ödevi vermesi hakkında konuşmuştu velisi gibi. Artık büyülü sözleriyle mi yoksa ruh hastası ve takıntılı bakışlarıyla mı hocayı cezbetmişti esmer fırtına bilinmez lakin tarih hocası "İstanbul'u kim fethetti ?"sorusuna "Kahpe Bizans."yazan Tan'a ödev vermeyi kabul etmişti.
Kimya sınavında element tepkimesi sormuştu hoca. Tan "Hava,su ,ateş ve tahta yazmıştı." Ulaş o an bu oğlanın akademik kariyerinin olmayacağını kavramıştı. Matematik sınavında sorunun aynısını yazarak puan almaya çabalamıştı zaten Tan.
Ama daha iyisini yapmıştı zar zor liseden mezun olduktan sonra bir firmaya satışçı olarak başlamıştı. Dili o denli kıvraktı ki...Sanırım bu dünyaya pazarlama müdürü olmak için gelmişti. Kusursuz porselen bebeklere benzeyen yüz hatları, tatlı dili ve çenesi ile ... Ve oldukça büyülü yalan ve entrika yeteneği ile kısa sürede prim rekorları kırarak henüz yirmisinde "okul" bile okumadan satış müdürü olmuştu.
Sağlam kazanıyordu ve dandirik ürünleri bile bire bin katarak allayarak pullayarak şirketlere satabiliyordu.
"Kedicik?"dedi siyah gömleğinin yakalarını ilikleyen esmer gülümseyerek. "Aynalara mı aşıksın hayırdır abisi? Bilelim yani mevzuysa."
Esmerin dudakları oğlanın ince beyaz teninde dolanırken Tan göz devirdi. "Geç kalacağız Ulaş.."diye homurdandı alayla. "Bunun için iki senedir uğraşıyorum kaçıramam."
"İki dakikada bitiririz. Uzun tutmam."dedi Ulaş oğlanın karnını okşarken. "Hı, yolluk niyetine? Şuracıkta hallederiz..."
"İki saatir gömlek ütülüyorum."diye homurdandı Tan. "Anca rüyanda görürsün bu sıcakta bir de ütü yapamam ikinci kez..."
"Aman be. Yapışır eline."diye homurdandı ve oğlanı göğsüne yaslayıp ilerledi Ulaş.
*****************************************************************************